Rüya: Günaydınn
Rüya: Ne zaman çıkacaksın sabah koşusuna?
Rüya: Bugün de sana eşlik edeyim diyorum
Rüya: Bir saniye
Rüya: Tek tik mi?
Rüya: Hâlâ uyuyor olamazsın
Rüya: Oha
Rüya: Ben senden önce mi uyandım şimdi?
Rüya: CİDDEN SENDEN ÖNCE UYANDIM
Rüya: Tamam ya, zirvede bırakıyorum bu işi
Rüya: Yatıp uyuyorum
Rüya: Başlarlar her sabah 6'da kalma işine ya
Rüya: Ama sen neden uyanmadın?
Rüya: Çok tuhaf
Rüya: Arıyorum
1 dakika sonra
Rüya: Açmadın, geliyorum
Rüya: Bu saate kadar uyanmamış olman hiç normal değil
Rüya, telefonunun ekranını kapatıp üzerine geçirdiği hırkanın cebine soktu. Odasından çıkmadan önce Ardıç'ın evinin yedek anahtarını da yanına almıştı. Bu anahtar yıllardır ondaydı ancak hiç kullanmamıştı. Zaten Ardıç da Rüya'nın sürekli yedek anahtarla evine girmeyeceğine güvenerek anahtarını ona vermişti. Gerçi Rüya biraz zorla almıştı çünkü Ardıç, yedek bir anahtara ihtiyaç duyulacağını asla kabul etmiyordu.
Rüya, yavaş ve sessiz adımlarla evden çıkıp merdivenlerden indi ve karşıdaki apartmana doğru elindeki anahtarla yürüdü. Ardıç'ın oturduğu apartmandan içeriye girip onun dairesinin bulunduğu kata çıktığında önce zili çalmıştı. Yeterince bekledikten sonra elindeki yedek anahtarı kapının deliğine yerleştirdi ve çevirip kapıyı açtı.
İçerisi oldukça sessizdi. Rüya, ayakkabılarını çıkarıp evden içeriye girdi ve dış kapıyı kapatıp Ardıç'ın odasına doğru ilerledi. Evde olmaması da bir ihtimaldi ama aradığında da açmamıştı. Hiç Ardıç'a uyacak şekilde hareket etmiyordu. Başka bir insanla bu durumu yaşasa bu kadar endişelenmezdi.
Ardıç'ın odasının kapısını açıp içeriye girdiğinde Ardıç'ı yatağının üzerinde, yüzüstü şekilde uzanırken görmüştü. Üstsüzdü. Yanında duran yastığına tek kolunu sarmıştı ve düzenli nefes alışverişlerine bakılırsa uyuyordu. Rüya'nın kaşları yavaşça çatıldı. Ardıç neden hâlâ uyanmamıştı?
"Ardıç?" diye seslendi yavaşça. Bir yandan da ona yanaşıyordu. Tek dizini Ardıç'ın yatağına koyup genç adama doğru uzandı ve elini Ardıç'ın alnına koydu. Belki de hasta olduğu için uyuyakalmıştı.
Rüya, elinin altındaki tenin sıcaklığını hissederken omzundan dökülen saçları, Ardıç'ın yanağına değiyordu. Ardıç, gözlerini aralamadan Rüya'nın bileğini sardığında genç kızın kalbi heyecanla çarpmıştı. Sonrasında olanlar ise kesinlikle tahmin edemeyeceği şeylerdi.
Ardıç, uykulu olduğu için boğuk çıkan sesiyle "Gel, kızım," diye fısıldamış, Rüya'yı bileğinden tutarak yanına çekmişti. Sırtı, yatağın yumuşak zeminine değen Rüya, ne olduğunu dahi anlayamamıştı. Bu da yetmezmiş gibi Ardıç, az önce yastığı sardığı koluyla onu sıkıca sarıp kendi bedenine yapıştırmıştı.
Rüya, birkaç saniye için nefes almayı unutmuştu. Ardıç'la 12 senedir bir aradalardı, bir nevi beraber büyümüş sayılırlardı ve Ardıç, ne kadar ketum olursa olsun, çok şey paylaşmışlardı. Duygusal bir yakınlıkları vardı ancak bu yakınlık hiç... Genç kız, yavaşça yutkundu. Hiç fiziksel yakınlık kurmamışlardı. Özellikle de bu şekilde.
YOU ARE READING
NAKAVT
Teen Fiction*Eski adı: Oyunbozan 2* Ardıç: Bana birini ayarlamaya çalışma artık Ardıç: Beni kimseyle yakıştırma Ardıç: Ben sana âşığım, aptal kız Ardıç: Görmüyor musun bunu?