1

5.6K 275 279
                                    

Yeni bir kurguya merhaba diyin beyler bayanlar! Sizi çok bekletmeden hadi başlayalım!

Nakahara Chuuya'dan...

Dazai ile tanışmam ve ardından mafyaya katılmam üzerinden sadece dört yıl geçti. Yani ikimizde on sekizimizi doldurmuş birer reşit ergendik...

Son bir kaç haftadır lanet Dazai'yi göremiyordum. Nerelerde olduğunu da merak etmeme rağmen onun hakkında endişelenmemi kendime yediremiyordum...

Mafyaya katılırken ilk öğrendiğim üç önemli kural vardı. Bunlar; emirlere itaat etmek, patronu ne olursa olsun korumak ve aşkın yasak olması...

Mafyada kaldığım bu süre boyunca aşkın neden yasak olduğunu daha iyi anlamıştım... Gerçi ben hiç birisine aşık olacağımı düşünmüyordum.

Mori-san beni bandaj israfı ile partner yapmış ve iyi geçinmemizi söylemişti. Ben ise ne kadar reddetsem bile fikrini değiştirmemiş, bizi partner olmaya zorlamıştı.

Ayrıca yeteneğimi ve bunu kullanmaktaki üstünlüğü görüp öğrenince ve mafyanın yöneticilerinden biri yaptı. Bunun için ona minnettardım çünkü en azından o aptalın emrilerini dinlemek zorunda kalmayacaktım.

Dazai, görevler hariç genelde ortadan kayboluyor ve yeni bir görev verilene kadar genellikle tekrar ortaya çıkmıyordu.

Dazai ile olan en kötü ve kalıcı anım ben mafyaya katıldıktan iki yıl sonra bir yaz gecesinde yaşanmıştı. Hava yaz olduğu için açık, gökyüzüne ise bir dolunay ve ışığı hakimdi. Evim bu dolunay ışığı ile aydınlanıyordu.

O gece her nasılsa beni uyku tutmamış, bu yüzden kalkmış kahve içip kitap okuyordum. Biliyorum bu benlik bir iş değil ama işte her nasılsa o gün yapacağım tutmuş.

Kapım çalınınca saate baktım. Gece 2.00'ydi. Temkinli bir şekilde kapıya yaklaştım ve bir anda açtım. Açtığım gibi üzerime Dazai'nin düşmesi ise bir oldu. İkimizde yere düşünce aldığım acı ile kısıkça inledim. Elimi Dazai'ye atıp ittirmeye başladım. Tabii bu elimde bir soğukluk hissedince ye kadardı. Elimi kaldırdım ve baktım. B-bu kandı! Bu aptaldan mı geliyordu!

Hızlıca altından kalkıp ışığı yaktım ve onu içeri taşıyıp kapıyı kapattım. İlk yardım çantasını alarak tekrar yanına koştum. Neden bu kadar endişlendiğimi bilmiyordum. Bu aptalın ölmesi beni sevindirmeliydi. Ama öyle olmuyordu.

Hızlıca kanın aktığı yere baktım. Kocaman ve derin bir kesik vardı ve bir sürü kan kaybediyordu. Karnını deşmişlerdi veya kendisi yapmıştı! Aslında onun yapmasına imkan yok. O acı çekerek ölmeyi ve böyle ucuz numaralara başvurmayı sevmiyordu.

Hızlıca kesiğin üstüne bir tampon yaptım ve kesiğin etrafını hızlıca temizlemeye başladım. Alnından oluk oluk terler akıyordu. Sıra kesiği dikmeye gelince nerdeyse kusacaktım.

Onun derisine iğne geçtikçe içim acıyordu. Dişlerimi sıka sıka kesiğini diktim. Sonunda bitirdiğimde yüzüne biraz su sıçrattım. Bir süre sonra gözünü açarak bana baktı ve gülümsedi. Ben de onu doğrultarak kesiğin üzerine sargı sarmaya başladım.

O kadar çok yara vardı ki... Bunları nasıl yapmıştı acaba? Gerçi bu yaralara bir yenisş bugün eklenmiş oldu. Tamamiyle işim bittikten sonra onu tekrar yatırdım.

- Söyle bakalım bandaj israfı, bu kesik nasıl oldu?

- Yaptıkların için teşekkür ederim Chuuya ama sana bunu söyleyemem.

- Ha?! Beni gecenin ikisinde rahatsız ediyorsun ve şimdi bunun nedenini söylemiyor musun?! Bana söylemesin şimdi senin için kötü şeyler olacak!

- Tamammmm... Haaaah...

Derin bir iç çekişin ardından ağzını araladı ama tekrar kapadı. Yüzüne bakınca tereddüt ediyor gibiydi.

- Merak etme, kimseye söylmem... Bu senin ile benim aramda bir sır olarak kalıcak.

- Tamam o zaman. Gerçek şu ki...

Secret Love | SoukokuWhere stories live. Discover now