on altı : arkadaşız sadece

2.5K 310 88
                                    

-Hyunjin

"Şimdi diyosun ki Jisung bizi içmeye çağırdı gidelim. Bildiğimiz Han Jisung'dan bahsediyosun bir de hani şu baterist çocuk." dedi Seungmin tek kaşı havada suratıma bakarak. Doğru kişiden bahsettiğime emin olmaya çalışıyordu kendince.

"Bu olayı nasıl en son öğrenebilirim aklım almıyor şu an Hyunjin. Konuştuğunuzu neden söylemedin?"

Yattığım yatağımdan huysuzca sırtımı dikleştirip oturur pozisyona geçtim. Evet Hyunjin neden anlatmadın Seungmin'e açıkla şimdi diyordu iç sesim.

Gözlerimi Seungmin'e değdirmeden arkasında kapının pervazına bir omzunu dayamış bizi izleyen Chan'a çevirdim. Ben yandıysam o da yanacaktı, kaçışı yoktu.

"Chan da Felix'ten hoşlanıyor bunu biliyor muydun?"

"Bu sorumun cevabı değil." dedi kaşlarını çatarak ama arkasını döndü hemen. "Peki sen neden söylemedin bunu? Güvenmiyor musunuz bana yazıklar olsun."

Chan'ın omzuna çarparak hışımla içeri doğru gitmesiyle olduğum yerde ayağa kalkmak zorunda kaldım. Anlatmadığım için bozulması normaldi elbet ama Seungmin alınganlık üstüne alınganlık yapmayı severdi.

"Bana niye sarıyosun şimdi amına koyayim." dedi Chan hayretle bana bakarken.

"Bu yola beraber baş koymadık mı?"

"Ne alaka lan?" Anlamadığı ses tonundan belli oluyordu.

Sorusunu boşverdim ve yanından geçerken yüzümde yapmacık bir gülümseme oluşturup öpücük attım.

"Dudakların güzel olmasa keserdim Jinnie." diye söyleniyordu arkamdan.

Adımlarımı oturma odasına çevirdim diğer arkadaşımı bulma umuduyla. Ama içeri göz attığımda ortalıkta dağınıklıktan başka bir şey yoktu. Mutfakta olduğunu düşünerek kapıdan uzattığım kafamı geri çekip ters tarafa yöneldim.

"Köpüş adam nerdesin?"

Mutfaktan gelen tıkırtı üstüne "Burda değilim." diye bir ses yükseldi. Yüzümde oluşan gülümsememe eşlik emin adımlarla girdim mutfağa. Elindeki su bardağını tezgahın üstüne bırakıp beni yok sayarak hızla yanımdan geçmeye çalıştı ama izin vermedim.

"Ya bi dinle anlatacağım her şeyi." Beline sardığım kolumun yardımıyla geri mutfağın içine ittirdim hafif bedenini.

Olduğu yerde durmak yerine arkasını dönüp balkona yöneldi. "Yumurta kapıya gelince anlatırsın tabii."

"Açma kapıyı soğuk hava." dedim ama dinleyen kimdi ki? Kendisini balkona atıp kapıyı yüksek camı titretecek kadar gürültüyle kapattı.

Adımlarım tekrar Seungmin'in peşinden giderken söylenmeden edemiyordum. "Of neyle sınanıyorum ya."

Arkamdan Chan'ın"Bırak donsun götü girer içeri." dediğini duyuyordum ama dediğini yaparsam muhtemelen şu ankinden daha beter bir haliyle karşılaşırdım bu yüzden olmazdı.

Ahşap kapıyı aralayarak kafamı uzattım. Soğuk havayı hisseden yüzüm ardından vücudum kasılırken gözlerim köşeye kaçmış Seungmin'e ulaştı. Kollarını çocuk gibi birbirine bağlamış dışarı bakıyordu.

"İçeri girersen detayına kadar anlatacağım her şeyi." dedim memnun olmasını umarak.

Gözlerini kısarak yandan bir bakış attı. "Detay vererek anlatınca kendini affettirebileceğini mi sanıyosun?"

"Evet?" Cevabım daha çok soru gibiydi bu yüzden tek kaşımı havaya kaldırdım.

"İyi içeri giriyorum ama sen dedin diye değil, götüm dondu." Balkonun ucundaki bedeni minik adımlarla kapıya kadar geldi ve beni ittirerek içeri girdi. Ben de ardından içerinin de daha fazla soğumaması adına kapıyı kapatıp arkamı döndüm. Chan açtığı buzdolabında bir şeylere bakarken Seungmin sandalyelerden birine oturmuştu çoktan. Karşısındaki sandalyeyi çekip yerleştim ben de.

guard youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin