27.bölüm

9.7K 538 34
                                    

bölüm şarkısı =>
Perdenin Ardındakiler - Yarınlar Var

desteğiniz benim için önemli, sadece bir kaç saniyenizi ayırıp yıldıza basar mısınıız ♥

°
Saat gece yarısını geçiyorken gözlerim cama vuran yağmur damlalarını izliyordu.
Kulaklarım televizyondan gelen kısık sesleri duyuyordu ama idrak edemiyordum.
Zihnim bedenimden çok uzakta, hiç olmaması gereken yerlerde geziniyordu.
Tan ile olan konuşmalarımızı düşünüyor, düşündükçe daha çok çıkmaza sürükleniyordum.

Bana ne için Nepenthe diye seslendiğini öğrendikten sonra eve nasıl girip ondan kaçtığımı hayal meyal hatırlıyordum.
Öğrendiğim şeyin ağırlığı yüklenmişti omuzlarıma.
Ona karşı filizlenmeye başlayan hislerimden korkuyordum.
Çünkü onu kaybedeceğimi biliyordum ve benim buna gücüm yoktu.

Düşüncelerimle boğuştuğum sıra kapının zil sesini duymamla yerimde sıçramıştım.
Yerimden kalkarak hızlı adımlarla kapıya ulaştığımda kalp atışlarımın ritmi çoktan değişmişti.

Kapının deliğine bakma gereği duymadım, hislerim beni yanıltmıyordu.
Araladığım kapının ardında bana bakan koyu irislerle karşı karşıya geldiğimde yutkundum.
Saçları dağılmış, gözleri kızarmıştı. Nefes alış verişlerim kalbime eşlik ederek hızlandığında ona doğru bir adım attım.

"Tan?" Ses tonumda buram buram endişe vardı. "Ne oldu sana?"

"Benimle uyur musun?" Yutkundum. Kötü görünüyordu, ağlamamış ama her an ağlayacak gibi görünüyordu.
Dağılmıştı.
Peki ya ne olmuştu da bu hale gelmişti?
Başına her ne geldiyse çareyi bende bulmaya mı gelmişti?

"Uyurum." diye fısıldadım istemsizce. Ona karşı koyamıyordum.
Tan içeri girdiğinde direkt olarak yatak odama yöneldi. Kapıyı kapatarak peşinden gittim.
Yatağa girdi ve cenin pozisyonu alarak karşısında ki duvarı izlemeye başladı.
Onu bu halde görmek canımı sıkmaya başlamıştı.
Nefes almaya çalışarak arkasındaki boşluğa uzandım.
Aynı onun gibi cenin pozisyonunda yatarak yüzümü sırtına çevirdim.

"Anlatmak ister misin?" Sorum büyük bir sessizliğin içinde kayboldu.
Sırtını izlemeye devam ettim.
Böylece ne kadar uzandık bilmiyorum.
Uyumadığını biliyordum.
Yüzünü görmüyor olsam bile hissediyordum.

"Asiye Anne öldü."

Tüylerim diken diken oldu ve kalbim göğüs kafesimi zorlamaya başladı.
Gözlerim dolu dolu olduğunda yutkunarak ağlamamaya çalıştım.
Tan için ne kadar değerli bir insan olduğunun farkındaydım Asiye Hanım'ın.
Geçmişinden bir parçaydı o...

Tan'a doğru itilerek ince kollarımla geniş belini sardım ve yanağımı sırtına yasladım.

"Hala acılarını dindirebiliyor muyum?"

Elini karnının üzerindeki elimin üzerine koydu ve "Çok etkili bir ilaçsın Nepenthe." dedi.
Titrek bir nefes aldığımda gözümden firar eden bir damla yaş sırtına aktı.
O hala çok güçlüydü.
Nasıl bütün bu kayıplarına rağmen ayakta durabiliyordu?

"Nasıl öğrendin?"

Derin bir nefes çekti içine. "Onu bir kez daha görmeye gittim." Elimin üzerinde ki elini biraz daha bastırdı. "Orada öldüğünü söylediler. Yerine bir başka memur alınmış."
Başkaları gidenin yerini kolayca doldururken, biz ardında kalan o boşlukta kayboluyorduk.

"Nasıl bu kadar güçlü olabiliyorsun?" Konuşurken sesim onun aksine çok fazla titriyordu.

"Güçlü olmak zorundayım."

Bu zorunluluk kötü olmalıydı. Nasıl dindiriyordu içindeki acıyı?
Gözlerimi kapattım ve ona daha sıkı sarıldım.
Kokusu bana iyi geliyordu.

"Yüzünü görmeme izin ver." Yoğun ses tonu ona itaat etmemi sağlıyor olsa da karşı çıkmaya çalıştım.
"Böyle kalalım." Yüzümü görmemeliydi.
Ağladığımı bilmesini istemiyordum.

"Yüzünü görmek istiyorum." Beline sarılı kollarımı gevşeterek bana doğru döndü ve tekrar beline yerleştirdi ellerimi.
Yüz yüze geldiğimizde gözlerimi araladım.
Kızarmış gözlerine daha fazla bakamayacağımı anladığımda oradan ayırdım fakat hiç dokunmaması gereken bir yere dokunmuştu gözlerim.
Dolgun dudaklarına baktığımda yutkunduğunu gördüm.

Onun da gözleri dudaklarımdaydı. Bunu hissedebiliyordum.
Ve şuan istediğim şey bu olmamalıydı. Onu öpmek istememeliydim.
Kalp atışlarım öyle hızlıydı ki. Göğüs kafesimi zorlamaya başlamıştı.

"'Ev bazen dört duvarın arası değil, bir kişinin kollarının arasıda olabilir.' demişti babam" Diye mırıldandım kollarının arasındayken.
Tan bedenimi tamamen kendine çekerek bir bütün olmamızı sağladı. "Benim duvarlarım sağlam değil Nepenthe. Sana ancak yıkımı getiririm." Kulağıma doğru sarf ettiği sözler ruhuma dokunduğunda bir felaketin yaklaştığını hissettim.
Ve o an belki de ilk defa mantığımsan uzaklaşarak hislerime sığındım.

"Yıkım senden geliyorsa o enkazın altında ölmeye razıyım."

Yüzlerimizi eşitledi "Sana tüm nefeslerimi verir, yine de ölmene izin vermem." dedi dudaklarımı öpmeden hemen önce.
°

son sahneyi gözlerimden kalpler fışkırarak yazdığım doğrudur 💋

sizi seviyorum 🐼

BAYKUŞ (bölümleri kaldırılmamıştır.)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant