3.Bölüm

3.8K 214 18
                                    

Teşekkür ederim. Bugün ilk defa oy aldım. Mutlu oldum. İyi okumaya umarım beğenirsiniz.

Abi takımın gözlerinde ne yapıyor bu deli bakışları vardı. Hepsi birbirinden korkunçtu. Nereye düştüm ben? Hiçbirinin yüzüne bakmadan oturdum masaya. Kabalık ettim sanırım aman bana ne.

"Kızım en büyük abin Serhat, en büyük ikinci abim Evrencan,en büyük üçüncü abilerin Barış ve Savaş." Serhat gerçekten ifadesiz bakıyordu. Evrencan ise hafifçe gülümsedi bana. Barış gözlüklü olandı. Dikkatlice izliyordu beni. Savaş dövmeli olandı. Nasıl ikizdi bunlar?

"Bende Luna." dedim.

"Memnun olmadık." diye homurdandı Savaş.

"Savaş!" dedi İnci hanım. Tatlı kadın bir anda nasıl korkunç oldu? Gerçekten herkese çok yabancıydım. Masadaki sarmadan aldım. Ne yapayım ben üzülünce yemek yiyorum. Gerçekten çok güzel olmuş.

"Sarma çok güzel olmuş İnci hanım." ağzım dolu dolu konuştum. Doruk bana bakarak göz devirdi.

"Sana ailen ağzında lokma varken konuşmamayı öğretmedi mi? İğrençsin." dedi Doruk.

"Yok ben mağarada büyüdüm maazallah çok konuşma ısırıveririm kolunu." Dedim.

"Tamam yeter herkes yemeğini yesin." dedi Semih bey. Zaten ben yiyordum. Umursamazca yemeğe devam ettim. Yemekler çok güzel olmuş. Ahmet Akay antin kuntin yemekler yaptırırdı. Yok yengeç yok karides yok bilmem ne yatağına yatmış kuzu bak hatırladım iştahım kaçtı. Sarmayı görünce tekrar geldi yerine, merak etmeyin. Bol limon sıktım üstlerine oh mis.

"Ee Luna bize kendinden bahsetmek ister misin?" dedi Evrencan. Kerata iyiydi hee. Ağzımdaki lokmayı yuttuktan sonra konuşmaya başladım.

"Lise 3'e gidiyorum. Şu anlık aklımda bir meslek yok. Az buçuk gitar çalabiliyorum. Kendimi idare edecek kadar İngilizce biliyorum. Çevirmenlik falan yapmıştım birkaç kere. Maket yapmayı severim. 12 saat bir maketi bitirmeye uğraştığımızı bilirim Alp ile.Bittikten sonra ayağa kalkan Alp, ayakları uyuştuğu için üstüne düşmüştü. 1 saat karakola kadar kovaladım. Mehmet abinin yanına kaçtı üçkağıtçı. Alp'lerin çiğköftecileri var. Oraya arada yardıma giderim. Tabii yediğimiz çiğköfteciler sattığımızdan fazla olunca Neşe teyze elinde terlikle kovalar bizi. Bu arada Alp çocukluk arkadaşımdır, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez."çok konuştuğumu fark edip sustum.

" Ne çene var kızım sende? Arkadaşına üzüldüm." diyen ikiz boya baktım. Gözlerimi kısıp dil çıkardım.

"Hiiğ halacığım babam dil çıkarmanın çok ayıp olduğunu söylemişti." dedi ufaklık. Herkes gülmüştü verdiği tepkilere.

"Bulut babam halan daha çocuk olduğu için bilmez." diyen Serhat'a baktım. İlk defa konuşuyordu. Egoist seni. Ben mi çocuğum? İç ses olarak araya girmek isterim ki Luna sen hukuken hala çocuksun. Ya iç ses sus bi aa. Serhat'a gözlerimi devirdim. Bakışları daha da sertleşti. Bu beni kıtır kıtır yer.

" Kızım kimliğini ver de soyadını değiştirelim." diyen Semih beye baktım. Telefonumun arkasında olan kimliğimi hemen uzattım Semih beye.

"Benim gelmemi gerektirecek bir şey var mı Semih bey?" dedim. Semih bey o sırada kimliğimi inceliyordu.

"Aa kızım senin ikinci adın Sevgi mi?" diyen Semih bey'e baktım.

"Luna'yı tercih ediyorum." Dedim. Luna annemden bana hediyeydi. Onu çok özledim. Moralim bozulmuştu.

"İzninizle odama çıkmak istiyorum." dedim.

"Tabii kızım, bir ihtiyacın olursa hemen seslen gelirim." diyen İnci hanıma baktım. Gözlerinde hüzün vardı. Yavaşça odamdan çıktım. Merdivenlerden çıkarken aklıma eski evdeki eşyalarımı almayı unuttuğum geldi. Hemen geri döndüm. Salona yaklaşırken duyduğum sesler ile durdum.

" Baba eve getirmek zorunda mıydın bu kızı? Derin yüzünden Doruk ve Ege hala psikolojik tedavi görüyor. Yanımızda büyüyen insan bize nasıl zarar verdi hatırla. Şimdi ise hiç tanımadığımız, umursamaz, saygısız bir insanı gelip kardeşimiz olarak benimsememizi istiyorsun? Ya Derin'den daha kötü davranırsa bize?" dedi sanırım Savaş. Onun sesine benziyordu.

" Nasıl konuşuyorsun Savaş? Luna senin kardeşin. Derin'e olan öfkeni Luna'dan çıkarma. Çünkü bu olaylarda en masum ve en mağdur Luna. Luna ister miydi ailesinden ayrılmak ya da karışmak? Eğer sizde biraz hatrım varsa saygılı davranın, kalbini kırmayın." diyen İnci hanım ile gözyaşlarımı akıttım.

" Anne değmeyen şeyler yüzünden bizi kırmaya değer mi peki?" dedi sanırım Doruk. Aynı karında 9 ay kaldık. Küçükken sınıfta ikizler vardı. Birbirlerini hep korurlardı. Çok özenirdim. Şimdi ikizim var ama...

" Ön yargılı olmamalısınız. O daha çocuk. Bu kadar normal davranması normal değil. Üzgün,kızgın olmalıydı. O ise umursamaz gibi görünmeye çalışarak yemeğini yedi. Mutlu görünmeye çalışıyor. Doruk ve Savaş sadece saygılı davranın." dedi sesini ilk defa duyduğum kişi. Sanırım Barış.

Yakalanmamak için hemen odama çıktım. Savaş haklıydı ben yabancıydım. Ben Ahmet Akay'a da yabancıydım. Ben herkese yabancıydım. Bu dünyaya özellikle. Annemi özledim. Balkona geçtim bir sigara yaktım. Yıldızları izlemeye başladım. Sanırım ağlıyordum.

"Anne keşke beni de yanına alsan." gözlerimi yıldızlardan çektim. Bahçeye bakarken bana bakan bir Barış gördüm. Hafif çatık kaşlarla elimdeki sigaraya bakıyordu. Hiçbir tepki vermeden sigarayı söndürdüm ve odama girdim. Hemen uyudum.

~~

"Kalk artık ölü uykusuna mı yattın kardeş ya? Bu nedir?" diye anıran Doruk'un sesi ile uyandım.

"Kardeş sen hiç erken anıran eşeğin ayağına sıkarlar lafını duymadın mı?" dedim. Hemen uyumaya devam etmek üzereydim ki tekrar karga sesiyle konuşmaya başladı.

"Uyansana seni bekliyoruz bizde sana çok meraklı değiliz." dedi eşek kılıklı karga. Sonra odamdan çıktı. Uykumun içine etti aynı zamanda. Kalkıp elimi yüzümü yıkadı. Hemen bir sigara içtim. Çok fazla sigara içmeye başlamıştım. En yakın zamanda bırakacağım. Kesin bırakırsın bak diyen iç sesime orta parmağımı kaldırdım. Çok oyalandığımı düşünerek hemen aşağıya gittim. Herkes oturmuş beni bekliyordu ben olsan kimseyi beklemezdim.

"Günaydın." dedim somurtarak.

"İyi misin kızım?" diyen Semih beye döndüm.

"Maalesef değilim Semih bey. Eşek kılıklı karga biri yüzünden uyandım. Daha kötü sabahım olmamıştı." dedim abartarak.

"Kusura bakma prenses rahatsız ettik seni de." diyen doruğa bakarken patates kızartmasını ağzıma soktum. Güzelmiş tadı hee. Doruğu umursamadan yemeğe devam ettim.

"Halacım bana da patates kızartması verir misin? " diyen ufaklığa baktım.

" Halan sana gurban olsun gurbaann. Al bakalım ufaklık." dedim. Bugün Alp ile buluşacaktım. Vallahi buluşmazsam çiğ çiğ yer beni üstüne de 6 tane kazandibi gömer. Birde eşyalarımı alacaktım eski evden.

"Semih bey bugün eski evime gitmem lazım. Özel eşyalarım kaldı. Birde Alp ile buluşacağım. Haberiniz olsun." dedim. İzin falan alamam ben.

"Tabii kızım istersen Ege ve Doruk da seninle gelsin." dedi.

"Eğer isterlerse." dedim onlara bakarken ve kafalarını salladılar. Dilin mi yok senin? Güzelce karnımı doyurduktan sonra kafamı kaldırıp Doruk ve velet'e hitaben konuştum.

"Bekleyin sırt çantamı alıp geliyorum."

"Emredersiniz prenses." diyen Doruğa gözlerimi devirdim. Hemen koşup alıp inmiştim. İnci hanımın dikkatli olun telkinleri ile evden çıkmıştık.




LUNA (Ara Verildi) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin