Yeter ki kendine inan...

91 13 9
                                    

Okurlarıma not:Bu notun kitaptaki konular ile herhangi bir bağlantısı yoktur.<3 Kitabımın başlarını sizi sıkmasın diye özet geçmeye çalıştım.Umarım seversiniz<3 lütfen kitabıma bir şans verin ve sonuna kadar okuyun.

Sabah erkenden kalkmış en yakın arkadaşımın evine gidiyordum.Sabah kahvaltıya geleceğime söz vermiştim.Mine ile ailesi beni aşırı sever,kendi çocukları gibi görürlerdi.Bu durum beni içten içe nedensizce mutlu ederdi.Mine'nin evlerine vardığımda kapıyı Mine'nin annesi açtı.Ve bana "Sen mi geldin duru?Mine seni bekliyor odasında"dedi.Selamlaştıktan sonra Mine'nin odasına gittim.Bir sürü yapmak istediğimiz şey vardı. Film izlemek,Sohbet etmek,Eski fotoğraflarımıza bakmak... Önce ona sıkıca sarılıp selamlaştıktan sonra sohbet etmeye başladık.Mine'ye her sarıldığımda kendimi aşırı huzurlu hissederdim.Sonrasında eski fotoğraflarımıza baktık.O kadar miniktik ki.Mine benim çocukluk hatta bebeklik arkadaşımdı. Onu iyi ki tanımışım hiç pişman değilim. Hatta kendimi bu durumda şanslı bile hissediyorum.Milyarlarca insan arasında iyi ki onu tanımışım.Fotoğraflara bakarken çok eğlendim çünkü Mine asla rahat durmamış ve aşırı komik çıkmıştı.Her seferinde gülmemem için önceden uyarıyor fakat ikimizde aşırı gülüyorduk.Daha sonra Mine "Duru aşırı güzel bir film buldum.Kesinlikle beraber izlemeliyiz"dedi."Seninle sabaha kadar film izlerim kız kardeşim" dedim.Utanarak güldü.O kadar güzel gülüyor ki sanki bir sanat eseri gibi.Herkes Mine'yi neden bu kadar sevdiğimi sorup duruyor...Sevmek için bi nedene mi ihtiyaç vardır her zaman? Ya da insan karşılıksız sevemez mi? Mine bebekliğimden beri bana hep destek olur.Tek kelime etmeden ne hissettiğimi anlardı.Her zaman yanımda olur,beni asla yalnız bırakmaz,her konuda beni savunurdu.Bizi tanımayanlar kardeş olduğumuzu düşünürdü.Bu bizim de hoşumuza giderdi.Mine filmi açmıştı.Oturup beraber izlemeye başladık.Fakat benim aklım bir karış havadaydı.Nedensizce içimde kötü bir his vardı...Mine anlamadan hemen kafamdaki kara bulutları dağıttım.Film bitince mine bana dönüp"eee Yıldız ışığım ne yapmak istersin? Hep benim dediğimi yapmayalım"dedi.Bana hep Yıldız ışığım derdi ve bu çok hoşuma giderdi."Bilmem ki karaoke yapalım istersen?dedim."Duru sen harikasın,bilerek sana sordum çünkü her seferinde aşırı güzel fikirler veriyorsun"dedi.İçimizdeki bütün öfkeyi,üzüntüyü...bağıra bağıra şarkı söyleyerek bıraktık.Kuş gibi hafiftik.ikimizde yatağın üstüne devrildik...Akşam olmuştu ve Mine'nin odasının tavanından yıldızlar aşırı güzel görünüyordu.Beraber yıldızları izledik.Mine beni gıdıklayıp "eee yıldızlara daha ne kadar bakacağız benim yıldızım yanımda zaten"dedi.Yanaklarımın kırmızılığı belli olmasın diye yerde bir şeye bakıyormuş gibi yaptım.Sonra kitaplığındaki kitaplar hakkında sohbet ettik...İkimizde aşırı kitap kurduyduk. Okumadığımız kitapların özetlerini bile biliyorduk.Sevdiğimiz sözleri yazdığımız bir defter bile yapmıştık.Mine gözü kapalı bir şekilde defterden söz seçti ve okumaya başladı"𝓚𝓪𝓿𝓾ş𝓪𝓶𝓪𝔂𝓪𝓬𝓪ğı𝓷ı 𝓫𝓲𝓵𝓭𝓲ğ𝓲𝓷 𝓫𝓲𝓻𝓲𝓷𝓲  ö𝔃𝓵𝓮𝓶𝓮𝓴 𝓪ğ𝓻ı𝓷𝓪 𝓰𝓲𝓭𝓲𝔂𝓸𝓻 𝓪𝓶𝓪 𝓫𝓪ş𝓴𝓪 𝓫𝓲𝓻𝓲𝓷𝓲 𝓭𝓮 𝓼𝓮𝓿𝓶𝓮𝓴 𝓲𝓼𝓽𝓮𝓶𝓲𝔂𝓸𝓻𝓼𝓾𝓷 " dedi.Bu sözü aşırı seviyordum nedensizce.Zaman böyle geçti.Saat çok geç olmuştu.Mine neredeyse uyuyakalacaktı ama asla belli etmemeye çalışıyordu."Hadi uyuyalım"dedim.Annem iş için şehir dışındaydı zaten.o yüzden sürekli mine ile kalırdım ve bu durum aşırı işime gelirdi.Mine yatağına gitmişti.Baktığımda çoktan uyuduğunu gördüm.Ve bende yorulmuştum hemen uykuya daldım...

Sabah olmuştu.Güneş ışıklarımı gözümü kamaştırıyordu.Mine erkenden kalkmıştı.Onu duymamışım bile.Hemen Elimi ,yüzümü yıkayıp Mine'nin  hangi odada olduğunu aradım. Mutfaktaydı.Annesi ile kahvaltı hazırlarken sessizce sohbet ediyorlardı.Sessizce sohbet  etmeleri ben rahatsız olup uyanmayayım diyeydi.Mutfağa yanlarına "günaydın" diyerek neşeli bir şekilde girdim.Mine  ve annesi"Günaydın "dedi.Kahvaltıyı hep birlikte hazırladık...Kahvaltıdan sonra Mine "bu yaz neler yapalım duru?Geçen yazın sürekli evdeydik ve asla görüşemedik"dedi.Gülerek"mine yaz mevsimine girelim,onu o zaman düşünürüz"dedim.Şaka yaptığımı anlamıştı ve güldü. Mine şaka yaptığımda hemen anlardı.Ve bu aşırı iyi anlaşmamızın bir önemli nedeniydi.Mine'nin odasına çıktığımızda uzun bir süre oturup komik anılarımızı konuştuk.Mine ile ilkokulun ilk günü minicik okulda birbirimizi kaybettiğimizi düşünmüş hatta ağlamıştık ama hemen arka arkaya olduğumuzu görmüştük.Ya da ortaokuldayken merdivenlere yukarı giderken bir şeye gülüyorduk ve merdivene takılıp düşecek gibi olmuştuk ve herkes bizi görmüştü. Aşırı utanmıştım ama en özel anılarım ,benim için en değerli anılarım hep mine ile olanlardı.Mine  dönüp"duru hatırlıyor musun bir kere okulun bahçesinde otururken izlediğimiz videoya çok gülmüştük"dedi. O videoyu hala hatırlıyordum.Ve o gün taklit edip güldüğümüz gibi yine yapmıştık aynı şeyi.Mine  ile nerede olursam olayım hep gülerdik.Onunlayken aşırı eğlenirdik. Mine dışarı çıkıp kitapçıya gitmemiz gerektiğini söyledi.Olamaz,nasıl unuturdum?Dört gözle çıkmasını beklediğimiz kitap çıkmıştı ve mine ile ben o kitabın çıkmasını aylarca beklemiştik.Hemen hazırlandık ve dışarı çıktık. Mine yine çok güzeldi.Bir güneş gibi etrafa ışık saçıyordu.Otobüse binmemiz gerekiyordu.Mine "koşmazsak otobüse yetişemeyiz"dedi ve koşmaya başladık.Halimizden çok memnunduk.Hem birbirimize gülüyor hem de koşuyorduk.Yetişmiştik ama asıl sorun orada çıktı.Mine ile kartımızı unuttuğumuzu farkettik.
Gerçekten evden o kadar hızlı çıkmamızdan bir şey unuttuğumuzu anlamam lazımdı.Mine'nin yüzü düşmeden hemen yolculardan birinden bizim yerimize de basması için rica ettim.Şanslı günümüzde olmalıydık çünkü kabul etmişti.Mine'ye doğru dönüp"Mine koş geç kalacağız"dedim.Hiçbir şey anlamamış gibi bakıyordu ki birkaç saniye sonra kafasına dank etti.Hemen otobüse atladı.Boş koltuk yoktu o yüzden ayakta gitmeliydik.Mine ile birbirimizin kaymasına gülmekten asla otobüste ayakta gidemezdik.Yapacak bir şey yoktu mecburduk.Kitapçının oraya geldiğimizde mine aşırı rahatlamıştı çünkü kitabın bitmesinden çok korkuyordu.Hemen kitapçıya girdi.Girişi o kadar komikti ki dışardan gören hayati bir şey arıyor sanacaktı.Ona belli etmeden güldüm.Güldüğümü anladı ve "neye gülüyorsun duru?"dedi.Bende ona "Hastayı kurtardınız mı mine hanım?dedim.Bana bakıp"gülme"dedi ama kendisi benden daha çok gülüyordu.Saçlarımız ,üstümüz hep dağılmıştı.Savaştan çıkmış gibiydik.Kitapçıdaki aynadan hemen kendimizi düzelttik.Mine ikimize de almıştı kitabı.Yanıma bağırarak sevinç çığlıklarıyla geldi ve "evet ilk basım ve evet imzalı"dedi.Kitap o kadar güzeldi ki.Aşırı güzel kokuyordu.Mine ile favori aktivitemiz kitap koklamak diyebilirim.Kulağa saçma geliyor ama eğer bir kitap kurduysanız bu sizin için gayet normal bir şey.Mine kitabı aldıktan sonra "Duru deniz kıyısına gidelim mi? Uzun zaman oldu oraya gitmeyeli?dedi.Doğruydu.Okul,dersler derken kendimize asla zaman ayıramamıştık.Kitaplarımıza da öyle.Mine'ye yanıt olarak"olur gidelim.Gün batımında orası aşırı güzel oluyor."dedim."Elimizde yememiz için bi şey alalım.Sabah evden çıktığımızdan beri bir şey yemedik."dedi.Yolda market gördük ve hemen girdik.Yiyecek bir şeyler aldık.Sonra yine sahilin yolunu tuttuk.Sahile vardığımızda gün batımı çoktan başlamıştı.Mine sessizce "çok güzel"dedi.Gökyüzü gerçekten aşırı güzeldi.Mine  bana döndü ve kıkırdayarak "Ağzını kapa"dedi.Bende sonradan farkına varmıştım.Bu güzellik karşısında ağzım açık kalmıştı.Mine gülerken o kadar komik gülüyordu ki söylenen şey komik olmasa bile Mine'nin gülüşüne gülerdim.O kadar çok gülerdi ki gülerken nefes alamaz hatta gözünden yaş gelirdi.Turuncu saçları denizin rüzgarından uçuşuyordu.Benim de uçuşuyordu ama benim saçlarım elektrik çarpmış gibi oluyordu.Mine durumu farketmiş olmalı ki gülmeye başladı.Hatta o kadar sesli gülüyordu ki sanki herkes bize bakıyor gibiydi.Mine ile geçirdiğim her dakika bir şeylere güldüğümüz için herkesin bizi deli sanmasından korkuyordum açıkcası.Mineye dönerek sitemkar bir şekilde "gülme" dedim.Ben öyle söyleyince kendini tutamadı daha da güldü.Dolayısıyla onun komik şekilde gülmesine bende gülmeye başladım.Gülmekten gözümüzden yaş gelmişti.Mine"karnım ağrıdı"dedi.Bende ona dönerek"Allah allah neden acaba?"dedim.Daha da gülesi geldi ama kendini tutmaya çalıştı.Bende gülümsedim.Gün batımında bir sürü fotoğraf çektik.Mine"yeter bu kadar fotoğrafçılık,fotoğrafçılar bile bu kadar zaman harcamıyordur"dedi gülerek.Eve mi gidecektik yoksa gezmeye devam mı edecektik?Sormama gerek kalmadı çünkü mine bana döndü ve "Annem mesaj atmış eve gidelim istersen yıldız ışığım"dedi.Bende "Olur gidelim hem annem de dönmüştür eve artık"dedim.Mine'nin evine vardığımızda annesi ile annem bizi karşıladı.Selamlaştık ve içeri girdik.Annem Mine'nin annesinin yanına hem beni almaya hem de önce oturup sohbet etmeye gelmişti.Salona oturup sohbet ettik.Neler yaptığımızı anlattık.Sonrasında annem"Geç oldu hadi kalkalım kızım"dedi.Off yine Mine ile ayrılma zamanım gelmişti.Bu andan nefret ederdik.Kim bilir ne zaman tekrar görüşecektik.Anneme "tamam anne" dedim.Hazırlandık Mine ve ailesine veda edip evden çıktım.Annemle arabaya bindik.Annem yine en sevdiğimiz şarkıyı açtı ve eğlenerek eve gitmemi sağladı.Eve geldiğimde resim yapmak istiyordum.Keşke aklıma gelseydi de Mine ile yapsaydık.Resim yapmayı aşırı severdim ve Mine her seferinde "sen resim çizmek için yaratılmışsın yıldız ışığım"derdi.Bir keresinde onun doğum gününde yani 15 Ağustos'ta onun fotoğrafını çizip hediye etmiştim.Mine çok beğenmişti.Hala odasında o resim asılı duruyordu.Aldığım kağıt tertemizdi.Ne çizsem ki dedim.Kafama göre bir şeyler karaladım.Gün bitmişti.Annem bana yatmam gerektiğini saatin geç olduğunu hatırlattı.Yatmadan önce gökyüzüne baktım.Yıldızlar aşırı güzeldi ama benim en sevdiğim küçük ayı takımyıldızıydı.Her zaman kolayca bulabilirdim onu.Her gece eğer bulut yoksa bakardım ona.Sonrasında camımı kapatıp uyudum.

Kaybolan anılarWhere stories live. Discover now