2.Bölüm: Farklı Anlar...

112 19 11
                                    

Merhabaaaa herkese,
Okuyan var mıdır acaba jdjdjs
her neyse iyi okumalar.

-----

Bazı zamanlar vardı, yalnızlığımızı iliklermize kadar hissettiğimiz anlar.

Bir omuz, tutabilecegimiz sıcak bir el, her şeyi tek bir dokunuşla unuttura bilecek biri, kokusuyla sarhoş olunacak biri...
Belki tüm yaşadıklarımı bir bakışımla anlattığım da anlayacağım biri...

Tüm bunlara gerek yoktu belki, keşke annem yaşasaydı.

Keşke annem yaşasaydı...
Bu cümlenin ağırlığını kaldıramıyorum bazen.

Onun yokluğu hayatımın tüm gidişatını değiştirdi.
Yokluğunu her an hissediyorum.
Kalbimde ki derin yaraların tek merhemi olabilirdi.
Her anne, evladının koruyucu meleğiymiş,
Peki Allah benim niye koruyucu meleğimi aldın benden...

Beni kim koruyacaktı.

Sınıf kapısı tıklandı, duvara takılı kalmış gözlerim buğulanmıştı, Öğretmen, 'Gir' söyleyince kapı açılıp yan sınıftan adının Zarok olduğunu bildiğim çocuk girdi elinde çantasıyla.

"Hocam rahatsız ediyorum kusura bakmayın, müdür bey artık bu sınıfta ders göreceğimi söyledi de." Elinde ki yeni sınıf listesi ve küçük bir not kağıdını öğretmene uzattı.

Kimya hocamız, Semra hanım kağıtlara bakıp, "Tamam Zarok boş olan tek yer Tan'ın yanı otur hadi." Gözleri tüm sınıfı tarayıp benim üzerimde durdu.

Adımlarını bana çevirince, "Zarok gel biz üçlü sıkışırız oturma onun yanına." Ön sıralardan ses gelmişti.

Zarok, cevap vermeden yanıma oturdu. Hoca dersi anlatmaya devam etti.
Zarok ise çantasını masanın üzerine koyup gülümseyerek elini uzattı bana "Zarok ben."

Uzattığı eline çevirdim bakışlarımı, ilk defa biri tanışmak için elini uzatıyordu bana. Garip hissediyordum halbuki yaptığı şey normal insanlar için ne kadar da sıradandı...

"Elim temiz mi diye bakıyorsan az evvel yıkadım." Kendi eline bakarak söylemişti alaylı şekilde.

"Aaa yok şey Tan ben..." uzattığı elini tuttum, benim ellerimin aksine elleri buz gibiydi.
Sınıftakiler görürse onunla tokalaştımı onun için iyi olmazdı, elini bırakıp önüme döndüm.

Çantasından kitap çıkartırken kulağıma yaklaşıp, "Değişik bir ismin var açıkçası anlamı ne?" Fısıldayarak, konuşmuştu.

"Güneşin doğusundan önceki alacakaranlık zaman, demek." İsmimi çok seviyordum çünkü annem koymuştu.
Kendimde sevdiğim tek şey ismimdi sanırım.

"Çok güzelmiş anlamı."

"Tan sus artık ders işleyemiyorum..." Öğretmen bağırarak söylemişti, halbuki fısıldamıştık...

Ders boyunca Zarokla konuşmadım, o da durumumu anlamış olacaktı sadece bakıp gülümsüyordu... burukça.

Zil çalınca eşyalarımı toplamaya koyuldum. "Zarok hadi kantine inelim." Normalde oturduğum masaya yaklaşmayanlar şimdi Zarok için baş ucumda duruyordu, onlara ne kadar alttan baksam da bana hiç dönmeyen bakışlarını görebiliyordum.

Bakmaya bile tahammülleri yoktu,

"Tan, kantine iniyoruz sende gelsene." Sanırım bugün ilklerimi yaşadığım gündü.

"Onu niye çağırıyorsun amına koyayım, gelmesin o millet ibne sanacak bizi de." Aksel'in ben yokmuşum gibi konuşmalarına alışmıştım artık, her ne kadar üzülmüyorum desemde çok üzülüyordum.

Pupilla -GAYWhere stories live. Discover now