Beraber ölelim FİNAL

17.1K 335 85
                                    

Emir Karadağ'dan

Zeynebin yastığına sarıldım. Her şeyin kötü bir kâbus olmasını istiyorum. Bu yaşanan şeyler gerçek değildi.

O benim güneşimdi! Gözyaşlarım yanaklarımdan akıyordu. Ben kendimi unutup ona ağladım. Kalbim çok acıyordu.

Ben onun değerini bilemedim. Yanımdayken yanına gidip sarılmadım. Ona verdiğim hiçbir sözü tutamadım.

Aptalsın aptal!

Ben zeynebi böyle kaybedemezdim.
O beni böyle bırakamazdı.

Daha yeni kavuştuk bu ayrılık çok erkendi.
Ölmedi değil mi?

Benim zeynebin yanına gitmem gerekiyordu. Onun bana ihtiyacı vardı. Arabaya bindim. Çalan telefonuma baktım.

Sinem arıyordu onun sırası değildi. Bir mesaj geldi.

Sinem: kendime yeni bir hayat kurdum... Sende karınla mutlu mesut yaşa!

Arabanın camını açtım ve telefonu dışarıya fırlatım.

Hastaneye gelince toprak ve ateşi gördüm ağlıyorlardı. Çocuklarım benim yüzümden bu kadar acı çekiyorlardı.

Beni görünce yanıma geldiler.

"Baba biz dayanamıyoruz." Ben onları nasıl teselli edecektim?

Onlar ağlıyordu ben Uzaktan izliyorum.

"Anneniz için bir mucize bekliyorum..." Dedim. Sadece bunu diyebildim.

Ateş benden uzaklaştı.

"Bu hale gelmemiz senin suçun!" Diye bağırdı. Yeşil gözleri bana kızgın bakıyordu.

Bu olanların bütün suçlusu bendim!
Ateş doğru söylüyordu.

"Ateş! Babamın halini görmüyor musun?" Diye kızdı toprak.

Elimi toprağın omzuna koydum.

"Ben annenizin yanına gidiyorum." Dedim. Dalgın bir şekilde hastaneye doğru gittim. Bedenim titriyordu.
Morga girdim. Titreyen elimle o demir kapağı açtım. Burada
Kimse yoktu. Zeynebe doğru gittim. Bedeni Beyaz bir örtüyle örtülmüştü. Örtüyü kaldırdım siyah saçları süzülmüştü. Elim saçlarına gitti.

"Çok acı çekiyorum. Lütfen uyan! Nolur ölme. Ben sensiz yaşıyamam..." Dedim.

Zeynebin bedenini kucağıma aldım. Ben onu bırakmıyorum.

"Kokun yok..." Dedim. Sesim titriyordu. Bedenine sıkıca sarıldım.

"Biz böyle mi veda edeceğiz?"
Cebimdeki ilacı elime aldım.

"Bak bende seninle geleceğim. Biz beraber öleceğiz. Sen yoksan bende yokum. Biliyorum bana bunun için çok kızacaksın. Toprak ve ateş ne olacak? Diye çok düşündüm. Senin ölümünle zaten yıkıldılar bende onlara ayrı bir acı veriyorum. Ne biçim bir insanım değil mi? Ne iyi bir koca ne de iyi bir baba oldum." Sesimde acı vardı.

Yere çömeldim ve zeynebe son defa sarıldım. Yüzüne bakınca gözünden akan bir damla gözyaşını görmemle hemen ayağa kalktım.

"Doktor!" Diye bağırdım.
***
Hepimiz doktoru bekliyorduk.
Doktor gelince ayağa kalktım.

"Karım iyi mi?" Diye sordum.
Kalbim deli gibi çarpıyordu.

Doktor üzgün bir şekilde bize baktı.
"Bakın durumu kritik yoğun bakımında. Bir doktor olarak hâlâ böyle bir şeye inanamıyorum. Kalbi atıyor."
Doktor böyle söyleyince derin bir nefes aldım. Toprak ve ateş birbirine sarıldı. Sibel bana doğru geldi.

"Onu bir daha üzmene izin vermiyeceğim." Diye kızgın bir şekilde bana bağırdı.

Hakan ona uyaran bir bakış attı.

Ben zeynebi çok üzmüştüm. Benim gibi bir adamı haketmiyordu.

Annem yanıma geldi. Eliyle yüzümü okşadı.

"Zeynebin yanına git oğlum..."

Onunla yüzleşmeye hazır mıydım? Gidip kocaman sarılsam beni affeder miydi?

Yavaş adımlarla onun yanına gittim.

Bir tane sandalye çekip elini tutup öptüm.

"Seni kaybetmekten çok korktum."

Zeynep gözlerini açtı ve bana baktı.
Çok yorgun görünüyordu.

"Emir..." Dedi.

Tekrar onun sesini duymak bana huzur vermişti. Zeynebe kocaman sarıldım.

"Beni bir daha bırakma." Dedim.

Zeynep akan gözyaşını sildi.

"Çok tuhaf hissediyorum" başına bir öpücük bıraktım.

"Artık ayrılmak yok." Dedim.

Tekrardan parmağına bir yüzük taktım. İçeriye bizimkiler geldi bize gülümseyerek bakıyorlardı.

"Emir oğlum! Emir oğlum!" Duyduğum sesle gözlerimi açtım.

Zeynebin yatağında uyuya kalmıştım.
Telefonumu elime aldım. Suna teyze bana tuhaf bir şekilde bakıyordu.

"Oğlum iyi misin?" Diye sordu.
Bu bakışmayı biliyorum. Hemen ayağa kalktım. Hastaneye gittiğim zaman kimse yoktu.

Zeynep nerdeydi? Tedirgin bir şekilde etrafıma baktım.

Hakanı görünce yanına gittim.

"Zeynep nerde?" Diye sordum. Bana üzgün bir şekilde baktı.

"Biz onu kaybettik..." Bedenime bir irkilme geldi. Hakan koluma girdi ve beni arabasına bindirip mezarlığa getirdi.

"Başın sağolsun kardeşim..." Hakan yanıma gelmek istedi ama istemedim. Benim onunla yalnız kalmam gerekiyordu.

Hiçbir şey hissetmiyorum. Delirmiş gibiydim... Mezarlığa doğru gittim.
Senin bedenin orada üşür. Çeketimi çıkardım ve toprağı örtüm.

Yanına çömeldim sadece zamanın geçmesini bekliyorum. Ben Ölümden korkan biriydim ama şuan ölmeyi bekliyorum. Zeynep tek başına korkar. Son nefesime kadar burada kalacaktım.

Emir senden önce ölmek istiyorum çünkü ben senin ölümüne dayanamam.

Zeynebin bu sözlerini hatırlayınca acı içinde güldüm.

"Benden önce öldün ve şuan Benim kalbim çok acıyor..." dedim.
Kafamı onun yanına koydum ve Gözlerimi yumdum.

Son

Sevgili okuyucularım böyle kötü bir son için bana çok kızacaksınız.

Kitabın ismi "Ağla kalbim" o yüzden Mutlu bir son olması söz konusu bile olamazdı. Çok silip yazdım. Mutlu son yap dedim kendi kendime sonra dedim ki sen bu kurguyu yazmadan önce sonunu bile düşündün.

Kitabın konusuna göre isim koyuyorum. 🥺

"Hayatımızda mutlu son diye bir şey yok ve bu sadece masallarda geçerli"

AĞLA KALBİMWhere stories live. Discover now