22.bölüm

10.4K 516 26
                                    

bölüm şarkısı => Sezen Aksu - Aldatıldık

oylarınız ve yorumlarınız ile destek olursanız çok sevinirim ♥

°
Onu tanıdığım ilk andan beri kapalı olan kutusunun kapağını açmıştı.
Tüm yalınlığı ile karşımda duruyorken bunun kötü bir şey olduğunu fark ettim.
Uzun süredir sessiz olduğumun farkındaydım.
Benden bir şey duymak amacı ile konuşmadığını biliyordum.
Ama yine de konuştum.

"Çok açık sözlüsün." Dedim sakince. "Ve bu beni korkutuyor."

Tan gözlerini gözlerimden çekmedi. Koyu irisleri koca bir kara delik oldu ve beni içerisine çekti.
Onun sonsuzluğuna karıştığımı hissettim, gözleri çok yoğundu.
İfadesiz değil, duygu yüklüydü.

"Belki de bizim felaketimiz de budur." Bu kez gözlerimi kaçırma isteği ile tekrar şehrin ışıklarına baktım.
Tan benim felaketimdi...
Bunu hissediyordum, olmaması gerekiyordu bunu da hissediyordum.

Çünkü biliyordum ki bu felaket ardında büyük bir enkaz bırakacak...

Boğazımda oluşan yumru ile öylece bekledim.
Uzun bir süre yanımda sessizce varlığını sürdüren adam sonunda konuştuğunda "Omuzlarımda çocukluğumun yükü var." Dedi. "Bir türlü kaldıramıyorum."

Dudaklarım buruk bir tebessüm adına kıvrıldı ve o kıvrımlar ruhumun canını acıttı.
İçimde ölürken kılımı kıpırdatmadığım çocukluğum beni uzaktan izliyor gibiydi.
Vicdanımın üzerine tonlarca ağırlıkta yük bırakmış ve öylece izliyordu beni.

Çünkü o da biliyordu ki, kendi çocukluğumu yaşatamamış olsam bile Tan'ın çocukluğunu yaşatacaktım.

"İzin ver." Sesim boğazımda ki yumrunun etkisi ile boğuk çıkmıştı. "İzin ver bu yükü beraber taşıyalım."

Tan gözlerime baktığında yamacında durduğumuz uçurumun bana kucak açtığını hissettim.
Tüm güzelliği ile karşımızdaydı şimdi.

Kolunu ince belime doladığında ona doğru çekildim ve bana sarılmasına izin verdim.
Bedenim onun kolları arasında küçücük kalmıştı.
Kollarımı beline sararak başımı göğsüne yasladım ve muazzam kokusunu soludum.
Bu iyiyidi..
İçimde bir yerlerde gizlenen bu his güzeldi...

"Gözlerin.. Gözlerin o kadar güzel ki." Yutkunarak ona daha çok sokuldum. "Sonsuz mavilerinin içinde boğulduğumu hissediyorum. Ve bu güzel bir his."

Kuruyan dudaklarımı ıslatarak "Umarım güzel kalır." diye mırıldandım.
O ise sessizliği tercih etti.

Uzun uzun sarıldık birbirimize. Gözlerimi kapattığımda onun çocukluğunu sarıp sarmaladığımı hissettim.
Hafifçe gülümsedim ve içimden geçirdim.

'Sen hep güzel yaşayacaksın çocuk.'

°

Bedenimin yumuşak bir zemine bırakıldığını hissettiğimde zaten açılmaya yüz tutan bilincimi tamamen açtım.
Gözlerim loş ışığa alışmaya çalıştığı için kısık bakıyordu.
Ama karşımda ki silüetin Tan'a ait olduğunu biliyordum
Uzandığım yatakta daha rahat bir konuma gelerek onu izledim.

Hemen karşımda ki tekli koltuğa oturmuş beni izliyordu.
Perdeleri açık olan pencereden sokak lambasının cılız ışığı içeri doluyor ve doğrudan Tan'ın yüzüne vuruyordu
Bu onu gözlerine kadar net görmemi sağlıyordu.

Gözlerinin içerisinde var olan duyguları okuyabiliyordum.
Çok fazla düşünceli, çok fazla yorgun görünüyordu.
Bu gece bana karşı fazla açıktı.
Çok sadeydi.
Çok yalındı...

Kuruyan dudaklarımı dilimle ıslattım. Ardından aynı işlemi boğazım içinde yapmak amacı ile yutkundum.

"Uyumak ister misin?" Diye sorduğumda hemen yanımda ki boşluğa elimle bir kez vurmuştum.
Tan uzun süre sessiz kaldı.
Oturduğu yerden hiç kımıldamadığında cevabının olumsuz olduğunu anlamıştım.
Onunla uyumak doğru değildi, belki de bu yüzden kabul etmemişti fakat amacım çocukluğunu uyutmaktı.
Biraz olsun tüm düşüncelerinden sıyrılsın ve hiç bir şeyi umursamasın istemiştim.

Derin bir nefes alarak ona arkamı döndüm ve gözlerimi kapattım.
Sadece bir kaç saniye sonra küçük bir hareketlilik hissettim.
Ardından yatağın arkamda kalan kısmı çöktü ve Tan'ın güçlü kolu belime dolandı.
Hemen arkamdaki varlığını hissettiğimde gülümsedim.
Bedenimi tamamen kendisine çekerek sırtımı göğsüne yasladı.

"İyi uykular Nepenthe." Bana hitaben kullandığı kelimeye yabancı olduğum için kaşlarımı çattım. Bunu daha öncede kullanmış olmalıydı bana karşı.

"O ne demek?"

"Uyu." Kelimenin anlamının bu olmadığı aşikardı fakat üzerinde durmadım.

"İyi uykular." Mayışmış sesim kulaklarıma ulaşana kadar bilincim neredeyse kapanmıştı.

°

"Sabah sabah kafa açma kardeşim." Görüşüm tamamen zifiri karanlıktı fakat yavaş yavaş etrafımda olan biteni algılıyordum.
Tan kısık sesiyle konuşuyordu. Konuştuğu kişinin sesini duymadığıma göre telefonla konuşuyor olmalıydı.

Hala uyuduğumu düşünerek kısık sesi ile konuştu tekrardan. "Siktir git Acar."

Çok kısa bir bekleyişin ardından "Gelin amına koyayım, sizinle yeni evli çift gibi hissediyorum artık kendimi." diye homurdandı. "Sürekli baş başa kalmak istiyorsunuz benimle."

Son sözlerinin ardından gülmemi bastıramamıştım.
Ağzımdan kaçan kıkırtının ardından gözlerimi araladım ve hemen yanımda, yatakta oturarak telefonla konuşan Tan'a alttan baktım.
Onun gözleri de beni izliyordu.
Dudaklarıma bakmış ve çok kısa bir an gülümser gibi olmuştu fakat o sinirli ifadesinden hiç ödün vermemişti.

Telefon hala kulağındayken karşı tarafı dinledi ve "Lojmanın tuvaletleri uzun zamandır temizlenmiyor." diye alttan alttan uyarı verdi.
Diğer askerlerin korkulu rüyası olan cümleyi duyduğunda Acar'ın yüz ifadesini görmek isterdim.

Tan alayla sırıtarak "Bende öyle düşünmüştüm." dedi ve telefonu kapattı.

Gözleri hala benim yüzümde dolanıyorken ben hemen yanımda ki elini izliyordum.
Elinin üzerinde ki damarlar o kadar belirgindi ki neredeyse içindeki kanın akışını görecektim.
Bir erkeğin eline göre oldukça güzel bir eli vardı.
Kemikli, düzgün ve uzun parmaklar...
Kim istemezdi ki?

"Elyasa?" Alık alık yüzüne baktım ve "Hı?" diye bir tepki koydum ortaya.
Yeni uyanmış olmanın mahrumluğu vardı üzerimde.

Tan'ın dudakları hafifçe kıvrıldı ve "Hayırdır? Aşık mısın bana?" diye sordu.
Cümlenin ağırlığı ile öylece kalmıştım.
Ağzımı açmak istiyordum ama söyleyecek kelimem yoktu.
Kelimeler boğazıma kadar diziliyor fakat oradan çıkamıyorlardı.
Kalp atışlarımın bir anda bu denli hızlanmasını sağlayan sorusuna cevap vermem gerektiğinin farkındaydım.

Kendimi toparlamaya çalışarak gözlerimizin arasında ki teması kesmedim. "Ben ve sana aşık olmak?" Alayla gülerek başımı iki yana salladım. "Hayal kurmayı bırak Baykuş."

Ağzımdan çıkan son kelime gözlerinde ki tüm ifadelerin yok olmasına ve donuk bakmasına sebep oldu.
Rahatsız olmuş gibi değildi, fakat hoşuna gitmiş gibi de değildi.

"Bazen bana kim olduğumu hatırlatıyorsun."

Bu ne demekti?
Tam ağzımı açmıştım ki yataktan kalktı ve "Furkan ve Acar kahvaltı için bana geliyorlar." dedi.
Ben hala sessizliğimi koruyorken konuşmaya devam etti.

"Sende gel."

°

sizi seviyorum 🌈

BAYKUŞ (bölümleri kaldırılmamıştır.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin