Ι.ȣ

504 57 600
                                    

TW!: Bu bölüm ufak da olsa uyuşturucu kullanımı içerir.


O cuma günü Miranda'yı öptükten sonra, işler tahminimden tamamen uzak ve farklı bir yolda ilerlemişti. Oysa onu öpmek, planlarımda olmayan bir şeydi. Bu yüzden onu öptüğümde, Miranda'dan daha da şaşırdığım bile söylenebilirdi. Yine de, pişman ya da üzgün değildim yaptığımdan. "Gitsem iyi olur." dedi acele bir tavırla. Gözleri etrafı kolaçan ediyordu korkuyla.

"Pekala." Başımı hızlıca salladım. Benim yüzümden garip bir ruh haline girdiği belliydi. Bu nedenle, benden hızlı adımlarıyla uzaklaşsa bile sormak zorunda hissettim kendimi. "Seninle konuşmam için bir hafta beklemem mi gerekiyor?" Sorduğum soruyla birlikte yavaşça durup, bana döndü.

"Pazar günü ayin saatinde arka kapıda ol." Bana bakarak söylediği son sözler, bunlardan ibaretti. Ondan sonra da, koşarak ormanın içerisindeki nehirin kenarından uzaklaştı.

Bense, ortasında kaldığım yalnızlık ve ormanda cebime sıkıştırdığım kalan sigaralarımı ayırdım ve yeni bir sigara daha yaktım. Harry'nin gelmesine iki gün kaldığını düşünürken farkında olmadan boştaki yumruğumu sıkıyor, kar sularıyla coşan nehrin akışını izliyordum. Beni mutlu etmesi gereken şeylerden, hala çok uzaktım. Bunun farkındalığı ise, en üzücü olandı.

O pazar günü gelene kadar, yargılayıcı ve rahatsız eden bakışlardan kaçmak için insanların arasına karışmaktan bilerek uzak durmuştum. Oda arkadaşım Peter'ın, iki senedir Miranda'dan hoşlandığını bilerek yanındaki yatakta arkamı dönerek uyumak ise düşündüğümden daha da zor olmuştu. Hele de, durmadan bana onun hakkındaki platonik aşkıyla alakalı düşüncelerini anlatırken. Vicdanım o günlerde beni çok zorluyordu, özellikle de geceleri. Okuldaki tüm sesler tamamen sustuğunda, yatağımın içinde ben ve vicdanım tamamen baş başa kalıyorduk. Ve tüm bunlar, bu okulda deneyimlediğim en kötü hislerden bir tanesiydi.

Stan'in yanına gitmek ise, içimden hiç gelmiyordu. Özellikle de en sonki konuşmamızdan sonra. Zamanla, Peter'ın anlattıklarındaki gibi bizim aramızda olup bitenleri de insanlara anlatmasından korkmaya başlamıştım üstelik. Neyse ki, benim dışımda hiçbir arkadaşı yoktu ve okuldakiler de ona asla inanmazdı. Kendimi ancak böyle düşünerek rahatlatabiliyordum.

Pazar günü geldiğinde, Pike antrenmanlar yerine kilisedeki ayine gitmemizi söylemiş ve bu fazlasıyla işime gelmişti. Miranda'yla konuşmamız için tek fırsatımdı. Aslında ona karşı beslemediğim hislerle kalbini incitmek istemiyordum ve açıklamak için de çok fazla şansım olmadığını biliyordum. Ancak yine de, ona tamamen boş olduğumu söyleyemezdim. En azından bu kadar erken olmazdı, çünkü Harry henüz okula gelmemişti. Kiliseye gitmek için girilen sıradan gizlice sıyrılıp alt kattaki tuvaletlere saklanmam yeterli olmuştu ayinden kaçmama. Tüm Hawksmoor öğrencileri ve müdürün de içinde olduğu önemli birkaç öğretmen okulu boşalttığında, gizlice arka bahçeye giden kapıya yürüdüm. Kameraları kontrol etmediklerini biliyordum. Eğer etselerdi, muhtemelen benim Stan'in odasına gece yarısında girip sabahın köründe çıkışımı görebilir ve bunun hesabını sorabilirlerdi, ama böyle bir şey olmamıştı. Bir de, Harry ve Hadrian'ın okulun ilk zamanlarındaki gevşek konuşmalarından da, o kadar da önemsemediklerini anlamıştım aslında.

Gizli ve başarılı bir şekilde bahçeye çıkmıştım ancak Miranda'nın dediği arka demir kapı kilitliydi. Tam çaresizce ne yapacağımı düşünürken, aklıma gelen basit fikirle hemen etrafımı kontrol ettim. Üstüne tırmanıp atlamak tahminimden daha kolay olmuştu.

Miranda etrafta yoktu. Ormanda çevreme bakınarak yürümeye başladım. Okuldan ilk defa kaçtığım için tedirgin hissediyor ve bir şey olmayacağını tembihliyordum içimden kendime. Her zaman beraber oturduğumuz yere yürürken, arkamdan birinin seslendiğini duydum. O tarafa döndüğümde, beklediğim gibi bu Miranda'ydı. "Oraya gidemeyiz artık. Çünkü bir arkadaşın bizi gördü."

house of cards | larryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin