34.bölüm

9.5K 412 16
                                    

bölüm şarkısı => Mavigri - Hayatım Leş

hızımı alamayıp bir bölüm daha bırakıp kaçıyorum :*

keyifli okumalar ♥

°
Güneş cılız ışıklarını şehre doğrulttuğundan beri gözlerim açıktı.
Bulutlar parçalara ayrılarak güneşin zaten zayıf olan ışıklarını daha çok engelliyordu.
Bu yüzden hava biraz kasvetli görünüyordu.
Fakat bu kasvet çoğu kişinin aksine bana huzur veriyordu.

Uyuşuk bedenimi hareket ettirerek yatak odama gittim.
Duş aldıktan sonra camın önünde oturmuş dışarıyı izlemiştim. Bu yüzden hala üzerimde olan bornozu çıkararak aynaya baktım ve anadan doğma bedenimi inceledim.
Çok fazla kilo vermiştim.
Vermeye devam ediyordum ve bu durumu toparlamam gerekiyordu.

Dolabın kapaklarını açarak mahrem bölgelerimi temiz iç çamaşırları ile örttüm.
Ardından çıkardığım kıyafetleri üzerime geçirdim.

Saçlarımı kurutmakla yetinerek evden çıktım ve arabama binerek kafeye sürmeye başladım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Saçlarımı kurutmakla yetinerek evden çıktım ve arabama binerek kafeye sürmeye başladım.
Rutin hayatıma geri dönmeye çalışıyordum.
Ah pardon '2,5 yıldır rutin haline getirmeye çalıştığım' hayatım.
Kafenin karşısına park ettim ve arabadan indim.

İçeri girdiğimde öğlen saatleri olduğu için epey kalabalık olduğunu gördüm ve çocukları meşgul etmeden direkt tezgahın arkasına geçtim.

İçeri girdiğimde öğlen saatleri olduğu için epey kalabalık olduğunu gördüm ve çocukları meşgul etmeden direkt tezgahın arkasına geçtim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

(tezgahın arkası derken böyle bir yerden bahsediyor.)

Nil'in yanıma geldiğini gördüğümde ona doğru döndüm.
"Nasılsın abla?"

"İyiyim sen?"

Sıkıntılı bir hali vardı. Sonunda ağzını araladığında "Seni merak ettik." Diye konuştu. "Buradan öylece çıktın, kötüydün." Evet bunu biliyordum.
Onun üzerine yıllar devrilsede unutamamış olmam mıydı kaburgalarımk kalbime dar eden?
Yutkundum ve zorlukla gülümsedim. "Ben iyiyim, merak etmeyin."

"Oydu değil mi?" Berzan'ın sorusuna hitaben başımı olumlu anlamda salladım.
Hepsi biliyordu. Nasıl acılar çektiğime şahit olmuşlardı çoğu zaman.

"Nasıl çıkıp geldi bir anda? Sana bir açıklama yaptı mı?" Bir anda Mercan ve Ayaz da yanımıza ulaştığında kadro tamamlanmıştı.

"Yapmadı." Diye yanıtladım Mercan'ın sorusunu.
Haksızlık yapmıyordum değil mi?
Belki de bana açıklama yapmasını engelleyen bendim ama bu elimde değildi.
Ona karşı olan kırgınlığım tüm her şeyin önüne geçiyordu.
Ayaz kaşlarını çatarak atıldı. "Nasıl yapmadı? Şerefsiz!" O her zaman çabuk sinirlenirdi.
Yanında Mercan olduğunda ise bu sinir süresi yalnızca yirmi otuz saniye sürerdi.

"Bilmiyorum çocuklar." Diye sitem ettim. Bu tür sorgularda bunaldığımı biliyorlardı.
Hepsi yeni farkına varmış gibi geriledi.

"Kusura bakma abla, daraltmak istemedik." Nil her zaman en iyi ve en masum düşünendi.
Gülümsedim.

"Ben şu ön camları silip gideceğim." Dedim yerimden kalkarken.

Berzan "Bırak ya hallederiz biz." Desede duymazlıktan geldim.
Onların temizlik işlerine karışmalarını istemiyordum.
Bu yüzden genellikle kendim hallediyordum.
Arka taraftan gerekli malzemeleri alarak camları temizlemeye koyuldum.
Kapının sol tarafında ki büyük cam bittiğinde sağ tarafa geçmek üzere hareketlenmiştim ki içeriden gelen koşturma sesi ile panikle kapıya döndüm.

Mercan elindeki telefonumla koşarak yanıma geldi. Telaşının banada bulaşması çok zaman almamıştı.

"Elyasa, bir şey söyleyeceğim ama sakin ol tamam mı?"

Kaşlarımı çatarak sık nefesler almaya başladım. "Söyle."

"Tan.."

Korkuyla ona doğru bir adım attım. "Ne olmuş Tan'a söylesene?"
Yüreğimde ki yangını körükleyen bir histi bu.
Koskoca ormanı yakacak kadar güçlü bir yangındı bu.

"Tan sabaha karşı trafik kazası geçirmiş, çok alkollüymüş galiba bilmiyorum." Ellerini havada sallayarak telaşla açıklama yapmaya çalışıyordu.
Ama ben trafik kazası kısmından sonrasına odaklanamamıştım.
Ona kötü bir şey olma düşüncesi beni yokuş aşağı sürüklemeye yetmişti.

"Ölmüş mü?" Dudaklarımdan çıkan ilk soru bu olmamalıydı.
Duyacağım cevaptan ölesiye korkuyor olsam da beklenti ile baktım Mercan'a.

"Bilmiyorum, ölmemiş olmalı, seni aradılar hastaneden. Gitmelisin."

Harekete geçmeden hemen önce "Hangi hastane?" Diye sordum.

"Şehir Hastanesi."

Koşarak arabama giderken gözlerimde biriken yaşlar görüş açımı kapatıyordu.
Buna rağmen o arabaya bindim ve süratle hastaneye sürdüm.
°

sizi seviyorum 🍪

BAYKUŞ (bölümleri kaldırılmamıştır.)Where stories live. Discover now