1/2

347 29 33
                                    


votre convoitise est sur moi.

(⚘)

"hana, buraya gel kızım. tanrım, kime diyorum ki ben?"

evimizin oldukça geniş bulunan salonu eşliğinde dizlerim yerde, biricik kızımın dağıtmış olduğu renkli renkli lego parçalarını toplarken bulmuştum kendimi. adımlarını şu son günlerde daha düzgün atıyor oluşu tebessüm etmemi ve arada ise bakışlarımın onu bulmasıyla dudaklarımın genişçe iki yana açılmalarını sağlıyordu.

konu açılmış iken belirtmek isterim. taehyung ile tanışıklığımızın uzun yıllara dayandığını söyleyebilirim, lisenin ilk seneleri hatta. tanışmamız ise büyük olay üzerine kurulu değildi, sıra arkadaşımdı. aynı zamanda sınıfın en titizi, bir o kadar da kızların kalbinde taht kurmuş bir kişiliği, görüşünü vardı. yıllar geçse bile bazı huylarının onda kalıcı hâlde kalması elbette gözüme batıyor, öğrenci yıllarında pek çapkın oluşu her dakika aklıma dolaşıp duruyordu.

ama şayet, karşımızdaki kim taehyung denen adamın teki ise, bende her şey dururdu.

avucuma sıkışmış olan birkaç mini lego parçası üzerine etrafın düzelmiş olduğunu sezip derin nefesimi havayla buluşturmuştum. elimdeki lego parçalarını ait oldukları oyuncak kutusunun içine bırakıp ellerimi birbirine sürtüştürmüştüm. gün harika geçiyordu, hiçbir problem yoktu.

"hana, gel hadi bana. yürüyebilirsin kızım, ufak ufak adımlar at hadi."

benden birkaç adımlık mesafe eşliğinde küçük, şirin görünümlü işaret parmağını dudakları arasında sıkıştırmış, yeni yeni çıkan ön dişleri üzerine parmağının boğum kısmıyla çıkmakta olan dişine baskı yapmaya başlamıştı. oldukça zorlu geçen dönemler eşiğinde kalmam elbette üzerime tatlı bir yorgunluk düşer şekline gelmişti ama asla inkâr edecek bir davranışta bulunamazdım. o büyüyordu, kızımız büyüyordu ellerimizde. her geçen gün dudaklarının arasından dökülen, sanki bize bir şeyler anlatmak amaçlı tiz sesle dökülen anlamsız kelimelere taehyung ile kayıtsız kalmıyorduk. bakıyorduk dikkatle, sonrasında ise onu anlıyormuşcasına gülüyor ve tıpış tıpış kızımız, babasının kucağına yerleşiyordu. taehyung, görevini en iyi şekilde yapan bir babaydı gözümde.

ufak, dikkatli lâkin bir o kadar da savsak adımlarıyla yanıma ulaşmakta zafer ilan etmiş minik beden üzerine başımı geriye atarak gülmüş, tekrardan başım doğrulurken ise kollarımın arasında kalan kızımın elleri yanaklarıma hücum etmişti. sıkıca yanaklarımı saran minicik, bir o kadar da hafiften tombul olan ellerine karşı yutkunup, gülüşümü ön dişlerimi alt dudağıma bastırarak kesmeye çalışmıştım. karşımda tüm tatlılığı ile duran kızım üzerine dayanamayıp en savunmasız anına karşı öne atılmış, aralık duran dudaklarımla ise dolgun yanağından ufak bir ısırık almıştım. anında yükselen ve az çok dudaklarından anlaşılır şekilde dökülen ismimle durmuş, göbeğinde birleşmiş parmaklarımla ise durumun ne olduğunu çözmeye başlamıştım.

kısık gözleri, öne doğru bükmüş dudakları ve aralarından kısık, uyarıcı şekilde çıkan ses tonuyla bir şeyler demeye başlamıştı birden. elbette ne sonuç çıkardığını biliyordum, baştan beri. taehyung veya ben, hiç fark etmez, direkt olarak kızımızın yanağına birer minik ısırık bırakmaya çalışsak hemen kendini savunmaya geçiyordu. hoşuna gitmediği aşikârdı ama biz anlamıyorduk işte. her bir yanak ısırığı sonucunda hafiften kızarık olan tenine karşı gülüşlerim odayı dolduruyor, kucağımdaki hana ise iri iri açmış olduğu gözleriyle merakla bana bakıyordu.

şimdi ise o zamanlara dek dakikalardı. pencerenin en kıyı köşelerinde güneşin batıyor oluşu bulunduğumuz salon içerisine hoş bir hava katıyor, halen açmamış olduğum renkli ışık spotlarıyla birazdan taehyung'un geleceği gerçeğiyle olduğum yerde ayaklanmıştım. ister istemez bedeni yorgun düşebiliyordu, işkolik bir insandı ama kesinlikle hiçbir şekilde bize olan ilgisini düşürmezdi. kendi aramızda planlamış olduğumuz bir kural bile vardı, hafta sonları ara sıra piknik planı. tek başımıza değildi elbette. bu pikniği düzenleyeceğimiz zaman en yakın arkadaşlarımızı bile çağırır olmuştuk. taehyung ile arkadaşlarımız ortak idi. hepsi ise lise arkadaşlarımız, hoseok hyung ve yoongi hyung. beraberinde ise seokjin ve namjoon hyung. seokjin ve namjoon hyung'un hana'dan birkaç ay büyük çocukları vardı. şu sıralar aynı problemi yaşıyorduk, diş çıkarma durumunu ve bu yüzden şu sıralar seokjin hyung ile fazla görüşür olmuştuk.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Oct 13, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

keep your voice down.Where stories live. Discover now