47.bölüm

8.1K 425 40
                                    

bölüm şarkısı => Sezen Aksu - Tutsak

bölüme geçmeden önce küçük bir not bırakmak istiyorum.
bugün önceki bölümleri, her bölüme oy atanlara ithaf edeceğim. yeni bölüm güncellemesi sanılmasın diye söylemek istedim.

bir de sizden minik bir ricam var o da bölümlere oy vermeniz. çünkü her bölümü en az 90-100 kişi okurken gelen oy sayısı 8-9 oluyor. bu biraz şevk kırıcı :/

keyifli okumalar ♥

°
"Hadi ama hayatım bu saatten sonra ne ikinci çocuğu?" Konuşulan konu beni biraz geriyor olsa da adapte olmaya çalıştım.
Gerçi Acar'ın imalarını görmezden gelmek epey zordu.

Ümit karısına yandan bir bakış attı. "Ne varmış saatte? Ela yalnız mı büyüsün?"

"Yok artık." Diye homurdandı Duygu. "Görende öldük sanar. Biz varız ya yanında." Bu ikinci çocuk muhabbeti açılana kadar Duygu ve Ümit'in dört yaşında bir kızları olduğunu bilmiyordum.
Açıkçası biraz şaşırmıştım. Duygu epey genç ve hiç anne olmuş gibi görünen bir kadın değildi.
Taş gibi fiziği vardı maşallah.

"Tamam işte." Tekrar konuya giriş yapan Acar'a baktım. "Elyasa ve Tan'da doğurur bir tane kardeş kardeş büyürler." Aniden boğazıma kaçan et ile öksürerek suya uzandım.
Böyle şeyler söylememeyildi.

Tan eli ile sırtımı sıvazlarken "Ben niye doğuruyorum oğlum?" Diye çıkıştığında herkes gülmeye başladı.
Konumuz bu mu Tan?

"Ya Elyasa tek başına mı doğrusun? Hayırsız seni."

Gözlerimi devirerek Acar'a baktım. "Ne çocuğu allasen?" Hafif sert çıkan sesim masaya bir sessizlik düşürdü.
İstemsizce gözlerim yanımda oturan Tan'a kaydığında ifadesiz bir yüzle su içtiğini gördüm.

Acar öksürerek "Ee?" Diye konuştu. "Sizin işler nasıl gidiyor?"
Konuyu değiştirmeye çalıştığı o kadar barizdi ki.
İçime düşen huzursuzluğa engel olamamıştım.
Sanırım Tan bir çocuk istemediğimi düşünüyordu.
Sahi gerçekten istiyor muydum?
Tan ile  parçamız olacak bir bebeği nasıl istemezdim ki?

"Güzel gidiyor. Duygu kesiyor ben dikiyorum öyle geçinip gidiyoruz."

Acar ve Duygu gülerken Tan hala sessizdi. Bense Ümit'in söylediğini anlamaya çalışıyordum.
Yüzümdeki ifadeyi anlamış olan Duygu bana açıklama gereği duymuştu. "Biz doktoruz da."

"Yaa. Ne kadar güzel." Dedim şaşkınca. Karı koca aynı hastanede çalışıyor olmaları büyük bir şanstı bence.

"Öyle." Dedi Duygu sakince. "Her gün fazladan bir yaralı çıkıyor."

"Nasıl?" Diye sordum.

"Çünkü bu kıskanç herif her gün bir kişiyi bana baktığını iddia ederek dövüyor."

Gülerek kafamı iki yana salladım. "Hiç hoş değil."

°

Ağır adımlarla Tan'ın yatak odasına çıktığımda içimde huzursuz bir his vardı.
Duygular gittiğinden beri sessiz ve durgundu.
İçeri girdiğimde yatakta sırt üstü uzanmış tavanı izlediği gördüm.
Sokak lambasının cılız turuncu ışığı ile hafiften aydınlanan yüzü hala durgun görünüyordu.

Geldiğimi fark ettiğini biliyordum ama yine de tepki vermedi.

Üzerimi değiştirmek üzere gardropta bana ayırdığı kısma koyduğum pijama takımımı çıkardım. Ondan artık çekinmiyor olmamın verdiği rahatlık ile üzerimdekileri çıkardım ve pijamaları giydim.
Gözlerinin hala tavanda olduğunu gördüğümde sıkıntılı bir nefes alarak yatağın boş kısmına oturdum ve sırtımı başlığa yasladım.

BAYKUŞ (bölümleri kaldırılmamıştır.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin