1. BÖLÜM

298 12 9
                                    

Günün ilk ışıkları yüzüme yansırken,
yüzümü buruşturamadan edemedim.
Gözlerimi açmakta hâyli zorlanırken
her sabah ki gibi yine uyanmakta
güçlük çekiyordum. Erken de yatsam,
geçte yatsam sonuç yine beni
şaşırtmiyordu.. Zorla kalkıyordum
yataktan.
Bilincim tamamen açılırken güneş
işinları yüzünden ince pikeyle
örttüğüm yüzümü açtım ve aralık olan
perdeye kaydı gözüm,

"Ben bunu gece yatmadan önce
kapatmamış mıydım?"

Diye söylenirken yataktan kalkıp koyu mor rengi olan perdelerimi iki yandan
tutup birbirlerine doğru bir şekilde
çekince güneş ışınlarının odaya
girmesini engelledim. Pekâlâ sabah
güneşi güzeldir ama uyurken yüzüme
yansıması beni rahatsız ediyordu.
Odamın içindeki banyoma doğru
ilerlerken tıklatılıp açılan kapıya
dikkat kesildim, gelen bizim evin olmazsa olmazı yardımcımız Emine
teyzeydi.

"Uyandıysan kahvaltı hazır
Derenciğim, annen ve baban seni
bekliyor."

Dedikten hemen sonra samimi bir
şekilde gülümseyince,

"Geliyorum şimdi."

Diye bende gülümseyip karşılık
verdim.

Banyoda klasik sabah rutin işlerimi
halledince dolabımın önüne geldim.
Fazlasıyla kararsız bir insan olarak
özellikle giyim konusunda oldukça
zorlanıyordum. Su yeşili renginde bir
üst ve siyah kot pantolon giydikten
sonra belime kadar gelen siyah
saçlarımı tepeden dağınık bir topuz
yaptım. Beyaz ten rengime yakışan su
yeşili rengini çevremdekiler de bana
yakıştırıyordu. 1.71 boyunda 56 kilo
olan fiziğim kıyafet bulma konusunda
beni pek zorlamıyordu. Şuana kadar
tanıdığım her insan illa ki dudaklarım
ve burnuma iltifatlar ediyordu. Benim
için sıradan olan dudaklarıma onlar
dolgun, düzgün; normal olan burnuma
ise estetikli, hokka gibi demeleriyle
bende kendimde ki güzellikleri
farkediyordum. Bu konuda çok şanslı
olduğumu söyleyen annem, bakımlılık
ve güzellik konularına hâyli
meraklıydı. Kendiside güzel bir
kadındı bu inkâr edilemez bir gerçekti. 16
Kendimi aynada incelemeyi kestikten
sonra aşağı kata yani annem ve
babamın yanına kahvaltı yapmaya
indim.

"Günaydın!"

Diye neşeli bir şekilde söylendikten
sonra masadaki yerime geçtim.
Annemin tam karşısında babamın sağ
çarprazında oluyordum.

"Günaydın.."

Diye bana karşılık veren anneme
gülümseyince babama döndüm,

"Günaydın demek yok mu baba? Beni
her zaman böyle enerjik neşeli
yakalayamazsınız bence tadını çıkarın"

Konuşmamı aynı neşeyle sürdürürken,
babamın cevap vermesini bekledim.
Evet, gerçektende herzaman böyle
neşeli, enerjik değilimdir. Yüzüm
arkadaşlarımın yanında gülerdi,
onların yanında kahkahaya
boğulurdum. Babam sürekli işleri ile
ilgilendiğinden ve zaten benimle o
kadar sıkı bağları olmadığından pek
eğlenmezdik. Annem ise vakit bulduğu
kadarıyla ilgilenirdi benimle, aslında
onunla da delirircesine güldüğümüz
söylenemezdi.

"Sana da günaydın."

Dedikten sonra beni yeni farketmiş gibi konuştu babam. Son zamanlarda
çok dalgın görünüyordu. Sıkıntısının
olup olmadığını sorduğumuzda ise
geçiştirerek konuyu kapatıyordu, biz
de annemle üstüne gitmiyorduk.

"Ben çıkıyorum."

Babam işe gitmek için masadan
kalkarken, annemde onunla beraber
ayaklandı.

"Benimde biraz işim vardı, geçerken
beni de bırak."

Babam annemi onayladıktan sonra
beraber evden çıktılar. Ben ise
kahvaltıma devam edip tüm gün ne
yapacağımı düşünürken, en iyisinin
dershaneye gitmek olduğunu
düşündüm ve çantamı hazırlamak için
odama doğru ilerledim.

PSİKOPATIN ESİRİWhere stories live. Discover now