42.bölüm

8.7K 419 28
                                    

bölüm şarkısı => Mabel Matiz - Öyle Kolaysa

°
Gecenin ilerleyen saatlerinde ortam iyice yumuşamış ve herkes koyu bir sohbete bürünmüştü.
Erkekler bir anda futbol muhabbetine girdiklerinde kadınlar bunu sürekli yaşıyormuş gibi onları umursamadan farklı bir muhabbet açtılar.

"Ee Elyasa siz nasıl tanıştınız?" Duygu platin sarısı saçlarını omuzlarından arkaya doğru iterek merakla bana baktı.
Benim üzerimden farklı bir konu açmalarını istemezdim fakat yine de bozuntuya vermedim.

"Tan babamın eğittiği askerlerden bir tanesi, bizi o tanıştırdı." Dedim kısaca.
Cümleyi kurarken zorlanmıştım.
Yıllar sonra bile babamdan bahsetmek bana güç geliyordu.
Kelimeler bir bir boğazıma diziliyor ve kendilerini boşluktan aşağı bırakıyorlardı.

Tan içimden geçenleri hissetmiş gibi elini masanın altında duran elimin üzerine koydu ve baş parmağını nabzımın üzerinde gezdirerek "Fatih Terim'in gidişi takımı etkiler." dedi.
Hala erkeklerle olan sohbetine adapte olduğu halde bize nasıl kulak kesilmişti?

Jale kırmızı ojeli parmakları ile kavradığı su bardağından bir yudum aldı ve "Güzel tesadüf." Dedi.

Öyle miydi?
Tanrı'nın Tan'i benim kaderime yazması tesadüf müydü?

Gülümseyerek "Öyle." Dedim.

"Tan lise yıllarında çok sakin bir çocuktu." Dedi Duygu. "Hala öyle mi?"

Dudaklarımı büzerek "Yani." Diye mırıldandım. "Yerine göre."
Gerçekten de öyleydi.
Bana karşı her zaman sakin ve düşünceliydi fakat dışarıya karşı sinirlendiği zaman nasıl gözünün döndüğüne de şahit olmuştum.

"Senin üzerine titriyor ama, bu çok bariz."
Dışarıdan böyle görünüyor olmak beni hem mutlu etmiş hem de germişti.
Aramızdaki şey bu kadar gözler önündeyse illa ki bir potluk çıkabilirdi.

Duygu'nun sözlerine karşılık gülümsemekle yetindim.

"Tan isterse on beş şişe yüzlük rakı içsin, yine de bişey olmaz." Algılarım Talha'nın sözlerine doğruldu. Gözleri benimle kesiştiğinde "Değil mi yenge?" diye sordu.

"Evet, bünyesi oldukça güçlü." Dedim düşünmeden.
Öyleydi.
Ne kadar içerse içsin sarhoş olmuyordu.

Ümit gülerek "Hadi lan ordan." Dedi. "Alkollüyken kaza geçirip ölümden dönmedi mi bu adam?"
Bedenim apansız bir hisle gerildi.
Zihnim o anları hatırladığında kalbim sızlamıştı.

"O esnada aklımı bulandıran alkol değildi."
Yutkunarak yanı başımda oturan adama baktığımda göz göze geldik.
Canımın yandığını hissediyordu, biliyordum.

"Sahi nasıl oldu o kaza? Sen çok dikkatli bir adamsın."

Ümit "Allah ol deyince oluyor işte Jale, Tan nereden bilsin?" diye takıldı eşine.

"Öyle deme, Allah'ın gücüne gitmesin ama Tan istemeseydi olmazdı gibi geliyor. Tövbe haşa." Talha'nın sözlerinin ardından Tan gergince "Bilader içimizi karartmaya mı çağırdınız? Kapatın konuyu artık." Diyerek konuyu kapattı.
Konuyu kapatmasının sebebinin ben olduğumu biliyordum.

Hala bileğimde asılı duran elini avucumun içerisine alarak sıktım.
Bir nevi ondan güç alıyordum.

"Doğru söylüyorsun." Diyerek hemen yanımızdan geçmek üzere olan garsonu durdurdu Ümit. "Bize iki şişe yüzlük aç sen kardeşim." Garson yanımızdan uzaklaşırken tekrar bize dönerek "Biraz uyuşmaya ihtiyacımız var bence." dedi.

BAYKUŞ (bölümleri kaldırılmamıştır.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin