2.Bölüm

3.8K 119 47
                                    

İyi okumalarrr🖤

"İyi olduğuna emin misin?"  Sorusuyla gözlerimi Kylian'ın babası bay Wilfried'a çevirdim. Kafamı onaylar bir biçimde sallamıştım.

   Evet, ne yazık ki kâbus falan değildi . Hatta fazlasıyla gerçek ve utanç vericiydi.

   Kanın akmaması adına burnumun ucunu daha fazla sıkarken ,oturduğum üçlü , deri kaplamalı siyah koltuğun diğer ucundaki Kylian,tekli koltuklarda ise bay Wilfried ve Ethan da otumuş , endişe dolu bakışlarla beni izliyorlardı.

   Uyuşmaya başladığını hissettiğim burnumu yavaşça serbest bırakınca burnumdan akan kan parmaklarımın arasından koluma, ondan da hırkama bulaşmıştı.

  Ethan korkuyla ,"Bayılacağım galiba..." diye mırıldanarak kafasını koltuğun kenarına bırakmıştı. Kandan etkilendiği fazlasıyla belli oluyordu . Ben ise ona bu kötü hissiyatı yaşattığım için kendimi suçlu hissediyordum.

  Masad duran peçetelerle burnumu silip tekrar sıkmaya başladım. Kylian gözlerini devirip ," Burnunu sıkmayı kes. Biraz daha sıkarsan koparacaksın." demişti küçük bir çocuğu azarlar bir tonda.

  Kısaca oflamamla tekrar bana dönmüştü. "İyi değilsin, hastaneye gitmeliyiz."

   Topundan eser kalmamış olan dağılmış saçlarımı arkaya atmıştım .
Tamam , evin önünde düşüp burnumdan oluk oluk kan akmasına sebep olmuş olabilirim ama bugünki yek konumuz 'burnum' mu olacaktı yani ?

   "Bakın bay Kylian, tanışma şeklimizin pek de normal olmadığının ben de farkındayım. Fakat ben iyiyim , burnum da öyle. Lütfen burnumu konuşmayı bırakıp işe dönelim. " sesim fazlası kararlı bi o kadar da halsiz çıkıyordu.

   Kylian,  kafasını hayretle sallayarak Fransızca bir şeyler mırldanmıştı. Umduğum tek şey bana sövmüyor olmasıydı.

  Bakışlarını tekrar bana çevirmişti. "Aslında kendim için bir stiliste ihtiyaç duyduğumu düşünmüyordum.  Fakat babam bu işte çok profesyonel olduğunu söyleyip durarak beni ikna etmeyi başardı.  İstersen işe ,kendini tanıtmayla başlayabilirsin. "

  Bay Wilfried 'a şükranlarımı yollarcasına bir bakış gönderince bana babacan bir tavır ile gülümsedi. Gerçekten harika bir adamdı.

  Omuzlarımı dikleştirip gücümü toplamaya çalıştım.  Tamam, fazlasıyla halsiz olabilirdim ama kendimi tanıtamayacak kadar da kötü halde değildim.

  "Adım Duru.  Duru Koçak. Yirmi iki yaşındayım. Türk'üm.  Üniversiteyi moda üzerine İngiltere 'de okudum. İlk önemli başarım , ülkemizdeki önemli sanatçılardan biri olan Sezen Aksu 'nun sahne kostümünü 19 yaşımda dikmiş olmamdı. Ayrıca Türkçe ve İngilizce dışında iyi derecede Almanca ve orta seviye İspanyolca da konuşabiliyorum. Merak ettiğiniz bir soru varsa siz sorun lütfen."

  Kylian , parmaklarını birbirine kenetlerken, "Stilistlik için yolun çok başında olduğunu düşünüyorum.  Bir futbolcunun her daim hareketli olan  hayatına uyum sağlayabileceğine emin misin?" Diye sormuştu.

"Duru , Mason Mount 'un stil danışmanlığını da yaptı." Demişti bay Wilfried gururla.

  Ahh! Mason konusunun bugün açılmasını hiç istemiyordum. Hatta mümkünse hiç açılmamasını tercih ederdim.

"Öyle mi?" Souruyla kafamı Kylian'a çevirdim. Yüzünde şaşkınlığını gizlemeye çalışan bir ifade sezdiğime emindim .

"Evet, kısa bir süreliğine. "

"Ne kadar kısa?"

"On ay." Diye yanıtlamamla dikkatle bana bakmıştı.

"On ay gibi uzun bir süreye kısa diyorsan bu,iyi vakit geçirdiğiniz anlamına geliyor. Öyleyse neden onunla devam etmedin?"

  Evet , güzel soruydu . Güzel olmayan kısmı ise ne cevap vereceğimi bilmiyor oluşumdu. Oturup ona her şeyi anlatacak değildim ya.

   Ethan yüzüne munzur bir ifade takınıp, "Basit. Belki de sadece yeni bir maceraya açılmak istiyordur. " demişti.

   İçimdeki ,Ethan'ın yanağını mıncırma isteğini bir kenara bırakıp ona gülümseyerek kafamla onayladım.

  Bay Wilfried ayağa kalkıp bu duruma bir son vermek istercesine, "Biz artık gidelim . Hadi küçük prens eve gidiyoruz! " demişti  . Bununla beraber Kylian ,Ethan'a bakıp gözlerini devirdi.

   Hey ! Babasının ,kardeşine "küçük prens" diye hitap etmesini kıskanmış mıydı o?

  Ethan isteksizce ayağa kalkıp ceketini alarak vücudunu bana çevirmişti.

"Sabah erkenden burda olurum. Sen de gel. Ne de olsa artık aileden biri sayılırsın. "

   Henüz yeni yeni tanıştığı birine bu denli sıcak davranmasına şaşırarak gulumsemekle yetindim.

   Bay Wilfried, "Tabii ki . Artık  da aileden biri. Gerçek ailesi Türkiye'deyken onu Fransa'daki yalnız bırakacak değiliz. Öyle değil mi?"demişti. 

  Mutluluktan ağlama isteğimi bastırarak burnumdan güldüm. Bu kısa sürede bu kadar benimsenmek beni çok memnun etmişti doğrusu.

  Bay Wilfried ve Ethan gitmişlerdi.  Evde yalnız başımıza kalmıştık.

   Koltuktaki çantamı alırken, " Ben giyeceğiniz kıyafetlerin alınacağı markaları belirledim. Siz de bir göz atın isterseniz ."demiştim.

   Elimi çantama sokup notu bulmaya çalışıyordum . Ne yazık ki elime , not dışında her şey gelmişti. Çantamı bu kez de kucağıma alıp detaylı bir arama yapmaya karar vermiştim. Kafamı çantama sokmama ramak kala gelen gülme sesiyle başımı kaldırdım. 

  Kylian , dalga geçen bir surat ifadesiyle gülüyordu.  Evet, belli ki getirmemiştim. 

  Durumu kabullenip çantamı kenara bırakarak, " Galiba evde bırakmışım. " dedim umutsuz ve utangaç çıkan sesimle.

" Sorun yok. Nasıl olsa artık haftanın 2-3 günü birlikteyiz.  Yarın gelirsin. "

"Peki. Öyleyse ben gideyim."

   Ayağa kalkıp çantamı da kollarıma geçirince  Kylian'da ayağa kalkıp benimle birlikte kapıya kadar gelmişti.

   Kapıyı açmadan önce ona döndüm.  Konuşmaya başlayacağım an dikkatle bana bakıp parmaklarını burnumda gezdirirken, " Kırılmadığına emin misin?"diye sormuştu.

  Evin giriş kısmı karanlık olmasına rağmen perdeden süzülen ışık hüzmesinin Kylian'ın gözlerine denk gelmesiyle gözlerinin kahvesi daha hoş görünmeye başlamıştı. Güzel gözleri vardı...

   Tek sorun şu an fazlasıyla yakın olup onun parmaklarının burnumda geziniyor olmasıydı. 

  Geriye doğru adımlayıp burnumu Kylian'ın parmaklarından kurtararak, "Eminim." Demiştim.  Geriye çekilmemin sebebini anlamayan bir bakış attı. 

"Sadece bakacaktım. " 

   Normal çıkması için içimden dua ettiğim sesimle ," Temastan pek hoşlanmam. " diyebildim.

  Evet , temastan hoşlanmazdım . Fakat rahatsız olduğum asıl konu bu kişinin Kylian Mbappé olmasıydı. Çünkü o, samimi olabileceğim biri değildi.  O dünyaca ünlü bir futbolcuydu.

   Çalıştığım insanlarla samimi olmak başıma fazlasıyla dert açmıştı zaten . Belki de geçen yıl öğrendiğim en önemli şey buydu . İnsanlarla fazla yakın olmak her zaman iyi bir fikir değildi.  Özellikle de bu insan fazla ünlü biriyse ...

   İşte bu yüzden Kylian'la aramda daima bir mesafe olmasını istiyordum.




Bölüm hakkındaki yorumlarınızı benden esirgemeyin.

Beğenmeyi de unutmayalım.


Patron |Kylian MbappéWhere stories live. Discover now