7

364 33 11
                                    

Buradan sonra direkt çeviri yerine kendi dokunuşlarımı katacağım, biraz daha etkileyici kılmak isterim

***

Hinata "Kageyamaa! Dur!" diye bağırdığında yolun yarısına gelmişti bile. 

Tepki verecek zamanı bile olmadan Hinata'nın onu ileriye doğru ittiğini hissetti.

Her şey bir anda olmuştu ancak bu anın bütün detaylarını hayatının kalanında hatırlayacağını biliyordu Kageyama. Birkaç adım öne doğru tökezlerken kulaklarında tekerleklerin sesi, mide bulandırıcı bir gürültü ve yere çarpan birinin sesi yankılandı. Elinde tuttuğu poşeti yere düşürdü, olabildiğince hızlı döndü arkasına.

Hinata yerde yatıyordu, başındaki bir yara bir şelale gibi kanıyordu asfaltın üzerine. Vücudunun her yanında sıyrıklar görünüyordu.

Kageyama ona doğru koştu, gözlerinde biriken yaşları hissedebiliyordu.

Bu gerçek olamaz.

"Hinata?! Hinata iyi misin? Hinata- lütfen bir şey söyle bana-!" diye yalvardı Kageyama. Hinata cevap vermedi. Kageyama etrafa bakındı hızla, neye vurduğunu görmek için inen sürücüyü fark etti.

"SEN!" diye bağırdı Kageyama, çıkarabildiği tüm sesiyle. "AMBULANS ARASANA!" Adam üzerini arandı, panik ve gerginlik içinde telefonunu çıkarıp numarayı tuşladı. Kageyama ilgisini tekrar Hinata'ya çevirdi, gözleri açık değildi ama en azından nefes alıyordu. Yapabildiği en hassas şekliyle onu kucağına aldı, kaldırıma doğru çekti. Düzgünce yere bırakıp yanına çöktü.

Saçları kandan yapış yapıştı, kanı yüzünden süzülmeye devam ediyordu. Kageyama gözüne girmesini engellemek için usulca sildi o kanı. O kadar çaresiz hissediyordu ki Hinata'nın kanamasını izlerken kendisinin yapabileceği hiçbir şey olmadan orada otururken. Bir hıçkırık kaçtı dudaklarından, sonra bir tane daha; içli bir şekilde ağlamaya başladı, göz yaşları yanaklarından süzülürken derin, titrek nefesler alıyordu.

"Ka...geya-ma..?"

Hinata'nın sesi çok kısık, acı doluydu; Kageyama'yı daha çok ağlatmıştı. Hinata'nın elini kendisininkinin içine aldı. "Ben buradayım, senin için buradayım."

Hinata Kageyama'nın gözlerine  baktı bir an. "Seni... seviyorum."

Kageyama kollarını ona sardı, aşırı sıkı tutmamaya dikkat edebilmişti. "Ben de seni seviyorum."

***

Ambulans gelene ve acil servis görevlileri bırakmak zorunda olduğunu söyleyene kadar Kageyama Hinata'yı bırakmamıştı. Hinata'yı bir sedyeyle ambulansa aldılar, ayrıca Kageyama'nın da onlarla gelmesine izin verildi. Ambulanstaki herkes Hinata'ya odaklanmıştı, bu yüzden Kageyama bir köşeye oturdu ve kendisini sessizleşmeye zorladı. Kesinlikle hiçbir şeye yaramadığı gibi tüm bu yabancıların önünde ağlamak istemiyordu.

Gerçekçi gelmiyordu, böyle olmaması gerekiyordu. O ve Hinata eve gidip birkaç saat daha sarılıp oturmaları gerekirken... şimdi yakın bir zamanda bunu yapabileceklerini sanmıyordu.

Bir ara mümkündü gerçi, değil mi? Olmak zorundaydı, o yaralar kötü görünüyor olabilirdi ama hayati değildiler. En azından Kageyama bunu tekrarlayıp durmuştu kendi kendine yol boyu. Hinata'ya müdahale edilirken oturması söylenen bekleme odasında da sölemeye devam etmişti.

Tekrar ve tekrar, beynindeki bir ses döngü içinde "İyileşecek" diye tekrarladı. "O iyi olmalı."

Bir doktor onu ofisine çağırdığında aynı şeyi düşünüyordu hâlâ.

KageHina | He Smelled Like Oranges 🍊 ✔çeviriWhere stories live. Discover now