21.bölüm

10.6K 565 27
                                    

bölüm şarkısı => Can Bonomo - Meczup

motivasyon dolu yorumların için teşekkür ederim🌼
betus124466 bu bölüm sana gelsin ♥

°
Yelkovan akrebin üzerinden geçiyor ve her geçtiğinde zehrinden bir yudum alıyordu.
Akrep ise var oluşundan bu yana bütünleştiği yelkovana zehrini akıtmaktan çekinmiyordu.

Bir çok duyguyu içerisinde barındıran gözlerimi eski saatin üzerinden çektim.
Yanımda varlığını sürdüren adama çevirdim.
Tan arkasına yaslanmış Asiye Hanım'ın boş bıraktığı siyah demir sandalyesini izliyordu.

Çocukların yemek saati olduğunu ve yemek haneye inip onları kontrol etmek zorunda olduğunu söyleyerek bizden beş dakikalığına izin istemişti
Böylece ortalıkta bir tane bile çocuk olmamasının sebebini anlamıştım.

"Ona değer veriyorsun." Ağzımdan pervasızca dökülen kelimeler onun kulaklarına ulaştığında gözleri beni buldu.

"Evet."

"O halde neden uzak davranıyorsun?"

"Çünkü sorunum onunla değil. Eğer onunla olsaydı hayatımda olmazdı."

Gözlerimi kaçırarak "Sorunun kimle?" diye sordum.

"Kendimle."

Cevabının yüreğimi dağlayacağını bile bile sordum. "Neden? Kendinle ne gibi bir sorunun var?"

"Değiştim. Bu değişim beni kendime ulaştırdı. Özümü buldum fakat geçmişimde olan kimse orada yoktu. Onları benliğime kabul etmediğimi fark ettim." Sesi gittikçe hissizleşiyor ve bir boşluğa dönüşüyordu.

"Bu yüzden kendimde onlara yakın olma hakkı bulmuyorum."

"Kendinde haksızlık ediyorsun." Dediğimde dudakları iki yana kıvrılır gibi oldu. "Beni teselli etmene gerek yok Elyasa."

"Öyle bir amacım yok." dedim kaşlarımı çatarak. İçimden gelen sözlere karşılık onu teselli ettiğimi düşünmesi kötü hissettirmişti.
Hislerimi bir buz dağının arkasına atarak öylece donmalarını diledim.

"Neyse ne, kalkalım."

"Asiye Hanım daha gelmedi." Bir anda değişen bu tavırlarını anlayabiliyordum. Geçmişinin açtığı yaralar sızlıyordu, bu yüzden ona karşı yumuşak davranmam gerektiğini biliyordum.

"Sonra tekrar uğrarım." Tan ayağa kalktığında derin bir soluk bıraktım ve bende kalktım.
Şuan ne desem onu kalmaya ikna edemeyeceğimin farkındaydım.

Odadan çıkmamızın ardından yetimhaneyi terk etmemiz yalnızca bir dakikamızı almış olmalıydı.
Tenha koridorları aşarken gözlerim geniş sırtından bir an olsun ayrılmamıştı.

Park halinde duran araca bindiğimizde Tan çalıştırarak süratle sürmeye başladı.
İçinde kendisine olan öfkesini arabanın gaz pedalından çıkarıyor gibiydi.
Gittikçe artan hızımız beni korkutuyordu fakat ağzımı açıp tek kelime bir şey söyleyemedim.
Araba otobana çıktığında bir nebze olsun rahatlamıştım. En azından burada bu hızla kaza yapma olasılığımız düşüktü.
Gerçi Tan arabayı ne kadar hızlı kullanırsa kullansın çok dikkatli bir sürücüydü.

Araç eve giden yoldan epey uzaklaşmıştı, otobanın bağlandığı bir dağ yoluna sapmış ince bir yoldan ilerliyorduk.
Taşlık yoldan giderken gözlerim etrafta geziniyordu.
Yolun iki tarafını çevreleyen ağaçları arabanın farı yardımıyla anca seçebiliyordum.
Saatin 21.28 olduğunu gördüğümde yetimhanede çok fazla durmadığımızı fark ettim.

Akşamın bu saatinde nereye gittiğimizi bilmiyordum fakat yanımda ki adamın götürdüğü her yere gideceğimi fark etmiştim.
Bu kötü bir şey olmalıydı.

"Tan." Sessizliğin beni artık boğduğu bir noktada sesimi çıkarmıştım.
Gözleri ismini zikrettiğim dudaklarıma dokundu.
Ve ardından gözlerime kenetlendi.

Sessiz kalmayı tercih ettiğinde tekrar konuştum. "Biraz yavaşlar mısın?" Araba bir dağ yolunda olmasına rağmen oldukça süratli gidiyordu ve bu damarlarıma enjekte edilen adrenalinin dozunun arttığını hissetmeme neden oluyordu.

Ben bunu söyleyene kadar hızlı gittiğimizin farkında değilmiş gibi bir anda gazda duran ayağını gevşetti ve hızımızı düşürdü.

"Farkında değildim." Ses tonu net değildi.
Pürüzleri kalbime dokunarak orayı buzdan bir vazoya çevirdiğinde içine koyacağım her çiçeğin donarak öleceğini düşündüm.
Bütün iyi hislerim çekildi ve o buzun içerisine hapsoldu.

Dağ yolunun bitimine geldiğimizde bir uçurumun dibine yaklaştığımızı gördüm.
Araba yavaşlayarak tamamen durdu ve Tan dinamik adımlarla araçtan inerek ön tarafa gitti.
Kalçasını kaputa yasladığında geniş bedenini izledim. Sırtı dümdüz, omuzları dik ve başı doğrudan karşıya bakıyordu.
Bir süre bekledim.
Belki de yalnız kalmaya ihtiyacı vardı fakat onu yalnız bırakmamam gerektiği konusunda ısrarcı olan dürtülerime engel olamadım ve aracın kapısını açtım.

Soğuk havayla temas eden bedenim ürpersede buna aldırış etmeden ön tarafa doğru yürüdüm ve hemen yanı başında durarak kaputa yaslandım.
Ondan epeyce kısa olan boyum yüzünden ben kapıya belimi yaslayabilmiştim.

Gözlerim Tan'ın yüzünden dolanıyor ve ne düşündüğünü anlamaya çalışıyordu.
Ne yazık ki görebildiğim şey yalnızca düz bir duvardı.
Geçmişinin sağlamca ördüğü bir duvar...
Düşüncelerinin geçmişi ile ilgili olduğunu biliyordum sadece.
Çünkü bunu anlamamı, bilmemi o istemişti.
Bazen bu durum canımı çok sıkıyordu.
Onu, onun izin verdiği kadarı ile görebiliyordum.

O ise beni tüm çıplaklığımla görüyordu, ruhuma kadar...

Gözleri şehrin ışıklarında dolanıyorken ben de uçurumdan aşağı baktım.
Başka zaman olsa manzaranın güzelliği karşısında oturur saatlerce huzur bulurdum.
Ama şuan kalbimin üzerinde bir ağırlık var gibiydi.
Ve bu hisle nasıl başa çıkılır bilmiyordum.

Konuşmam gerektiğini hissettim. Ona bir şeyler söylemeli ve belki de boğulduğu düşünceleri arasında nefes almasını sağlamalıydım.

"Yetimhaneden kaç yaşında ayrıldın?"

Sorum üzerine gözleri beni bulduğunda yutkundum. Geceyi içine hapseden gözleri sonsuz bir uçurum gibiydi.

"18 yaşımdayken."

"18'inden sonra en son ne zaman gittin?"

Gözleri gözlerimden ayrılarak tekrar uçurumdan aşağı düştüğünde "Bugün." diye yanıtladı sorumu.

Bunun üzerine şaşkınlığımı gizleyemedim. Oradan ayrıldığından beri ilk defa gidiyordu ve yanında beni de götürüyordu.

"Neden?" diye sordum kendime hakim olamayarak. "Neden benimle gitmeyi tercih ettin?"

"Oraya gittiğimde geçmişimle yeniden savaşmam gerektiğini biliyordum." Koyu irisleri gözlerime tutundu. "Seni götürdüm, çünkü varlığın bana güç veriyor." Kalp atışlarım kulaklarımda uğultu yapıyorken acımasızca devam etti. "Sen yanımda olduğunda girdiğim her savaştan galip gelecekmişim gibi hissediyorum."

°

oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin :)

sizi seviyorum 🌻

BAYKUŞ (bölümleri kaldırılmamıştır.)Where stories live. Discover now