Final

480 64 104
                                    

"Bugün neden kontrole gelmedin? Söz vermiştin."

Felix sakince sormuştu karşısında oturan çocuğa. Siyah saçlı genç omuzlarını silmişti.

"Gelmek istemedim."

Hyunjin hafifçe tebessüm ettikten sonra kahvesinden bir kaç yudum almış ve karşıdaki göle bakmaya başlamıştı. Genç çocuğun bakışlarında burukluk olduğunu görebilirdiniz. Felix kelimelerini düzgün seçmeye çalışarak konuşmuştu.

"Neden? Beni görmek için gelirsin sanmıştım. Beni görmek istemiyor musun artık?"

Hyunjin yavaşça çevirmişti bakışlarını arkadaşına ve iki yana sallamıştı başını.

"Senden başka görmek istediğim kimse yok."

Felix bu sözlere alışmaya başladığı için sadece başını sallamış ve dirseğini masaya yaslayarak ona yaklaşmıştı. Fazla kalabalık olmayan bir kafenin bahçesine oturuyorlardı son yarım saattir.

"Neden bu kadar sessizsin o halde?"

Felix arkadaşının masanın üzerindeki eline götürmüştü elini. Hyunjin elinin üzerindeki zayıf ele bakmıştı. Tedavisi iyi bir şekilde ilerlediği ve hastalığı kontrol altına alınabildiği için hastaneden çıkmıştı. Sadece ilaç tedavileri ve ayda bir gittiği kontrollerine devam ediyordu. Hastaneden çıktığında Felix ona küçük bir ev ayarlamıştı kendi evine yakın. Arkadaşlıkları devam etmişti.

"Düşünüyorum."

Hyunjin sarışın olanın yüzüne bakmıyordu nedensizce. Felix bu detayı elbet fark etmişti.

"Nedir seni bu kadar düşündüren? Yüzüme bile bakmak istemiyorsun."

Hyunjin bu cümleden sonra iç çekmiş ve karşısındaki gencin yüzüne bakmıştı. Genç oğlan karışmış hislerini kontrol edemiyordu bazen hala. Duygularında kayboluyordu. Bu hastalığın tedavisi hiçbir zaman yoktu, hayatı boyunca bu karmaşıklıklar arasında yaşamaya devam edecekti. Bazen Yongbok'u o kadar özlüyordu ki çizim defterlerinde onu arıyordu. Ölmek ve onun olacağı bir hayatta onunla buluşmak istiyordu. Hyunjin hala hüznünü ve eksikliğini taşıyordu.

"Düşlerimi özlüyordum."

Felix Hyunjin'in elini tutmuş okşarken iç çekmişti.

"Duygularımdan emin olamıyorum. Koca bir curcunanın içerisinde gibiyim bazı zamanlar. Verdiğim kararlar doğru mu düşünüyorum. Hiçbir şeyden emin olamıyorum. Yaşadığım bu hayat, seçtiğim bu hayat yaşamaya değer mi bunu bile bilemiyorum."

Felix sessizce onu dinlemişti. Genç çocuğun cümlelerini dizerken ki kırgın hali ağlamak istemesini sağlıyordu. Onunla ilgili şeyler sarışın olanı etkilemeye başlayalı baya olmuştu.

"Düşler kurmak istiyorum. Yeni düşler kurmak istiyorum. Bu yeni düşlerime seni dahil etmek istiyorum. Ama hastalıklı zihnimde yer edinmek ister misin bilmiyorum. Yalnızlığımdan bıkar oldum."

"Senin güzel zihninde yer edinmek beni çok mutlu ederdi."

Felix hafifçe gülümseyerek söylemişti. Tuttuğu eli bırakmadan ona bakmaya devam ediyordu.

"Yalnız hissettiğinde elini uzatabilirsin bana. Tutmak için buradayım. Düşlerinde seni korumak için burada olduğum gibi."

Felix diğer elini Hyunjin'in yüzüne uzatmıştı. Onun yanağına dokundurmuştu elini hafifçe.

"Ama bırak düşleri, hayatına dahil et beni. Düşlerinde buluşacağımıza evinde buluşalım, balkonunda sohbet edelim. Elini tutayım. Uyuduğun zaman rüyalarında değil uyumadan önce izle beni."

Felix kelimeler dudaklarından dökülürken kendisini durdurmamıştı. Bunlar kalbinden geçen cümlelerdi. Ne zamandan beri bilmiyordu ama bu genç adama karşı hisleri bu yönde gelişmişti aylar içinde. Artık onun kendisini çekmesini istemiyordu. Kendisini hastalığına hapsetmesini istemiyordu. Onun yalnız olmak zorunda hissetmesini istemiyordu. Onun kaygılarını, korkularını, neşesini, hüznünü, hayallerini ve daha bir çok hissini onunla beraber paylaşmak istiyordu. Onu mutlu hissettirmek istiyordu.

Felix başını hafif yana yatırmış güzel çocuğu izlerken baş parmağı ile onun yumuşak yanağını okşamıştı. Karşısındaki genç bir şey söylemeden sessizce durmaya devam ediyordu. Bazen Felix onun sessizliğinde kaybolduğunu hissediyordu. Bazen gözlerine değen boş bakışların altında göğsünün ağrıdığını hissediyordu.

"Tanıştığımızdan beri sürekli sen benden bir şeyler istiyorsun. Bu seferliğine ben senden bir şey isteyebilir miyim?"

Hyunjin başını sallamıştı uysalca.

"Beni hayatına kabul edebilir misin? Hayatına, evine, kalbine, dokunuşlarına, planlarına, geleceğine, duygularına, dahil edebilir misin?"

Hyunjin konuşmak için dudaklarını aralamış ardından söyleyeceklerinden emin olmadığı için yine susmuştu.

"Birde," Felix oturduğu sandalyeyi kaydırarak ona biraz daha yaklaşmıştı. Bir eli onun elini tutarken ve diğer eli onun yüzünü severken yaklaşmıştı ona. "Şuan seni öpmeme izin verir misin?"

Hyunjin bu kalp çarptıran soruya nasıl karşı çıkabilirdi ki? Evet demişti kısık sesle. Felix ilk kez o an dokunmuştu onun dudaklarına. Utangaçtı ikisi de. Siyah saçlının yanakları allaşmış, Felix'in ise kalbi göğüs kafesi içinde bir kuş gibi çırpınmıştı. Hyunjin onu hayatına kabul ettiğini bu izniyle göstermişti, Felix ise ona beslediği hisleri dudaklarıyla buluştuğunda anlatmıştı ona.

O gece Hyunjin'in salonunda, küçük kanepede sohbet ederken uzun uzadıya anlatmıştı Felix içinde yeşeren hislerini. İlkbaharın başlarında dışarıda yağmur yağarken iki genç birbirini izlemişti. Hyunjin'in küçük yatağında huzurla yatarken Felix kalın fakat hoş tınılı sesiyle şarkılar mırıldanmış ve sessiz çocuğun saçlarını okşamıştı. Uyuyakalmadan hemen önce Hyunjin tatlı bir öpücük çalmıştı yeni sevgilisinin dudaklarından. İlk defa tamamen huzur içerisinde, içinde hüznü veya kırgınlığı hissetmeden uyumuştu genç.

Koca bir ömrü hayal kırıklıklarıyla geçen genç tesadüf eseri bulmuştu mutluluğu. Kalbine batan kırık cam parçalarının acısını çekerken kanayan yaralarında nergisler yeşermeye başlamıştı son aylarında. Oysa ki zavallı genç hayatında böyle hislere sahip olacağına ihtimal vermezdi hiç. Onun için hayatın gerçekliği ve var oluşu acımasızlıklar, acı ve gözyaşlarından oluşurdu. Felix göstermişti ona hayatın bunlardan ibaret olmadığını, o öğretecekti bu karmaşa içindeki gence sevgiyi, şefkati, merhameti, aşkı. Hyunjin aylar önce zihnindeki adama veda etmek için geldiği bu şehirde, belki de kaderin bir oyunu olarak bulmuştu hayatının yeni anlamını. Mutlu olmak, yıllarını hapsetmiş bu çocuğun en büyük hakkıydı ve mutlu olacaktı.

SON





Bu yolculukta yanımda olan ve hikayemi okuyan size teşekkürlerimi sunuyorum. Bittiği için ne hissedeceğimi bilemiyorum tam. Mutluyum, duyguluyum, ağlayasım var. Buradaki karakterlere bağlandım. Tam olarak 1 sene önce yazmaya başladım bu kitabı. Bir çok kez düzelttim tekrar yayınladım, kaldırdım. Bu süreçte bir çok yeni bilgi öğrendim, yeri zaman okuduğum bilgilerle, gördüğüm resimlere dayanamadım ağladım durdum. 

Bu kadar uzattığım yeter. İyi akşamlar diliyorum sizlere, kendinize iyi bakın.

Diğer kitaplarıma göz atmayı ihmal etmeyin lütfen bu arada.

Auschwitz // HyunlixWhere stories live. Discover now