6

442 51 4
                                    

Yarama bastırdığım bezle dudaklarımdan kısık bir inleme dökülürken dolan gözlerimi tavana çevirerek derin bir nefes aldım.

Dolan gözlerimi aralayarak dudaklarımın arasından bir nefes verirken yutkundum.

O ilahtan bunun acısını çıkaracaktım!

Dişlerimi birbirine bastırırken akan göz yaşımla içimi çektim ve dolan gözlerimle yutkundum. Sikeyim, acıyordu işte!

Kanamanın azaldığından emin olarak titreyen elimi karnımdan çekerek elimdeki kanlı beze baktım.

Tuttuğum nefesimi verirken yutkunarak elime bulaşan kırmızı sıvıya baktım. Beyaz tenime bulaşmış kırmızı sıvı tenime tezat oluştururken bu görüntüden hoşlanmadığımı farkederek musluğu açtım.

Yaram hiçbir şekilde iyileşememişti.

O olayın üstünden üç gün geçerken Reha çoğunlukla benimle konuşmamış, yüzüme bile bakmamış ve odasından çıkmamıştı.

Sanırım özümden vazgeçmişti veya o gün söylediklerimden sonra konuşmak istememişti.

O gün onu öylece bırakmadığım için kendime kızmıştım ama sanırım yine olsa yine yapardım. Neden bilmiyordum ama ona istemsizce her seferinde yardım ediyordum...

Aptaldım.

Birkaç kez benimle ilgilenmiyor gibi yapıp beni alttan alttan izlediğini farketsem de ses çıkarmamıştım.

İlerleyen vakitlerde ben mutfağa inip birşeyler atıştırmaya başladım. Evde resmen tek başıma yaşıyor gibiydim.

Sıkıntıyla ağzıma cips atarken mutfakta oturuyordum. Yayıldığım sandalyede bacaklarımı kendime çekerek ağzıma bir cips daha atarken izlediğim saçma komedi programına baktım. Evet işsizdim.

Gelen bir sesle birlikte beşincinin kapıdan girdiğini görmemle ona kısa bir bakış atarak umursamadan ağzıma bir cips daha attım.

Her zamanki gibi işini hallettikten sonra geri giderdi. Girdiği kapıdan gözlerini içeri çevirirken gözleri bende birkaç saniye dolandı. Kesinlikle aklımda onunla ilgili kötü planlar yoktu.

Üzerimdeki bol tişört ve gevşekçe bağladığım saçlarımla oturduğum yerden masaya uzanıp kolaya ulaşırken yerime geri kurularak kafama diktim. Şuan keyfim ve kucağımdaki cipsle cidden kıçımın kenarında bile değildi.

"Onlar benim kıyafetlerim mi?"

Onun üzerimdekilere bakan ifadesine fazla bakmayarak kısa bir bakış atıp bir şey demeden önüme döndüm.

Giyecek kıyafetim yoktu. Ayrıca beni burada zorla tutuyorsa istediğimi yapabilirdim! Bana birkaç saniye daha baktıktan sonra esneyerek yürümeye başlarken buzdolabını açtı. Benimle uğraşacak hali yok gibiydi.

Öhöm.. Kıçta kıç.

Gazlı içecek açma sesi kulaklarıma dolarken daha sonra kulaklarıma dolan yutkunma sesiyle birlikte kafasına diktiğini anlamıştım.

Ben televizyonu izlemeye devam ederken bir yandan arkamda mutfak dolaplarından gelen gürültülerle tıkındığını anlarken homurdandım.

Umarım boğazında kalırdı.

Birkaç saniye sonra çalan telefonuyla birlikte aradığı şeyi bulamamış olacak ki bir küfür savururken beklediğim kadar kötü olmadığını farkediyordum. Ev içinde beraber yaşarken en azından beklediğim gibi sürekli bana tepeden bakarak ilah olduğunu söyleyip kıçı havada dolanmıyordu. Beşinciyi duyduğumu hatırlıyordum. Tehlikeliydi ve dehşet saçan bir ilahtı.

DKT- Dokuz Kuyruklu TilkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin