harleys in hawaii

Bölüm 4: ''Peki ya ben?''

Taehyung sanki bu şirkete daha önce hiç gelmemiş kadar heyecanlı hissediyordu, öyle ki asansöre binmeyi bile unutmuştu. Patronu sağolsun, onu gerçek dünyaya döndürmeye çalışmak için asansör kabinine sokmuştu onu. Haliyle utanmadan edemeden Taehyung, şimdi göz ucuyla patronuna bakıyordu. Mesela dövmeleri çok ama çok hoşuna gitmişti ama bunu patronunun bilmesine gerek yoktu.

Patronu gerçekten çekiciydi ve Taehyung gözlerini alamıyordu!

Kendine uyarı vermek amaçlı gözlerini farklı yerlere çekmeye çalışırken asansörün kapıları açılmıştı. Jungkook asistanının önden gitmesi için beklediğinde asistanı bunu anlamış, hızlı adımlarla kabinden çıkmıştı. Şimdi ise ikili, şirkete giden o koridorda yürüyordu.

''Sende bir önceki asistanımdan kalma program olmalı, her sabah programımın üstünden geçmeni istiyorum. Ondan sonra bilişim takımı sana bazı cihazları ve programları kullanmayı gösterecek.''

Jungkook resmi bir şekilde konuşurken Taehyung da aynı resmilikte onu dinliyordu. Şirkete girdiklerinden dolayı Jungkook konuşmasını yarım bırakmıştı. Çünkü Yugyeom neşeli bir şekilde şirketi selamlıyordu.

''Günaydın, Mina. Günaydın Hongjoong. Günaydın Changbin, aman tanrım o bicepsler ne öyle? Chaeyoung, bana istediğim ödeme evraklarını attın mı, şirketi batırmak istemem. Ah, günaydın!'' Yugyeom ikiliye doğru gelirken Taehyung'un saçlarını gördüğü an ellerini yanaklarına koydu. ''Taehyung bu saçlar ne böyle!? Çok güzel olmuşsun!'' Yugyeom bir iki saniyeliğine Taehyung'u yanlış pozisyona alıp almadığını düşündü ve gri saçları ellemeye başladı. ''Teşekkürler Bay Kim. Çok mutlu etti bu iltifatınız.'' Jungkook, Taehyung'un boyu nedeniyle bu nazlanmasına üstten üstten bakıyordu. Sabah sabah flörtleşme çekmek istemiyordu. ''Belki de seni manken yapmalıydık, Jungkook sen ne dersin?''

Jungkook sinirlenmeye başlıyordu, arkadaşının bu yılışıklığı yüzünden. Çalışmaya başlaması gereken saatte hâlâ insanları selamlıyordu. ''İşine dön derim Yugyeom.'' Yugyeom gözlerini devirdi, alışmıştı artık Jungkook'un bu hallerine. ''Klasik Jeon. Her neyse, Taehyung bana uğramayı unutma!'' Yugyeom odasına aynı neşeyle giderken Taehyung onun bu şen şakrak haline el sallamakla yetinmişti.

Jungkook onun el sallamasına izlemeye daha fazla dayanamadan kendi odasına doğru yürümeye başladı. Taehyung birkaç dakika sonra patronunun ilerleyişini fark edince hızlı hızlı ona yetişmişti. Jungkook, odasının yanındaki odayı göstererek ''Beş dakikaya odamda ol.'' dedi ve odasına girdi.

Taehyung sorgulamadan odasına girdiğinde gülümseyerek iç çekti. Eline bir anda geçen fırsatlar o kadar olağanüstüydü ki onun için bazen inanamıyordu bile. İnanası gelmiyordu. Kendisine ait olacak bir masa, bilgisayar ve tonlarca evrak. Kafasını kaldırdığında aslında odanın Jungkook'un odasıyla bitişik olduğunu görmesiyle gözlerini büyüttü. Patronunu rahatça görebiliyordu buradan, tam karşısındaydı.

Fakat üstünden geçmesi gereken bir program vardı. Yugyeom'un ona verdiği ajandayı çıkartıp küçük adımlarla odasından ayrıldı Taehyung. Ajanda ona amma boş gelmişti, kendisinin olsa çoktan çıkartmalarla doluydu. Ancak sonuçta bu ajandayı dolduran bir asistan da olsa patronuna aitti ve patronu kesinlikle siyah rengine bayılıyordu.

Şimdi kapısını çalarak girdiği odadan da anlaşılabilirdi bu. Siyah masa, sandalye, deri koltuk... Bunu sorgulayacak en son insan Taehyung'tu çünkü onunda belli takıntıları vardı. ''Tekrardan günaydın Bay Jeon.'' Taehyung büyükçe gülümsemesini patronuna sunduğunda bir karşılık alamasa da bozulmamıştı. Tamamiyle anlıyordu. ''Programınız tasarımcı grupla toplantıyla başlıyor. Ondan sonra stajyerler için eğitiminiz varmış. Eğitim biter bitmez fabrikada kalıp incelemesi yapacaksınız. Bay Min ise öğleden sonra gelecek kalıpları incelemeye. Fransız müşteriler gelecekmiş ama burada belirli bir saat yazmıyor.'' Taehyung bir hata olmaması açısından tekrardan programa bakarken bu olay için belirli bir saat yazılmadığını gördü.