31.bölüm

9.8K 485 61
                                    

bölüm şarkısı => Batuhan Kordel - Dönme

keyifli okumalar ♥

°
Yorgun düşen bedenim sıcak suyun etkisi ile iyice gevşemişti.
Kendimi birazcık salsam küvetin içinde uyuyacak gibiydim.
Bütün evi temizledikten sonra kendimi duşa atarak rahatlamaya çalışmıştım ve işe de yarıyordu.

Buruş buruş olan parmaklarıma kısa bir bakış atarak artık çıkma vaktimin geldiğine kanaat getirdim ve oturduğum yerden kalktım.
Vücudumu son kez duruladıktan sonra bornozuma sarılarak banyodan çıktım.
Üzerimi değiştirmeli ve hazırlanmalıydım.

Dün kafeden geldiğimde tamamen aklımdan çıkan bir şey vardı.
Bugün Kafede Berzan'ın doğum günü kutlanacaktı.
Süpriz olacağını hiç sanmıyordum çünkü Berzan yaklaşık bir ay önceden başlayarak her gün doğum günü hatırlatması yapıyordu.

Dolabımın başına geçtiğimde maskülen bir takım çıkardım.

Dolabımın başına geçtiğimde maskülen bir takım çıkardım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Önce saçlarımı kuruttum ve uçlarına şekil verdim.
Ardından hafif bir makyaj yaptıktan sonra çıkardığım takımı giyindim.
Ayağıma da takıma uygun bir ayakkabı giyindikten sonra.
Çantama gerekli eşyalarımı koyarak evden çıktım.

Hava kararıyordu.
Bu da demek oluyordu ki kahvaltıdan beri temizlik yapıyordum.
Arabaya bindim ve çalıştırarak süratle sürmeye başladım.
Kafeye gelene dek şarkı dinlemiş ve kafamı dağıtmaya çalışmıştım.

Sonunda hedefe ulaşarak arabayı park ettim ve Berzan için önceden almış olduğum hediyeyi de alarak araçtan indim.
Kendimden emin adımlarla kafeye girdiğimde ilk karşılaştığım kişi Nil olmuştu.
Hala izinliydi ama Berzan'ın doğum günü için gelmesini istemiştim.
O da yeni gelmiş olmalıydı ki kabanı hala üzerindeydi.

"Hoş geldin Abla." Gülümsemesine karşılık vererek "Hoş buldum." Dedim.
Tezgahın arkasına geçtiğimde kafenin cam balkonlu yerinde hazırlıkların tamamlandığını gördüm.

"Patron." Gülümsedim. "Doğum günü Çırağı?" Berzan sırıtarak yanıma ulaştığında "Vaov, bu ne şıklık?" dedi ve bedenimi süzdü.

"Sana numaramı vermeyeceğim." Gülerek kafasını iki yana salladı.

"Senden numaranı değil, kalbini istesem? Verir misin?"

Gülümsemem yavaşça soldu fakat yine de hislerimi belli etmedim.
Ben kalbimi bir kez birine vermiştim.
Bir daha aynı hataya düşer miydim?
Sanmam.

"Her zaman imkansızın hayalini kuruyorsun zaten." diye homurdandım.

Berzan gülerek yanağımdan makas aldı.
O sırada yanımıza Ayaz ve Mercan gelmişti.
"Lan doğum günü züppesi, sana tolerans tanıyacağımızı sanıyorsan yanılıyorsun." Berzan dehşetle Ayaz'a bakarken, o acımasızca devam etti. "Masa 7 seni bekliyor, hadi koçum." Sırıtarak Berzan'a baktım.

"Yazıklar olsun, insanlık ölmüş." Diye söylene söylene masa 7'ye doğru giden Berzan'ın arkasından baktım.

"Yavrum siz Nil ile getirin pastayı." En azından bu kısım süpriz olsun istemişlerdi herhalde.
Mercan Ayaz'ın isteği üzerine mutfağa doğru gitti ve yaklaşık üç dakika sonra Nil ile beraber elindeki pastayla çıktılar.

Ayaklanarak Berzan'a doğru gittik.
Mercan en önde elinde pastayı tutuyordu, Ayaz ile Nil ise iki yanındaydı.
Ben de en arkalarında durmuş buruk bir tebessümle onları izliyordum.
Kısa bir zamanda da olsa yaralarımı sararken yanımda olmuşlardı.
Onların yeri bende hep farklı olacaktı.
Bunu en derinden hissediyordum.
Hep birlikte Berzan'ı alkışlarken kulaklarıma yüksek bir ses infilak etti.

İnsanların çığlıkları beraberinde yükselirken çıkan sesin bir patlama sesi olduğunu algılayabilmiştim.
Herkes korku ile kaçışırken ben olduğum yerde kalmıştım.
Kalp atışlarım korku ile çarpıyordu fakat hareket edemiyordum.
Ta ki güçlü bir kolun belime sarılıp beni yere çekmesine kadar.

Beni kollarının arasına alan kişi ile yerde bir kaç kez yuvarlandık ve durduk.
Önce tanıdık bir koku soludum.
Geçmişimden kopup gelen, bana yaşadığım acıları, mutlulukları ve babamı hatırlatan bir kokuydu.
Ardından gözlerimiz kesişti.
Ve gördüğüm şey bir felaketin ardında kalan enkazdı...

Nefes almayı bırakmış öylece gözlerini izliyordum.
Göğüs kafesimin sıkıştığını hissediyordum.
Kalbim tanıdık bir acı ile yanıyordu sanki.
Yüzlerimiz birbirine o kadar yakındı ki, onun nefesleri dudaklarıma dokunuyordu.
Beni bırakıp gitmeden hemen önce dudaklarının üzerinde olan dudaklarıma..
O anı anımsadığımda boğazıma bir yumru yerleşti.
Geçmiş prangalarını ruhuma geçirdi.
Ve ona yaklaşmak istediğimde aramıza ördüğüm buzdan duvarlara çarptım.

İşte şimdi sahne sırası öfke ve hayal kırıklığımındı.
Dolu gözlerimi kırpıştırdığımda sol şakağıma doğru bir yaş yol çizdi, paniğe kapılarak göğsüne yasladığım ellerime güç gönderdim ve onu üzerimden ittim.
Ayağa kalkarken gözümden akan yaşı sildikten sonra ona döndüm.

Şimdi daha netti. Saçları onu son gördüğümden biraz daha uzun, gözleri yorgun bakıyordu.
Çenesinde zaten var olan yaranın hemen yanında küçük bir yara daha vardı artık.
Sakalları çok hafif uzamıştı ve ona ayrı bir hava katıyordu.

Etrafımızda çok fazla ses vardı. Fakat ben yalnızca onu duydum.

"Elyasa?"

İfadesizliğimden ödün vermeyerek "Evet." diye yanıtladım onu.

Bana doğru bir adım attığında hızla elimi kaldırarak durdurdum onu. "Sakın." Sesimin bu denli sert çıkması beni bile şaşırtmıştı. "Sakın yaklaşma."

Buruk bir tebessüm peyda oldu dudaklarında.
"Solmuşsun çiçeğim." Yutkunarak devam etti. "Ama hala çok güzelsin."

°

sizi seviyorum 🐢

BAYKUŞ (bölümleri kaldırılmamıştır.)Where stories live. Discover now