İtiraf

748 73 51
                                    

Will, zavallı Winston'ı kanepeye yatırdı, bir süre köpeğin kürkünü karıştırdı. Dürüst olmak gerekirse, gergindi. Sosyal ilişkilerde hiçbir zaman iyi olmamıştı. Bu durumda çok karmaşık ve rahatsız ediciydi. Beverly onu geri gelmemesi konusunda uyarmıştı. Ama onu dinlememişti. Neden geri dönmüştü ki?

"Duş alıp üstünü değiştirmelisin Will. Bu arada ben yemeği hazırlayacağım." Hannibal ona neşeli bir gülümseme gönderdi.
Evet elbette! Muhtemelen gömleği kana bulanmış bir kasap gibi görünüyordu.

"Merak etme Will. Pişirmek için ihtiyacım olan her şeyi getirdim." Hannibal yanındaki büyük kutuyu işaret etti.
Will başını salladı ve yukarı banyoya gitti. İçinde büyüyen çaresizlik hissinden nefret ediyordu. Üç yıl önce Hannibal ve Alana bir çift olduklarında hissettikleri ile tamamen aynıydı. Ve bunu durdurmak için yapabileceği hiçbir şey yoktu.
Will kıyafetlerini çıkardı ve duşa girdi. Sıcak su onu biraz sakinleştirdi ama bu yeterli değildi.

Yirmi dakika sonra tekrar Hannibal ve Alana'ya katıldı. Will saçını kurutmak için zaman kaybetmedi. Bu nedenle, saçları normalden daha fazla kıvrıldı.
Will, aynı renkte bir çift koyu mavi pantolon ve bir gömlek giymeye karar verdi. Yalın ayak geziyordu, çorap giyememişti, çünkü getirdiği kutulardan birinde çoraplarını nereye koyduğunu bilmiyordu. Açıkcası bu durum çokta umrunda değildi. Onları yalnız başına bırakmak istememişti. Nasıl bu kadar çabuk duş aldığını bile bilmiyordu.

Odaya girdiğinde iki misafiri ona baktı. Will'in bakışları Hannibal'ın sabit bakışlarına odaklandı. Eski Profesörü ona tepeden tırnağa bir gülümsemeyle baktı.
Will'in kalbi hızla atıyordu. Kızardı.

"Bu çok daha iyi," dedi Hannibal. "Akşam yemeği birkaç dakikaya hazır olur. Şarap ister misin?" diye sordu.

"Evet! Çok isterim." diye yanıtladı Will.

Bardağı aldı ve şaraptan bir yudum aldı. Büyük bir sürprizle tadı tatlıydı.
Will, Hannibal'ın sek şarabı tercih edeceğinden emindi.
Hannibal kadehini kaldırdı. "Sana, Will. Geri döndüğüne sevindik!"

Alana da Hannibal'a katılarak kadehini kaldırdı. "Will'e!" dedi.

Ancak şimdi Will etrafına bakmıştı. Masanın üzerinde koyu kırmızı bir bez vardı, mumlar sıcak bir ışık veriyordu. Sofra kuruldu ve tavada lezzetli bir et cızırdadı. Koku harikaydı. Köpeğin kaseleri bile taze etle doluydu. Anlaşılan Hannibal çok çaba sarf etmişti. Will bir kez daha Alana'nın gitmesini diledi.

"Voilà, mantarlı ve kızılcıklı dana biftek. Seni etkilemek için elimden geleni yaptım." Hannibal yemekleri servis etti. Bir sanat eseri gibi görünüyordu. Ve tadı cennet gibiydi.

"Wau..Hannibal..Bu harika..Bu kadar harika bir aşçı olduğunu hiç bilmiyordum", dedi Will.

Hannibal, Will'in iltifatına gülümsedi.

"Bilmediğin çok şey var." Hannibal'ın yoğun bakışları altında Will'in kalbi bir an için durmuştu.

Yemek sırasında, konuşmayı esasen Alana yönetti. Will yemeğin tadını çıkarmakla, Hannibal ise Will'i izlemekle meşguldü. Aniden bir cep telefonunun çaldığını duydular.

"Sanırım bu benim telefonum." Will ayağa kalktı ve telefonu aradı. Bir kaç saniye sonra ceketinin cebinin içinden buldu.

"Merhaba Beverly! Nasılsın? ... Evet döndüm... Yarın güzel. .. Tamam. Yarın görüşürüz. Hoşçakal!" Will masaya döndüğünde özür diledi: "Böldüğüm için üzgünüm. İyi bir arkadaşımdı."

Alana merakla, "Beverly Katz mı?" diye sordu.

"Evet. Onu hatırlıyor musun? Senden iki yaş küçük."

"Tabii ki, hatırladım. Senin yaşında olduğunu biliyorum. Hala sana aşık mı?"

"Ne? Şaka mı yapıyorsun? Beverly benim en iyi arkadaşım. Hepsi bu." Will şaşkınlıkla kaşlarını çattı.

"Will Graham. Sen bir kalp kırıcısın, değil mi? Beni reddettin.
Beverly'nin sana aşık olduğunun farkında değildin. Neden? "
Alana bir kaşını kaldırarak sordu.

Will kısa bir an gözlerini kapadı ve derin bir nefes aldı."Bu... Çünkü ben... kadınlardan hoşlanmıyorum. "

Söylediklerinden sonra Will'in yanakları kıpkırmızı olmuştu. Masaya baktı, ama Hannibal'a bakamadı. Bakamazdı da.

"Ah! Anlıyorum. Bu çok şeyi açıklıyor. Hiç şansım olmadı." Alana şok olmuş gibiydi.

Tanrı aşkına! Bu, Hannibal Lecter'ın önüne çıkmaktı! Will, hiç bu kadar utanmış hissetmediğinden emindi.

Bu durumdan nasıl çıka bileceğini düşündü. Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki, neredeyse göğsünden dışarıya fırlayacaktı.
Gözlerine kapatıp açtı, yemeğine odaklanmak istedi. Ama söylediği bu itiraftan pişman olmuştu.
Hannibal'ın hiç bir tepki vermemesi durumu daha da geriyordu.

Hannibal bir süre sonra boğazını temizledi. "Tatlıya ne dersiniz ?Sanırım tatlının zamanı geldi, değil mi?"
Parlak bir gülümsemeyle muzları alevlendirdi, vanilyalı dondurmayla süsledi ve servis etti.

Profesör//Hannigram✔️حيث تعيش القصص. اكتشف الآن