Masaya öfkeyle yumruğunu geçirdi, Mesih Yıldıran. Öfkesinin şiddeti, Sınırsız'ı yerle bir edecek kadar hırçın ve asiydi. Öfkesinin sebebini kendi dahi bilmiyordu. İçinde yanan ateş öfkesini göstermekten çekinmiyordu. Kumarhane de kendisine ait odasını yerle bir ederken, Yavuz Polatlı odanın bir köşesinde onun çıldırışını izliyordu. Ama Yavuz farkındaydı; Şah'ın o küçük kıza ilgisi olduğunun farkındaydı. Kollarını göğsüne bağlamış Mesih'i izlerken, Mesih Yıldıran masadan kaptığı çerçeveyi hınca hınçla kapıya doğru fırlattı. Tam o esnada kapıyı açan Mahir Yücel, yüzünün tam ortasına doğru büyük bir hızla gelen çerçeveden başını hızla yana eğmiş, kıl payı kurtulmuştu.
Gözlerini fal taşı gibi açarak, son anda kurtulduğu çerçeveye baktı. " Siktir! Ne yapıyorsun oğlum? " diye sordu, şaşkınlık içinde.
Mesih cevap vermeden, masaya sert bir tekme attığında, cevap almak adına Yavuz'a baktı. Yavuz sırtını duvardan ayırmadan iki elinin işaret parmağıyla kalp şekli çizgi. Yavuz'un ne demek istediğini hareketiyle anlarken, sessizce" hee." diyerek Yavuz'la birlikte sırıttı. Fakat sırıtışını hemen kesti. Zira öfkeden gözü dönmüş bir Şah'ın hışmına uğramak istemiyordu. Hiç konuşmadan en iyisi Yavuz gibi bir köşede durup, Mesih'in öfkesinin sönmesini bekledi. Kollarını göğsünde bağlayarak, duvara sırtını dayarken, başını Yavuz'a yaklaştırdı.
" Ne oldu buna? Niye çıldırdı? "diye sordu.
Yavuz'da başını Mahir'e yaklaştırdı, sessizce sırıtarak, " sadece aşık oldu. Hatta biz ona sevda diyelim. Öyle böyle değil, " dedi.
Mahir gözlerini şaşkınca açtı. " Şah ve aşık olmak? " diye şaşkınlıkla sorarken, Yavuz bilmem dercesine büküp, omuzlarını silkti. " Oldu mu oldu valla." dedi.
Odaya hızla giren Merih, Mesih'e şaşkınlıkla, " abi sen ne yaptın? Hemde onca düşmanın içinde? Kızın hayatını tehlikeye attın! Resmen onlara, o kızın, senin zaafın olduğunu gösterdin! Herkesin içinde köşeye sıkıştırmalar, aşık olmuş gibi sözler etmeler. " dedi. Öz abisi gibi gördüğü Mesih Yıldıran'ın bunu yaptığına inanamıyordu. Her zaman planlı ve kontrollü davranan Mesih Yıldıran, bugün onlarca adamın içinde, kontrolsüz ve bilinçsiz davranmıştı.Bu da kızın tüm hayatını tehlikeye atmıştı.
Mesih Yıldıran koltuğa sert bir tekme atarken, masanın üzerinde duran abajurü duvara hışımla fırlatıp, parçalara ayırdı. Merih'in söylediklerinin doğru olduğunu biliyordu. Defile gecesinden sonra ikinci kez kontrozsüzce davranmıştı. Bu gece yaşananlar ile düşmanlarının eline bir koz vermişti adeta.
" Abi sen o kızın hayatını tehlikeye attın. Senin şimdiye kadar hiçbir zaafın olmadı. Olmadığı için de düşmanların seni zaafın üzerinden vuramıyordu. Ya şimdi? Ne kadar düşmanın varsa tüm hedefi artık sen değil, o kız olacak!
" Sikeceğim böyle işi! " diyerek haykırdı, kardeşi Merih'in söylediklerine karşı. " Ben nereden bileyim, o ahmak kızın karşıma yine çıkacağını! " Duvara yumruğunu geçirirken, Merih, Yavuz, Mahir üçlüsüne bakış atıp, bir adım kendisine yaklaştı. Daha fazla yaklaşamazdı, zira Mesih Yıldıran bir bombaydı şuan. Ve patlarsa kendisi de öfke ateşinden nasibini alırdı.
" Kızın gece kulübüne geldiğini biliyordun. Bir aydır takip ettiriyordun. Cabriel'in mi, yoksa başkalarının mı adamı olduğundan emin olmak için peşine bir adam taktın. Sen, sadece kumarhaneye geleceğini bilemedin. Geriye kalan herşeyi biliyorsun. "
" Keyfimden mi takip ettirdim ha?" diyerek öfkeli kara bakışlarını, ok gibi kardeşi Merih'e çevirdi. " Ne ayak olduğunu anlamak için takip ettirdim. Ben karşıma çıkma demiştim ona! "diyerek, öfkeyle bağırdı.

YOU ARE READING
KIRMIZI DÜŞ (+18)
General FictionMesih Yıldıran. Namı değer Şah; Sınırsız ve Yıkılış şehrinin sahibi. Herkesin korkudan titrediği, Polis'in aleyhine tek bir delil bulamadığı illagal bir dünyanın Şah'ı olan bir adam düşünün. Aşkı kırmızının en tutkulu tonu. Saplantısı ölümüne bir s...