15.bölüm

11.2K 562 91
                                    

bölüm şarkısı => Emirhan Derindere & Perdenin Ardındakiler - Gözyaşlarım Ol

oy ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum :)

°
Ayaklarımın beni taşıyacak dermanı kalmamıştı fakat hislerimle ayaktaydım. Şuan hissettiğim duygular çok yoğundu, çok fazlaydı.
İçimde bastıramadığım bir istek, arzu vardı.

Göz bebeklerimin Tan'ın dudaklarına bakarken ne kadar büyüdüğünü tahmin edebiliyordum.
Tan koyu irislerini tekrar gözlerime kaldırdı. Beklenti ile onu izlerken benim gözlerim dudakları ve gözleri arasında mekik dokuyordu.
Daha fazla bu şekilde kalmamamız gerektiğinin bilincindeydim. Fakat geri çekilemiyordum. Bedenlerimiz görünmez bir iple birbirine bağlanmıştı sanki.

Tan yüzünü sola doğru çevirerek dudaklarını dudağımın kenarında başlayarak kulağıma kadar sürttü.
Kasıklarımda baş gösteren ince sızıya çok yabancıydım. Ne yapacağımı bilemez halde boşta ki elimle koluna tutundum.
Dudaklarının temas ettiği yerler karıncalanıyordu.

"Henüz zamanı değil." Kulağıma doğru sarf ettiği sözlerin ardından aramızda küçük bir mesafe açtı.
Boşluğa düşen kollarımla beraber bedenim de aynı hissi yaşıyordu.
Çok kısa bir an kendime gelmeyi bekledim.
Şuan zamanı olmayan şey ilk öpücüğüm müydü?
Kalp ritmim yavaşlasın diye derin nefesler aldım.

Konuşamayacağımı anlamış olmalı ki "Ne içersin?" Diye sordu.
Mantığımı devreye sokarak sorusunu yanıtlamayı akıl edebildim sonunda.

Gözüm kapağı açık olan buz dolabında gezindi ve gözüme ilk çarpan şeyin ismini söyledim. "Kola."

Tan bir şey söylemeden çıkardığı bardaklara kola doldurdu.
Ben ise ona bakmamaya çalışarak çerez tabaklarını alıp salona gittim. Üçlü koltuğun önüne çektiğim küçük sehpaya elimdekileri koyduktan sonra oturdum ve buraya yaklaşan Tan hariç her yere baktım.

Tan yanıma oturduktan sonra elindeki içecekleri sehpaya bıraktı ve kumandaya uzandı.

"Başlatıyorum." Onu yalnızca kafamla onayladığımda kumandanın tuşuna basarak filmi oynattı.

Zihnimde dönüp duran tek sahne az önce yaşanılan sahneydi.
İçim kıpır kıpır sadece o anu düşünüyordum.
Gözlerim ekranda olsa bile hiç bir şey anlayamıyordum.

Aklımı toparlamaya çalışarak dikkatimi televizyonun büyük ekranına verdim.
Anladığım kadarıyla filmin konusu aksiyon, aşk temalıydı.
Dedektif ile polisin aşkını anlatıyordu.

°

Tan Evren

Karşımda hiç bir şeyden habersiz uyuyan kadın 30 yıllık hayatımda ilk defa yeni yetme ergenler gibi hissetmeme sebep oluyordu.
Su gibi duru olan yüzünü izledim. Saatlerdir izliyordum belki de...

Hayatıma girişini defalarca kez sorguladım. Fakat hala yanı başındaydım. Üzerinden elimi hiç çekmemiştim.
Babasının ölümü üzerine ona daha çok çekildiğimin farkındaydım.

Onu her gördüğümde bir ergen gibi arzuluyor olmam veya kalp atışlarımın hızlanıyor olması hislerimin farkında olmadığım anlamına gelmiyordu.
Geçici bir heves olmadığını biliyordum.

Farklıydı.
Onda kimsede olmayan bir şey vardı.
Tapılası bir kadındı ve ben ona tapmaya başladığımın farkındaydım.

Hafifçe kıpırdanmaya başlaması ile doğruldum ve eski yerime oturdum.
Gözlerini araladığı an mavinin en güzel tonu diye geçirdim içimden.

"Ne ara uyudum ben?" Pürüzlü çıkan sesini düzeltmek adına bir kaç kez öksürdü.
Güzel yüzünü izlemekten alı koyamadım kendimi.

"Neredeyse bir saat oluyor." Sorusuna verdiğim yanıt onu bi hayli şaşırtmıştı.
Şaşkın şaşkın yüzüme bakıyorken hafif aralık olan dudakları çok öpülesiydi.

Bugün gerçekleşen zamansız yakınlaşmamız beni acayip zora sokmuşken şuan bunu düşünmem aptalcaydı.

"Özür dilerim." Dediğinde kaşlarım çatıldı. "Filmi izleyemedim."

"Bunun için özür dilemiş olmanı göz ardı ediyorum." Ona çoğu zaman sinirleniyordum.
Bir çok şeyde bana karşı mahcup hissettiğini biliyordum ama bu olmamalıydı.

Hafif kıvrılan dudaklarına düştü irislerim.
Fakat karşısında hislerimi kontrol edebilecek kadar olgundum.

"Ben artık gideyim o halde." Duymayı hiç istemediğim halde sarf ettiği sözlerle bakışlarım sertleşti.

"Geçireyim seni." Kalmasını isteyebilirdim fakat bunu onun da istemesi gerekiyordu.

Elyasa küçük adımlarla dış kapıya ilerlerken hemen arkasından kokusunu soluyordum.

Çelik kapının kulbunu indirdi ve dışarı çıktı.
O karşı daireye ilerlerken memnuniyetle kıvrıldı dudaklarım.
En azından uzağımda değildi.
Karşı dairemde oturuyor olması da tabii ki tesadüf değildi.

"İyi geceler." dedi açtığı kapıdan içeri girerken.

"İyi geceler Elyasa." kapıyı kapattım.

Geceler hiç bu kadar iyi olmamıştı...

°

Elyasa Savcı

Tan ile aramızda gerçekleşen o tuhaf yakınlaşmanın ardından tam 4 gün geçmişti.
Aramızdaki iletişim yok denecek kadar azdı.
Zaten şu dört gün boyunca toplam 3 kere falan görmüştüm onu.
Eve doğru dürüst gelmiyordu bile.

Sürekli zihnimi meşgul etmesine sinirlenerek daha hızlı yürüdüm.
Hastalandığım halde akıllanmayarak yine yeniden yağmurun altında babamın yanına gidiyordum.

Onunla konuşmak dertleşmek bana iyi geliyordu.

Mezarlığın siyah demir kapısını ittirerek içeri girdim.
Yüzüme yapışan ıslak saçlarımı geri iterek ağır adımlarla geldim mezarı başına.

Deniz mavisi gözlerim okyanuslarını görme ihtiyacı ile yanıp tutuşurken yutkundum.
Boğazımdaki yumrunun gitmesini sağlamadı ama...

Sessizce ağladım.
Dizlerimin üzerine çökerek "Baba." diye seslendim.
Cevap gelmeyeceğini bile bile seslendim ona. "Neden böyle hissediyorum?" Elimi kalbimin üzerine yasladım. "Sanki burada bir şeyler oluyor ve ben buna engel olamıyorum."

Gözlerimi musalla taşından kaçırdım. Oraya bakınca babamla göz gözeymişiz gibi düşünmeye çalışıyor ve kendimi buna inandırıyordum.

"Evet bu durum onunla ilgili." dedim sanki karşılıklı dertleşiyormuşuz gibi.
"Tan Evren." Derin bir nefes aldım. "Çok farklı baba." Buruk bir tebessüm peyda oldu dudaklarımda. "Birbirimize çok yabancıyız, ama sanki bana en yakın o gibi. Parmak uçlarını kalbime dokunduruyor gibi."

Gözlerim bu kez toprağın üzerinde gezinen parmaklarıma düştü. "Yalnız hissetmiyorum."

"Asla akıllanmıyorsun." Biraz uzağımdan gelen sesle ürpererek oraya baktım. Aramızda ki mesafeden az evvel babama anlattıklarımı duymasının imkanı yoktu.
Bu yüzden rahat bir soluk bıraktım ve gülümsedim.

"Bu kez neden burada olduğunu sormayacağım." Tan hafif bir tebessümle yanıma ulaştı.

"Bazen neden aramamak gerek." Dedi kollarımdan tutup yerden kaldırmadan hemen önce.

°

oylarınıza ve yorumlarınıza ihtiyacım var :)

sizi seviyorum 🦒

BAYKUŞ (bölümleri kaldırılmamıştır.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin