7

1.2K 59 29
                                    

Saat sabahın 5'ine geliyordu.

Aklım bulanıktı. Gök'ün son hareketini kafamda ölçüyor bir mantık çerçevesine oturtmaya çalışıyordum.

Gök görünüşüyle her kadını elde edecek biriydi.

Yeşil gözleri kadını geçin erkekleri bile büyüsü altına alacak cinsten.

Oysa ben?

Peki ya ben Gök'e karşı ne hissediyordum. Gök benim için bir ortak mıydı yoksa daha da ilerisi mi?

Bu belirsizliği ortadan kaldırmalıydım.

Hızla yatağımdan doğruldum.
Çekmeceden arabamın anahtarını bulup eşofmanımın cebine sıkıştırdım.

Son olarak da yatağımın üzerindeki telefonu alıp çıktım evden.

Montumu giymediğim için epeyce üşüdüm.

Söve söve karlı sokakları koşarcasına geçip arabama ulaştım.

Bir süre sadece arabada oturdum.Ama bu belirsizlikten kurtulmam gerekiyordu.

Arabayı çalıştırıp Gök'ün bize yakın olan evine ulaştım.

Güvenlik kulübesindeki adam asansörde kaldığımız günden beni tanıyıp giriş kapısını açtı.

Başımla selam verip içeri girdim.

Asansör beklerken ne kadar bencil olduğumu sorguluyordum.

Sabahın bu saatinde Gök'ü uyandıracaktım.

Sırf hisslerimdeki belirsizliği ortadan kaldırmak için.

Asansör olduğum kata geldi ve ağır metalimsi bir sesle kapıları açıldı.

İçeri girip 12.kata bastım. Asansör ağır ağır yukarı çıkıyordu.

Sonunda varacağım kata geldim asansörden inip Gök'ün kapısına birkaç kere tıklattım.

Ses gelmeyince bu sefer ard arda zile abandım. Zil sesi içeriden uğultu şeklinde kulaklarıma gelirken gerginliğim artmıştı.

Kapı sonunda açıldı. Karşımda üstü çıplak dağınık saçları ve göz altları şişmiş bir Gök vardı.
Gözlerim alt kısmına kaydığında altında bakstırı ve belirgin aleti gözüme çarptı.

Şaşkınca bana bakıyordu.
Onu içeri itip ardından da ben içeri girdim.

Uyku sersemi haline aldırmadan kapattığım kapıya yasladım onu.

Tam Gök ağzını açmıştı ki susamışçasına dudaklarını öpmeye başladım.

Aralık dudaklarını öpüyor sırasıyla  bir üst dudağını bir alt dudağını çekiştiriyordum. Ara ara dudağını dişlediğimde Gök'ün ağzıma inlemesi alt tarafımı epeyce kabartmıştı.

Dilimi diliyle buluşturdum. Tadına vardığım dudaklardan daha fazlasını istiyordum.

Alt tarafım zonklamaya başlamış ben ise çıplak göğsüne derin öpücükler bırakıyordum.

"Berk-ah-berk dur."

Gök dediğinin tam tersini ister tonda konuşuyor ben ise daha da iniyordum göğsünden aşağı.

En sonunda aletine bir öpücük kondurup kendimi geri çektim.

Koyuya kaçmış yeşil gözlerine baktım o ise zevk aldığını beli edercesine bana bakıyordu.

Yavaşça elimi eline uzattım elini dudaklarıma götürüp bileğinden öptüm. O eli aletime götürdüğümde gözlerim Gök'ün yüzündeydi.

Kızaran dudaklarını dişledi. Tam aletimde olan elini kıpırdatacaktı ki elini ordan çekip kalbimin üzerine koydum.

Şaşkınlıkla bana baka kaldı. Ben ise onun duymak istemediği cümleleri söyleyecektim birazdan.

"Gök, sen benim için aşk değilsin. Sen benim için zevksin. Beni öptüğün o gün kalbimde bir hareketlilik olmadı. Bu dakikaya kadar düşündüm kafamda tarttım. Bekleyemeden sana koştum. Senin iznini almadan bunu test ettim özür dilerim" soluklanmak için duraksadım bir süre.

Bakışlarım yerde bir süre nefes alıp verdim.

" Bende aradığın o sevgi yok. Ben senin evin olamam. Ben olsam olsam zevki için seninle yatıp ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi yüzüne gülecek biriyim. Çünkü; ben sana aşık olmayı beceremedim belki de başkasına aittir kalbim."

Son cümlemi onu değil de kendimi ikna edermiş gibi söylemiştim.

Gök elini göğsümden çekti. Bedeni ruhsuzca yere süzüldü. Bilekleri iki yanına düştü.

Her hareketini izliyordum. Ruhsuzca kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı.

Terkedilmiş bir çocuk gibi görünüyordu, sarılmamı her şeyin şakadan ibaret olmasını söylememi beklercesine bakıyordu yüzüme.

Yapamadım o yeşilliklere yalandan da olsa cevap veremedim.

Kapının arkasında olduğu için biraz zorlanarak kapıyı açmaya çalıştım.

"Kullan beni.. ne olur yeter ki gitme." dedi.

Gök'ün cılız sesi ardından sessizce ağlayışı kulaklarıma fısıltı şeklinde ulaştı.

Ellerim titriyordu. Kendimi yumruklamak istedim saçlarımı çekiştirmek ve bu yüksek binadan atlamayı istedim.

Kalamazdım zevk için bir bedeni kendime fahişe kılamazdım.

Bir şey demeden kapıyı Gök'ün canını yakmamaya çalışarak açtım ve evden çıktım.

Asansörü es geçip merdivenlerden indim.

Dış kapıdan da çıkıp arabaya yürüdüm.

Kendimden tiksiniyorum kendimi aynada görsem kusabilirdim.

Ardımda paçavra gibi kullandığım birini bırakmıştım.

Yalvarışlarını umursamadan çıkmıştım o evden tıpkı yıllar önce babamın annemin yalvarışlarını umursamadan evden çıkması  gibi.

Farklı insanlar aynı olaylar.

Arabaya geçtim bir süre öylece oturdum arabada.

Kolumu kaldıracak mecalim yoktu.

Güneş çoktan doğmuş insanlar karlı havaya aldırmadan etrafta işleri için koşturuyorlardı.

Arabayı çalıştırdım evimden iki sokak öteye park edip indim arabadan.

Ağır ağır adımlarla eve yürüyordum.

Kafamı kaldırdığımda Hamza'yı gördüm. Kaşlarını çatmış öylece  bana bakıyordu. Gözlerimi yere eğip yabancı biriymişim gibi yanından geçip gittim.

Buz gibi hava kısa kollu tişörtümü bana hatırlatırmışçasına açıkta kalan tenimi yakıyordu.

Sonunda eve gelmiştim.

Gözlerim yarı kapalı şekilde dış kapıyı açtım.

Kapıyı ardımdan çıkaracağı sesi umursamadan kapattım ve odama gittim.

Cebimdekileri komidine fırlattım.

Sıcak yatağıma girip gözlerimi açmak istemezcesine yumdum.

Kelebek TüyüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin