chapter one

4.8K 410 132
                                    

1- everything's fallin'

"Davacı Hwang Jeongin ve davalı Hwang Hyunjin'in anlaşmalı olarak boşanmasına karar verilmiştir."

Nefret ettiğim mahkeme salonunda hakimin tok sesi yankılanırken kafamı yere eğmiş, dolan gözlerimin taşmaması için sıkmıştım kendimi. Koskoca 7 yılım gözlerim önünden geçip gitmiş, sevdiğim adamla yollarımız tamamen ayrılmıştı artık. Çok değil, hepi topu birkaç yıl öncesinde Hyunjin'den bile isteye boşanacağımı söyleseniz güler geçer, ciddiye dahi almazdım fakat ummadığım her şey teker teker başıma gelir olmuştu. Her görenin imrendiği ilişkimizin bağları birer birer kopmuş, haz etmediğim çocuklardan birinin babası dahi olmuştum. Zamanın gerçekten acıması yoktu...

Sırtımda hissettiğim elle kendime gelebilmiş, dolu gözlerimi umursamadan kafamı kaldırmış ve çıkışa yönelmiştim. Duvarlar üzerime doğru gelirken burada bir saniye daha fazla durmam işten bile değildi. Hızlı adımlarla mahkeme salonunu ardımda bırakırken göz yaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başlamış, yanımda bana ayak uydurmaya çalışan Minho'nun teselli çabalarına kulak vermiştim. 

"Beni eve götürür müsün? Araba kullanmak istemiyorum." Bugün üzerime ayrı düşen Minho beni onaylayıp adliyenin garajına doğru yönlendirirken biraz geç de olsa tekrardan gözden geçiriyordum kararımı. Gerçekten doğru olanı mı yapmıştım? Yoksa Hyunjin'e daha fazla zaman mı tanımam gerekirdi? Kendisine tanıdığım zaman dilimi yaklaşık bir yılı ve daha fazlasını kapsasa da içimdeki şüphe tohumu filizlenip duruyor, olur olmadık şeylere kafa yormamı sağlıyordu.

Hyunjin işine aşık bir adamdı. Evlenmeden önce de, sonra da zerre değişmemişti. Ben hamile halimle onun hapse tıktırmaya çalıştığı zanlılar tarafından ölüm tehditleri alırken de aynıydı, Younghan ateşlenip hastaneye yattığında da. Başarılı bir savcı olmasına karşın ne başarılı bir baba olabilmişti, ne de başarılı bir eş. Beraber geçirdiğimiz koskoca yedi yıl boyunca da maalesef ki bir şeyler için uğraşan tek taraf ben olmuş, en sonunda da dayanamayarak çıkarmıştım sol elimin yüzük parmağındaki ruhumu sıkan alyansı. 

En büyük kavgamızı adliyeden çıkmayı başarıp sabaha karşı eve gelmeyi akıl edebildiğinde yaşamıştık ve ben o zaman karar vermiştim boşanmak istediğime. Saatin kaç olduğunu umursamadan bağırmış, adının kazılı olduğu alyansı çıkarıp fırlatmıştım. Ne bir tepki vermiş, ne de karşı çıkmıştı bana. Oysa ne çok isterdim özür dileyip boşanmak istemiyorum demesini. Tek kelimesi, ağzından çıkacak tek bir kelimeyle hazırdım halbuki tüm kararlarımı ardımda bırakmaya fakat o sadece susmuş ve kabullenmişti. Ne itiraz etmiş, ne de beni sevdiğini söylemişti. Yere düşen yüzüğü alarak ayrılmıştı evden. Bağırtılarla uyandırdığımız oğlumuzu göz yaşlarımla geri uyutmaya çalışırken de yalnızdım şimdi de. Yanımdaki insanlar bir şeyi değiştirmiyordu. Kalbimde akıl almaz bir boşluk vardı ve ne yaparsam yapayım dolmuyor, acısı geçmiyordu. 

Durmadan akan göz yaşlarıma hıçkırıklarım da eklenmiş, kendimi oturduğum araba koltuğuna yaslamıştım iyice. Koltuğa gömülüp ağlamak istiyordum sadece. Bunu bilerek ağlamama müsaade eden Minho'ya teşekkür etmeyi sonraya bırakarak ellerimi yüzüme çıkardım ve ıslanmaya devam edecek olsa da yanaklarımı kuruladım. Temiz hava ihtiyacıyla kıvranan bedenimi görmezden gelemeyerek camı aralamış, hıçkırıklarımı bastırmayı umut ederek derin nefesler almıştım. Chan'in kolu altına girmiş, kırmızı gözleri ve savsak adımlarıyla arabasına ilerleyen Hyunjin'i görene kadar da sakinleştiğimi düşünüyordum. Minho arabayı park alanından çıkarırken gözlerimiz kesişmiş, bir hıçkırık daha firar etmişti dudaklarım arasından. En az benim kadar perişan bir haldeydi ve bu durum fazlasıyla kafamı karıştırıyordu. Düşüncelerin her biri zihnime ayrı bir zarar verirken delirecek gibi hissediyordum kendimi. Süratle garajdan ayrılıp otoyola çıktığımızda da gözlerim hala camdaydı. Onu daha şimdiden özlemiştim fakat görsem yolumu değiştireceğim de yadsınamaz bir gerçekti. Üç yıl önce oğluma hamile olduğumu öğrendiğim zaman bırakmıştım yalnızca kendimi düşünmeyi ve hala Hyunjin'i isteyerek oğluma bu kötülüğü yapamazdım. Oğlumu her gün başka bir tartışmanın çıktığı evde göz yaşlarım eşliğinde büyütmeye devam edemezdim ve bu yüzden de bir kez daha kendimden fedakarlık yapıp tüm aşkımı, acımı kalbime gömüp oğlum için iyi olmaya; ona iyi koşullar sağlamaya devam edecektim. 

slump. hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin