18.bölüm

11K 571 35
                                    

bölüm şarkısı =>
Manuş Baba - Bu Havada Gidilmez

satır arası yorumlarınızla düşüncelerinizi belirtin lütfen :)

°
Üzerime geçirdiğim kazağın eteklerini düzelttikten sonra yorgun adımlarla salona ilerledim.
Aynanın önünde giyinirken gözlerimin kızardığını ve altlarının çöktüğünü görebilmiştim.
Ağladığım belli oluyordu fakat karşısında durduğum adam ruhumu tüm çıplaklığı ile görürken bunu gizlememe gerek yoktu.

Donuk bakışları beni bulduğunda gözlerinin içerisinde yaşam belirtileri oluştu.
Pencerenin önünde durmuş beni izliyordu.
Ağır adımlarla yanında durduğumda gözlerimi gecenin karanlığına çevirdim.

Sahi saat kaçtı? Üç mü dört mü?

Aramızda hakimiyetini koruyan sessizliğe baş kaldırarak "Operasyon nasıldı?" diye sordum.

"Başarılı."

"Tebrik ederim." Bir şey söylemedi. Bende ona uydum.

"Seni merak ettim." Düşünceli ses tonu zihnime ulaştığında benim düşüncelerimin üzerine bir sağanak gibi yağmaya başladı.

Ona kendimi açıklama ihtiyacı hissettiğimde dudaklarımı araladım. "Eve çıktığımda direkt duşa girdim." Gözlerinin yüzümde olduğunu hissediyor olsam da dönüp bakmadım. "Zamanın nasıl aktığını anlayamadım."

"Çok fazla düşünüyorsun." Bu kez yüzümü hafif çevirerek göz göze gelmemizi sağladım. "Düşüncelerini kontrol edemiyorsan bunu yapmamalısın."

"Elimde değil." dedim titreyen sesimle. "Düşünmek istemiyorum ama bir şekilde düşünmeye başlıyorum."

Derin bir nefes aldığını hissettim. "O halde düşüncelerinle savaşmayı öğrenmelisin."

Omuzlarım düştüğünde sessiz kaldım.

"Kafanı dağıtmak ister misin?" Bu soruyu bana ilk sorduğu günü hatırladım.
Babamı kaybetmiştim, Tan ilk o zaman yalnız olmadığımı hissettirmişti bana.
Beraber alkol aldığımızda kafam bulandığı için daha iyi hissetmiştim.

Kafamı olumlu anlamda salladım. "İsterim."Bir fısıltıdan ibaret olan sesim onun için çığlık değerindeydi.

"Gel." Tan'ın peşinden çıkarak karşı daireye girdim.
Hemen arkamda ki çelik kapıyı kapattı ve salona yöneldi.

Alkol şişelerinin olduğu cam dolabı açarak içerisinden ilk buraya geldiğimde içtiğimiz şişeyi çıkardı ve kristal kadehlere doldurdu.

Gözlerim kehribar rengi sıvıda dolanıyorken hislerim hemen yanı başımda oturan adamdaydı.

"Sarhoş olursam beni doğrudan evime yolla." Sözlerimle beraber yüzünde alaylı bir gülümseme peyda oldu. "Sarhoşluğundan yararlanmak içindi teklifim."

Amacının bu olmadığını biliyordum. Yine de aynı onun gibi dalgaya vurdum. "Sapık herif!"

Tan elinde ki bardaktan bir yudum aldı. Aynı şekilde bende elimde ki sıvının boğazımı yakmasına izin verdim.

"Bana çocukluğunu anlatır mısın?" Merakla yönelttiğim soru onu duraksatmıştı.
Düşünmeden sarf ettiğim sözcüklerdi bunlar.
Aklıma aniden düşen merakla soruvermiştim.

Tan'ın sessizliği bana yanlış bir şey söylediğimi düşündürdüğünde "Kusura bakma." diye mırıldandım. "Öylesine sor-"

"Çocukluğuma dair elle tutulur çok anım yok." Sözümü kesmesine asla sinirlenmeden yaslandığım yerden onu izledim.
"Kendimi bildim bileli yetiştirme yurdunda kalıyordum. O zamanlar akranlarıma göre fazla içime kapanıktım." Merakla ağzından çıkanları dinliyorken bir yandan ara sıra içkimi yudumluyordum.

BAYKUŞ (bölümleri kaldırılmamıştır.)Where stories live. Discover now