3

14.3K 1.6K 1.8K
                                    

Haiii, ben geldiiim. Dün Yoonginin ardından bugün de Jin ve Namjoonun covid testi pozitif çıkmış:/ Kıyamam ben bebişlerime ya umarım çabucak atlatırlar. :(
Haberlere göre Yoongi soğuk algınlığı gibi geçiriyormuş ve iyiymiş, Namu da şu anlık herhangi bir semptom görülmemiş, Jin de de ufak ateş yükselmesi görülmüş:( Umarım hemencecik atlatırlar...

Bol bol oy ve yorum istiyorum, her defasında söylediğim gibi. Hızlı bölüm gelmesi sizin elinizde olan bir şey. Yazım yanlışlarım varsa affoluna.

Keyifli okumalar lokumlarım! Xx

**

Tek eli, belimden ayrıldı ve enseme tırmandı. Başımı iterek boynuna yaslanmamı sağladığında nefesim tekledi. Genzimden garip tiz bir ses fırladı.

Sonra onun son derece dingin ve boğuk sesini işittim. "Bana ne kadar yakın olursan o kadar acın ve ağrıların azalır Jungkook." Sözlerini idrak etmekte güçlük çekerken, dudaklarım ve yüzüm yumuşacık ve sıcacık tenine yaslı bir şekilde kalakaldım öylece.

Ensemdeki tutuşu oradan ayrıldığında, onun kokusunu içime çekerek kendime gelmeye çalışıp başımı usulca kaldırarak yüzümü gömüldüğü noktadan ayırdım.

Kırmızı kahkulleri alnına dökülmüştü beceriksizce ve saçları pürüzsüz görünen yanık tenini, üst kirpiklerine dek kamufle ediyordu. Gözlerini kırptıkça kımıldayan saçlarının arasından dikkatle beni izliyordu.

Yastığa yasladığı başını hafifçe oradan çekerek ani bir şekilde sıcacık ve kadife gibi yumuşak olan dudaklarını benimkilere bastırdığında, inlememek için insan üstü çaba harcamak zorunda kaldım.

Gözlerim irileşmiş bir şekilde, öylece kilitlenip kalakaldım, kıpırdayamadım bile. Son derece sakin bir şekilde alt dudağımı ağzının içine çekerek emdiğinde göz bebeklerim kaydı, kirpiklerim titreşti.

Elleri sırtım ve belim arasında kayarak tenimi hafif hafif kıyafetimin üstünden okşarken öpücüğüne karşılık vermemek için kendimi zor tuttum. Tanrım... Nabzım ve kan akışım delicesine hızlanmış, vücudumdaki tüm kan yanaklarıma pompalanmaya başlamış gibi hissediyordum. Sıcaktı, oh çok sıcaktı.

Gerçek anlamda ona yakın olmamla birlikte az önce şöminenin yanındayken kırbaçlanıyormuşum gibi hissettiğim o yoğun acı, adım adım bedenimi terk ediyor, baskısını yitiriyordu.

Özellikle dudakları dudaklarımla buluşunca bu çok daha hafiflemişti, mümkünmüş gibi... Tanrım! O gerçekten de doğruyu mu söylemişti? Ona ne kadar yakın olursam acılarım o kadar azalacak mıydı?

Evet, sanırım şu anda bu kanıtıydı, şimdi beni öperek doğruları söylediğini bana ispatlıyordu. Hasiktir. Peki bu öpücük beni neden bu kadar heyecanlandırmıştı? Kalbim pır pır atıyor, içimde garip bir dalgalanmalar oluşuyordu. Kasıklarımda kelebekler uçuşuyordu sanki.

Dudaklarımızı kısa bir süre sonrasında ıslak bir sesle ayırdığında, ağzım aralık bir şekilde kalakaldım. Gözlerimi bile kapattığımı, ancak bir kaç saniye sonrasında idrak edebilmiştim.

Kirpiklerimi kırpıştırarak yutkunurken, dudaklarımı sıkı sıkıya birbirine bastırdım. Kuruyan dudaklarım, şimdi onun dudakları sayesinde ıslanmıştı. Sıcaklığının yerini amansızca hava sarmalamıştı ve garip bir şekilde buna devam etmesini istediğime, bunu beklediğime inanamıyordum.

Resmen ayrılmak istememiştim. Sanki o dudaklar, benim dudaklarıma aitmiş ve birleşerek bir bütün oluşturmuşuz gibi hissettirmişti. Tarifi olmayan, hatta kelimelerin bile kifayetsiz kalacağı bir hissiyat sarmalamıştı benliğimi. İliklerime dek işlemişti bir ilaç gibi...

WIZARD • TAEKOOK ✓Where stories live. Discover now