Bölüm 1: Tamirhane Savaşları

22 4 0
                                    

Gün yine çok erken başlamıştı. Motor yağı içindeki tulumum, botlarım ve toplanmış sarı saçlarımla arabanın altında iş yapıyordum. Arabanın altında yatan bana gülerek "Hadi ama Jessica, bırakta işi bilenler yapsın." Dedi David. Sabahtan beri uykusuzca çalışmanın siniri ile "Bunu ilk tanıştığımızda Ryan'a da söylemiştim. Kadın olmam arabadan anlamıyor olmam anlamına gelmiyor." Dedim, David gülmeye devam ederek "Tamam, tamam. Sakin ol. Sadece yardım etmek istiyoruz." Dedi, Bilmiş bir edayla "İyi gidiyorum, motor aksamı bitmek üzere. Arabanın içi zaten istediğim gibi. Sadece modifiyesi kaldı." Dedim, David bana ciddiyetle "Aksamları kontrol edeceğim. Bir arabanın yolda gidişi de en az motoru ve dışı kadar önemli." Dedi, arabanın altından çıkıp ona sarılarak "Kusura bakma David, sadece çok uykusuzum ve biraz kırgınım. Yardım için teşekkür ederim." Dedim, bana soru soran gözlerle bakarak "Neyin var Jessica? İçimizde en neşeli insan sensin. Bu halin bizi üzüyor." Dedi, gözlerimi ovuşturarak "Ryan..." Dedim, David morali bozulmuş bir tavırla "Ne oldu Ryan ile aranızda?" Dedi, bağırarak "Biz dün tartıştık ve ayrıldık çünkü daha yeni hapisten çıkmasına rağmen o yeni bir yarışa daha katılmak istiyormuş!" Dedim, David'in arkasından gelen Paul kocaman gülümsemesiyle "Ne oluyor David? Jessica?" Dedi, David ona her şeyi anlattıktan sonra Paul bana sarıldı ve "Üzülme Jessica, Ryan senin kalbini kırmak istememiştir. Bilirsin... o zor biri ama sevdiği insanları yarı yolda bırakmaz. Açıkçası bu yarış işi nereden çıktı onu da bilmiyorum." Dedi, Paul'dan göz yaşlarımı gizlemeye çalışarak "Onu tamirhanede görmek istemiyorum. Sözlerime önem vermemesi sinirlerimi bozuyor." Dedim, David gözlerimdeki yorgunluğu kastederek "Bu halde zaten daha fazla çalışamazsın Jessica. Haline bir bak! Yorgunluktan bayılacaksın." Dedi, Paul bana kocaman gülümsemesiyle "Hadi Jessica, seninle bir öğle yemeğine gidelim. Sonra seni eve bırakırım ve dinlenirsin." Dedi, ona gözyaşlarımı silerek sarıldım ve "Ben sizin dostluğunuz olmasa ne yapardım?" Dedim, David omzumu tutarak "Biz dost değil bir aileyiz Jessica. Burada hepmiz kardeşiz." Dedi, Paul David'e yan yan bakarak "David... her zaman bilmişliğini ortaya koymaya bayılıyorsun." Dedi, David şok geçirmiş gibi dalga geçerek "Yine ben suçlu oldum değil mi?!" Dedi. O sırada tamirhanenin kapısı açıldı ve içeriye Ryan girdi. Yüzüme bile bakmadan David ve Paul'a bakarak "Günaydın çocuklar, durum nedir? Nasıl gidiyor her şey?" Dedi, David ciddiyetine devam ederek "Elimizde bitmeye yakın üç araba var Ryan, yeni gelen de beş arabamız var. Bitmeye yakın olan bir arabanın henüz parçaları gelmedi." Dedi, Ryan huzursuzlukla "Tamam, bitmeye yakın iki arabayı bugün bitireceğiz. Daha sonra gece yeni gelen beş arabadan üçünü yapmaya başlayacağız." Dedi, Ryan'a doğrudan bakarak "Üstü kapalı araba ve yeni gelen bir araba bende. Üstü kapalı arabaya da sakın bakmayın!" Dedim, Ryan suratıma duygusuzca bakarak "Tamam, herkes işinin başına dönsün." Dedi, Paul'a bakarak "Daha sonra dinlenirim Paul. Arabayı bitirmem gerek." Dedim, David'e bakarak "Şimdi yeni gelen araba üzerine çalışacağım. Sen üstü kapalı araba ile ilgilen." Dedim. Yeni gelen arabanın kaputunu açtım ve içine göz atmaya başladım. Ryan omzuma dokunarak "Jessica.." dedi, arkamı dönüp ona sinirle bakarak "Evet Ryan?" Dedim, bana yumuşak bir bakışla "Yorgun duruyorsun. Ayrılmış olabiliriz, kırgın olabiliriz ama gidip dinlenmelisin. Yoksa hasta olacaksın." Dedi, sinirli bir şekilde omzumdaki elini üzerimden ittirerek "Kırgın olabiliyor musun yani! Haklı olan benim! Korkuyorum görmüyor musun?! Senden yalnızca sakin bir hayat istiyorum. Seni kaybetmek istemiyorum!" Dedim, bana bağırarak "Jessica ben böyleyim! Beni böyle sevdin, böyle kabullendin. Sen korkuyorsun diye mecbur olduğum şeyleri yapmaktan vazgeçemem." Dedi, daha da büyük bir sinirle "Sen sevgi ve mecburiyeti birbiriyle karıştırıyorsun
! Yarışmaya mecbur değilsin, borcumuz falan yok! Kendine gel artık, bir gün yine hapse gireceksin ve işte o zaman biriken borçlar yüzünden hepimiz yarışmak zorunda kalacağız." Dedim, Ryan benden gözlerini kaçırarak "Alışmak zorundasın Jessica. Ben buyum ya kabul et ya da hayatından çıkar." Dedi, o an gözüm dönmüş bir şekilde yaptığım Subaru BRZ'nin üstündeki örtüyü çektim, Ryan'a hınçla bakarak "Yarım bıraktığın işi tamamla hadi Ryan Connor! O gün ölemedik ama belki bu yarışta ölürsün tek başına." Dedim, Ryan kızgın bir şekilde "Öleceğimi nereden çıkartıyorsun?" Dedi, Soğuk duygusuz bir ifade ile "Dört takla attık Ryan. Kendime geldiğimde bile kendimde değildim. Hasta halimle bile düşündüğüm tek şey sendin. Ölebilirdik Ryan, seni bir daha göremeyebilirdim, sen de beni bir daha göremeyebilirdin! Ölümü bu kadar hafife alamazsın." Dedim, Ryan ben giderken kolumdan tutarak "Yaşattıklarım için özür dilerim. Artık kendine daha iyi bir hayat kurabilirsin." Dedi, Aynı ciddiyetle "Sensiz geçecek olan bir hayatta iyilik aramam. Yarım bıraktığın için de hiç özür dileme çünkü affedilecek bir şey değil. Açtığın eksikliği asla kapatamam." Dedim, Ryan'ın arkamdan sessizce "Eksik kalman benimle birlikte çürüyüp gitmenden iyidir..." dediğini duydum. Âşıklar gerçekten neden saçma fedakârlıklar peşinde? Aşk neydi ki mesela? Yok, yok. Sorgulayamam ben bunu. Kimin gücü yeter ki. Jack ile Rose, Romeo ile Juliet ve daha niceleri. Hepsi tek bir uğurda yaşadı galiba. Birine ömrünü adamak nedir ki Mustang? Söylesene hayallerimdeki araba, aşk mı yoksa tutku mu daha üstün bu dünyada? Bütün söyleyeceklerimi dinlemek sana zor gelebilir biliyorum ama buna mecbursun Mustang, kaderimi sen yazdın. Aptal olabilirim ama bundan utanmıyorum. Bir aşk için korkusuzca savaşmayı kabul ediyorum. Sevmek Mustang, sevmek insanı hayallerindeki arabayla bile konuşturabiliyor. Ne diyeyim ki? Herkesin kaderi farklı, değişik ve acı dolu. En iyisi gidip bir kahve içmek. Ne de olsa hayat tüm yarışlardan uzun bir yolculuk olacak değil mi?...

LIFE OF SPEEDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin