dudak ve cikolata

2.8K 288 300
                                    

Bir hışımla açılan kapı yüzünden öğretmen de dahil olmak üzere sınıfta bulunan herkesin dikkati nefes nefese kalmış ikiliye dönerken, Soobin gerginlikle saçlarını karıştırmış ve tanıdık bedeni bulabilmek için hızlıca sınıfı süzmüştü. Ancak o daha sınıfın diğer yarısına bile bakamadan ortada durmuş öylece onlara bakmakta olan öğretmenleri konuşmuş ve ikilinin dikkati adama yönelmişti. "Oğlum hayırdır ne bu aceleniz? Kapı size bir yanlış mı yaptı? kolunu alıp bırakmak istemiyor gibi bir haliniz var da."

Özenle iğneleyici kelimeler seçen orta yaşlı adam, sözünü bitirir bitirmez Soobin kızarmış ve yanındaki çocuk da en az kendisi kadar kızarıp bozulmuştu. Öyle ki yere bakışlarından sanki orayı kazmak ve kendini içine atıp toprağı tekrar üstüne doğru atmak istiyor gibiydi. "Kusura bakmayın hocam arkadaş yeniymiş ve kaybolmuş ben de ona yardım etmek ist-"

"Senin görevin birilerine yardım etmek mi yoksa okumak mı? Ayrıca bu bir bahane olamaz çünkü bu dersime ilk geç kalışın değil." Çocuk her geçen saniye yere daha da istekli bakmaya başlarken, Soobin bir yere oturmak için hareketlenmiş ancak adam bu sefer de yüzünü Soobin'e çevirip imalı konuşmalarını ona yöneltmişti. "Dur bakalım nereye gidiyorsun hemen? Demek okulda yenisin ve daha ilk gününde dersime geç kaldın öyle mi prens hazretleri?"

Nasıl bir cevap beklediği az çok tahmin edilebilirdi. Biraz kızarma, bolca kekeleme veyahut verecek cevap bulunamadığı için ortamı saran sessizlik. Ama Soobin bunlardan birini yapmamıştı. "Dersiniz bu kadar önemliyse neden sınıfa çok değerli bilgilerinizi aktarmak varken dakikalardır beni ve arkadaşımı azarlıyorsunuz efendim?"

Aniden sınıfı saran şaşkınlık dolu mırıldanmalar ve bakışmalarla beraber adam kızarınca az önceki imalı sırıtışı yerini öfke dolu bakışlara bırakmıştı. Anlaşılan o ki daha ilk gününde bir çocuğun kendisine bu denli 'büyük' bir saygısızlık yapmasını beklemiyordu. Hoş, Soobin de kendinden bunu beklememişti. "Ne dedin sen?"

"Dedim ki, ben Choi Soobin tanıştığımıza memnun oldum Bay..." Adını görebilmek için gözlerini kısıp adama biraz daha yaklaşmış ve yaka kısmına doğru eğilmişti. "Lee"

Soobin'in her hareketi sınıfta daha da büyük bir şaşkınlık yaratırken, aralarında en şaşkın olanı ise bisikletli çocuktu. Ne yapacağını bilemez vaziyette öylece ayakta kalakalmış ve kocaman açılmış gözlerle Soobin'i izlerken bir anlığına gözleri kesişmişti.

Soobin çocuğa içten olduğunu düşündüğü bir gülümseme sunarken, aniden köşede gördüğü tanıdık bedenle hemen oraya yönelmişti. Daha ilk gününde kaos yaratan kendisi değilmişçesine tatlı meleksi gülümsemesiyle Taehyun'un yanına oturduğunda, öğretmeni ve bisikletli çocuk ise hala şaşkınlığını koruyordu. Tüm sınıf da öyle...

**

"Dua et adam daha ilk gününden aileni çağırmadı Soobin." Soobin küçük küçük ısırıklar aldığı çikolatasından bir ısırık daha alırken omuzlarını silkmişti. Ders biteli ve tenefüs başlayalı henüz on dakika oluyordu bu yüzden bu konu hakkında konuşmak için hala vakitleri vardı.

"Suç bende değil bir kere oğlum." Taehyun sabır dilercesine gözlerini yumup kendi kendine konuşma başlatırken, koşar adım içeri giren kişinin haykırışı Taehyun'un gözlerini açmasına ve Soobin'le Taehyun'un gözlerinin saniyesinde parlamasına yol açmıştı.

"Soobin!"
"Beomgyu!"
"Geldin mi lan sonunda?"
"Yok anasını satayım daha yoldayım."
"Çok komikmiş kardeşim bir daha olmazsa sevinirim. Lan Taehyun'um! Ne yapıyorsun?"
"Beomgyu'm!"

caramel macchiato • yeonbinWhere stories live. Discover now