5 - don't shit in my mouth

679 64 70
                                    

san kafasını ve eşyalarını hızla toparlayıp üzerini değiştirdi ve okuluna yürümeye başladı. yürürken izleniyormuş gibi hissediyordu ve sürekli arkasını kontrol ediyordu. kendi kuruntusu olacağını düşünüp içini rahatlattıktan sonra okula vardı. hava iyice kararmıştı. ikinci öğretimde olan fazla öğrenci yoktu ve bu yüzden tek sınıf, az öğrenci oluyordu. çantasını sıralardan birine bırakıp kantine indi. bir kahve alıp masalardan birine oturdu ve daddy kişisini düşünmeye başladı. cafede çalışırken fazlasıyla yoruluyordu ve bu yüzden teklifi az biraz cazip gelmişti. bedenini satacak olmaktan biraz korkuyor olsa bile düşünceler kafasında geziniyordu. gözlerini ovuşturup kahvesinden bir yudum aldı. yüzünü hatırlamaya çalıştı ancak pek başarılı olamamıştı, çünkü neredeyse göz teması bile kurmamışlardı ve san'ın delicesine uykusu olduğu için odaklanamamıştı. fazla yaşlı biri olmadığını umarak telefonunu çıkardı ve aynı hızla geri cebine koydu. ileride pişman olmamak için bu kadar hızlı karar vermemeliydi. kahvesini bitirip karton bardağı çöpe attı ve sınıfına çıktı.

en yakın arkadaşı yeosang'ı gördüğü anda koşarak gidip boynuna sarıldı.

"küçük bebeğimmm~"

"daha dün görüştük sanie~ bana aşıksan bileyim be yavrum."

ikisi de kahkaha attıktan sonra yan yana oturdular. sınıf yavaş yavaş kalabalıklaşırken bu hayattaki en nefret ettiği insan gelmişti.

bangchan... aslında arkadaş olarak kalabilselerdi onu fazlasıyla sevebilirdi ancak chan ondan hoşlanıyordu ve bunu her yerde hiç çekinmeden söylüyordu. san ise bu durumdan hiç hoşlanmıyordu çünkü insanlar sevmediğini bilmelerine rağmen boş yere aralarını yapmaya çalışıyorlardı. gözlerini hemen ondan kaçırıp yeosang'la konuşmaya devam etmişti ancak chan hemen yanına oturmuştu.

"sonunda yanlarından biri boş! ne kadar sevindim bilemezsin."

"ya ya, ben de."

yeosang da chan'dan hoşlanmıyordu çünkü en yakın arkadaşını rahatsız ediyordu. o ikisi hariç herkes chan'ı severdi. sevecen ve merhametli biri olmasıyla, bir de tabii yakışıklılığıyla tanınırdı.

ders başlar başlamaz san dikkat kesilip dersi dinlemeye başladı. düşünceler artık beynini yiyip bitirince dayanamayıp telefonunu çıkardı ve yeosang'a mesaj attı:

choi san

yeosum sana bi sey anlatmam gerek ama agzima sicma tamam mi



son mesaj arkadaslarima her gun attigim mesaj ALMFLSNCLWNG

DAHA UZUN Bİ BOLUM YAZDİM GURUR DUYUYO MUYUZ BENLE

Bİ DE OY VERSENİZ NE GUZEL OLUR BİLİYO MUSUNUZ YAVRULARİM

i want you, daddy. 親 sanhwaWhere stories live. Discover now