Bölüm 3

12.6K 171 35
                                    

İLK KARŞILAŞMAM

Korkunç rüyalar gördüm. Zindanı andıran rutubet kokulu vampirlerle dolu mağaranın içindeydik. Çoğu annemi ısırmak istiyordu. Bazıları da beni öldürmek istiyordu.

Sonra hiçte tanıdık olmayan bir kız sesi işittim. Kızgın sayılabilecek bir ses; "Herkese ait!" gibi bir şey söylüyordu. ''Yanlış işitmiş olmalıyım'' diye düşünüp bıçak saplıyorlarmış gibi ağrılarla sağ yanıma döndüm.

"Böyle sele serpe yatamazsın, hey sana söylüyorum..." dedi yabancı ses.

Rüyada olmadığım besbelliydi.

Gözümü açtığımda göle yansıyan güneş ışıkları gözlerimi aldı. Sersem gibiydim. Gerilip esnediğim sırada... Birdenbire kendimi yerde buldum.

 "Aaaa... Güm... Kalçam!"

Neler olduğunu bilmiyordum ama birinin beni itip yere serdiği kesindi.

Başımı kaldırıp baktığımda beyaz tenli, siyah saçlı bir kız, kaşlarını çatmış, ellerini gözlerine siper ederek öfkeyle bana bakıyordu. Üzerinde siyah renkte, bacaklarına yapışmış kot pantolon ve sırtında da yine siyah renkli kaşe bir kaban vardı. Ayağınaysa ket marka koyu gri tonlarda bot geçirmişti. Yüzü gitgide tanıdık gelmeye başlamıştı. Sanırım okulda görmüş olmalıydım.   

Hızla karşısına dikilip:

"Sen kendini ne sanıyorsun? Az daha senin yüzünden kalçamı kırıyordum" dedim.

Gözlerini kocaman açıp elini beline attıktan sonra bankı işaret edip,

"Buraya herkes oturabilir. Eğer uykun varsa evine git!" dedi.

Hızla "Gidecek bir evim yoksa..." diye karşılık verdim.

"O hâlde yerde yatabilirsin." dedi ve sinirle yanında duran bavulu kucaklayıp banka oturdu.

Kucağındaki bavul annemin uzun seyahatlere çıkarken kullandığı bavula çok benziyordu. Sanki bir boy küçüğü gibiydi. İlgimi bu yüzden çekmiş olmalıydı. Birkaç saniye kadar annemle birlikte çıktığımız yolculuk anılarından birkaç kareyi hatırladıktan sonra kendime gelip kıza döndüm.

Öfkeli kız, sanki uzun bir yolculuğa çıkacakmış gibi görünüyordu. Benden beklenmeyecek bir kibarlıkta, banktaki boşluğu işaret ederek:

"Oturabilir miyim?" dedim. "Bir sakıncası yoksa tabii..."

Sesim istediğimden yüksek çıkmıştı.

Başını kaldırmadan:

"Yayılmayacaksan oturabilirsin." dedi.

Arada birkaç karış mesafe bıraktıktan sonra yanına oturdum. Hâlâ öfkeli görünüyordu. Onu öfkelendiren şey ben olamazdım.

Bir süre ikimiz de tek kelime bile etmeden öylece durduk. O da en az benim gibi endişeli görünüyordu.

Gölü izlerken olmadık bir anda "Bugün için kasırga kopacak diyorlar." dedim. "Sence de öyle mi?"

Yavaşça başını gökyüzüne kaldırdı. Burnunu büzüp kirpiklerini kırptıktan sonra:

"Bunu sanmıyorum." dedi. Yumuşak bir sesle de: "Hava oldukça açık!" diye ekledi.

Kasırganın kopacağı yalanı bana aitti. Bunu öylesine, ortamı yumuşatmak için uydurmuştum. Sanki işe yaracak gibi gözüküyor...

"Yolculuğa mı çıkıyorsun?" diye sordum.

Tek kaşını kaldırıp beni şöyle bir süzdükten sonra:

BEYAZ KANATLI VAMPİR 1 - BAŞIM DERTTEDonde viven las historias. Descúbrelo ahora