1.Bölüm (Güncel)

5.1K 191 29
                                    


Tekrardan merhaba. Bu hikayeyi çok hızlı başlamıştım. Bir sürü mantık hatası yaptığımı anladım. Hiç içime sinmiyordu. O yüzden de yeni bölüm atmak istemiyordum.

Düzenlemeye karar verdim ve işte karışınızdayım.

Başlangıç tarihinizi alabilir miyim?

Ve iyi okumalar dilerim.

  🦋

İnsanlar hata yapabilirdi. Bu tabii doğal bir şeydi. Hatta insanlar hata yapmak için gelmişti dünyaya ama bu yapılan hata gerçek olamazdı. Bu hata o kadar akıl dışı bir şeydi ki açıklayamıyordum dilim lal olmuştu.

Bir akşam ailenizle yemek yerken masadaki sessizliği bozan babanız, size 'bir hata sonucu benim kızım olmayabilirsin' diyor. Ne? Bir baba bunu kızına nasıl rahatlıkla söyleyebilirdi?

Annemle, babamla ve kardeşimle bazı sorunlar yaşasamda babamın bunu rahatlıkla dile getirmemesi gerekiyordu.

Bunu bana söylediğinden beri Acaba gerçek ailem olmasalar ne hissederdim? İyi geçirdiğimiz zamanlar bir elin parmak sayısını geçmezdi. Güzel hislerle dolu olmayan bir çocukluğumu hemen silip atamazdım. Yeni aileye de hemen alışamazdım. Daha test bile yapılmadan bunları düşünmek doğru değildi.

Hastane yolu boyunca kafamı bunlarla doldurmuştum. Açık otoparka gelince arabayı park edip indik. Annemle de anlaşamasak da yüzünde endişeli bir ifade vardı. Babamsa onun pek umurunda değildi.

Sensörlü kapıdan geçip danışmaya yönelmiştik. Annemle babam danışmadaki ablayla babamı arayan doktoru soruyordu. Metehan yanımdaydı. Salak salak gülüyordu. Sanırım bir o mutluydu bu duruma. Güzel bir abi kardeş ilişkimiz olabilirdi ama o oldurmamıştı. Onu umursamayarak önüme döndüm. Annemin bize dönüp "Hadi çocuklar gidiyoruz. Bu taraftan." demesiyle annemi takip etmeye başlamıştık.

Çok gergindim. Açıkçası bu durumun gerçek olmamasını diliyordum.

Bir iki kat çıkıp doktorun odasına ulaştık. Kapıyı çalma zahmetine girmeden odaya daldı sevgili babacığım(!) İnsan nezaketen de olsa özür dilerdi.

İçeri de benimle yaşıt bir kız, tahminince ya benle yaşıt ya da benden bir iki yaş küçük bir erkek çocuğu, saçlarımın sarısı gibi sapsarı olan bir kadın ve esmer bir adam duruyordu. Sarı saçlı kadının, mavi hareleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. Ne kadar tanımıyor olsam da böyle olmasına üzülmüştüm. İşte saflık, masumluk... Esmer olan adam şaşkınlıkla bize bakıyordu. Daha doğrusu bana. Eşi ile gerçekten çok benziyorduk. Hık demiş burnundan düşmüş gibiydim.

Karşımdaki insanları incelememi bölen genç, sarışın, mavi gözlü, beyaz önlüklü, kemik gözlüklü bir doktor odaya girdi. Hoş bir beyefendiydi. "Beklettiğim için özür dilerim." Diyerek konuştu doktor. Babam da 'sorun değilcesine' kafa salladı. Esmer olan adam "Ne özrü, estağfirullah." Dedi. Şu kelimeye benim bir dilim dönmüyor.

"DNA için kan örneği alacağız. Okyanus buraya gelip oturur musun?" Dedi doktor. Hiçbir şey demeden sedyeye oturdum. İçeri kan almak için araç gereçleri olan bir hemşire girdi. Gerekeni yapıp kanı aldı. Aynı şekilde yanımdaki kıza yani Helen'e yaptı. Helenmiş kızın adı. Doktor yanına çağırırken duymuştum. Yunan tanrısı Zeus'un kızının adıydı. Mitlere ve efsanelere ilgim vardı.

"Sonuçlar normalde bir hafta içinde çıkar ama Cihan Bey'in hastanesi olduğu ve durum acil olduğu için en geç dört beş saate çıkar. Çıktığı zaman direkt olarak sizi arayacağız." Dedi doktor. "Tamam o zaman kısa zamanda görüşürüz." Dedi babam. Sonra esmer olan adama dönüp "Umuyorum ki evlerimize gerçek kızlarımızla döneriz Cihan Bey." Gülümseyerek dedi babam. Babamın bunu söylemesi beni incitmişti. Hep incitiyordu ama bu ayrıydı.

Kırık Hayatlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin