3.

5.9K 292 4
                                    




Agalar hepinize selam.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki Haziran ayına kadar derslerim çok yoğun olacak. Bu yüzden bölümler geç gelirse kusuruma bakmayın.

Fikirlerinizi belirtin. Eklemek istediğiniz, görmek istediğiniz sahneler varsa yorum yazın lütfen.

Haydii devam edelimm..








Karan'dan

Yıllar önce annem ve babam bir kardeşim olacağını söylediklerinde heyecanlanmıştım.

En büyükleri bendim. Ve hepsi benim canımdan bir parça. Annem ve babam işleriyle meşgul olduklarında kardeşlerimle hep ben ilgilenirdim.

Annem ve babam erken evlilik yapmışlar. Öyle anlatırlardı. Babamın, babası olan şahsiyet annemi hiç kabullenmemiş. İlişkilerine karşı çıkmış. Urfa'da aşiret olduğumuzdan babam ve annem birbirlerini bırakmamak için önce yurt dışına kaçmış daha sonra tekrar Türkiye'ye gelmişler. Babaannem her ne kadar dedeme karşı gelmeye çalışsa da koskoca aşiret ağasının karşısında kimse duramaz.

Babam bir istisna olup kendisini ve annemi oradan çekip almış. Annem küçükken ailesini kaybettiği için hep hor görülmüş. Babamla aralarındaki ilişki o kadar güzeldi ki. Çok zorluklar ve sıkıntılar çekmişler. Yurtdışında baya bir para biriktirdikten sonra buraya İstanbul'a gelmişler. Burada babam kendisine ait ticaret şirketi kurmuş ve büyütmüş. Annem de yanında her daim destek olmuş.

Daha sonra annem bana hamile kalmış. Anlattığına göre babam bunu öğrenince oturup sevinçten ağlamış. Ama ne zaman ona bunu söylesem hep inkâr eder. Annemle bir olup babamı sinir ettiğimiz çok oluyordu.

Daha sonra aramıza ailemizin ikinci kadını Sude katıldı.
Güzel bebeğim. Doğduğu zamanları az çok hatırlıyorum babamın telaşları annemin hamilelik döneminde ki durumları. O zamanlar dört beş yaşlarındaydım çok birşey hatırlamasam da benden küçük bir kardeşim olacağı için çok mutluydum.

Sude doğduktan sonra onu ilk kucağıma aldığımda ağlamıştım. Bu sefer de babam benimle dalga geçmişti. Tabi her defasında hatırlatmaktan üşenmiyordu.

Daha sonra Akın ailemize geldi. Bir kız kardeşim ve erkek kardeşim vardı. Abiydim artık. Bunun vermiş olduğu duygu çok farklı. O kadar küçüklerdi ki herkesten her şeyden saklamak istiyordum.

Dört yıl sonra ikizler doğmuştu. Akın ve ikizlerin doğumundan sonra ki hallerini çok iyi hatırlıyorum. İkizler doğduklarında o kadar küçüktüler ki. Minicik elleri, minicik ayakları vardı.

Gel zaman git zaman ben babamın yanında şirkette çalışmaya başladım. Liseyi açıktan bitirip direkt babamın yanında şirkette çalışmak istiyordum.
Babam bu düşünceme saygı duyup desteklemişti.
Zaten babam ne yaparsak yapalım yanımızda olurdu.

Sude okula başladığından beridir hep savcı veya polis olmak isterdi.
İstanbul'da bir amcamız var. Ordu komutanı. Oradan kurtulmak için askerliğe başvurmuş. Dedem o kadar katı birisidir ki sadece onun dediği olmalıdır. Aksini kabul etmez ve dünyayı size dar eder.

Bir küçük amcam daha varmış ama o çok genç yaşta vefat etmiş. Babamın ve amcamın anlattığı kadarıyla dedemin baskılarına dayanamamış ve psikolojik olarak çökmüş. Son damlası ise sevdiği kadının gözünün önünde öldürülmesi olmuş. Amcamda ondan sonra yıkılmış ve toparlanamamış. Kalp rahatsızlığından dolayı da iki yıl içerisinde vefat etmiş.

Hiç tanıyamasamda en sevdiğim amcam o. İsmi Mert. Adı gibi Mert bir adam.
Komutan olan amcam ise Fırat. Favori amcam. Sürkeli görüşemesek de her fırsatta yanımıza gelir.

Akın ve Aras evin yaramazlarıydı. Hayır yani Ayaz Arasın ikizi ama hiçbir benzerlikleri yok.

Annem tekrar hamile kaldığında şaşırmıştık. Beklemiyorduk çünkü. Bizim kadar annem ve babam da şaşırmıştı.

Kağan doğacağı zaman hepimizin de doğduğu hastanedeye gelmiştik. Evet hepimiz aynı hastanede doğduk. Neyse.
Annemi ameliyata aldıklarında nedense içimde bir sıkıntı vardı. Altıncı hislerim kuvvetlidir. Hiç yanılmam.

O gün çok kötüydü. O gün sadece annem çıkmıştı ameliyattan. Doktor gelip de bize kağanın öldüğünü söylediğinde hepimiz şok olmuştuk.

Babam sinir krizi geçirmişti. Ben onu sakinleştirmeye çalışıyordum. Aras hem üzüntüden hemde babamın o halinden sonra ağlama krizine girmişti. Ayaz ve Akın bir yandan ağlarken bir yandan onu sakinleştirmeye çalışıyorlardı.

Sude annemin yanına gitmişti.

Hepimiz bir yere dağılmıştık.

Çok çok kötü günlerdi. Hala hatırlıyorum annemin ve babamın nasıl yıkıldıklarını.

Daha sonra toparlansak da eskisi gibi neşemiz yoktu.

Aras ve Akın bile çok durgundu. Ayaz normalde de sakin bir çocuktu daha da sessizleşmişti. Sude diğerlerine nazaran daha enerjik davranmaya çalışıyordu ama geceleri odasında ağladığını bilirim.

Ben ise her şeye koşturmaya çalışıyordum. Babam şirketi boşlamıştı ve işleri ben ilertletmeye çalışıyordum.

İki yıl öyle böyle geçmişti. Bir akşam annem ve babam hazırlanıp dışarı çıkacaktı. Aras çok huysuzdu. Evet ne kadar büyüse de hala çocuktu. Annem ve babamı bir türlü evden çıkartmadı.
Babam en sonunda erken geleceklerine dair söz vermiş ve odasına çıkartıp uyutmuştu.
Neden bilmiyorum ama sanki hissetmiş gibi bizimle son kez göz göze gelmiş ve gülümsemişti. O geceyi asla unutmam.

O gece geri dönmediler. Çok bekledik ama gelmediler. Hatta Aras da uyanmıştı. Çoktan ağlamaya başlamıştı bile. Onun bu hali beni de gererken Sude bizi sakinleştirmişti.

O gece dörde kadar uyumamıştık. Sonra bir telefon geldi.

Hastenden.

Çağırdıkları hastaneye gittik.

O geceden sonra ne annemi ne babamı birdaha göremedik. Duyamadık.

Gece sarhoş bir sürücü yüzünden kontrolü kaybetmişler ve tır kamyonuna çarpmışlar.

Altında ezilmişler.

Söz vermiştiniz baba.
Gelicektiniz.
Arası nasıl susturayım şimdi.
Küçücük çocuklar daha.
Bize ne olacak?

Anne sana şimdiden ihtiyacım var.
Ama çok erken ayrılmadınız mı? Çok çabuk bırakmadınız mı bizi?

Baba ben kime sırtımı yaslayacağım. Kiminle dertleşicem. Kiminle dalga geçicem. Hani hep yanımda olacaktın. Nerdesin şimdi. Yakıştı mı bu sana?

Hadi ama Arasa söz verdin. Sen sözünü tutarsın. Bizi bırakmazsın.

Canım yanıyor.
Cayır cayır içim yanıyor. O kadar çaresiz ve yalnız hissediyorum ki. Kelimelerle ifade edilemeyecek bir duygu.

Sonraları hatırlamıyorum pek. Kriz geçiriyordum sürekli. Amcam bizi yanına almıştı. Ama o da bize bakamazdı çünkü sürekli evde değildi. Annemin manevi babası bizim dedemiz olan adam yanına aldı bizi. Hepimiz dağılmıştık. Bizi toparladı. Elinden geldiğince yani.


Zor süreçlerden geçtik. Büyüdüm. Büyüdük.
Sorumluluklarım arttı. Babamın şirketinin başına geçtim ve şimdi yirmi dokuz yaşında bir adamdım.

İki hafta önce bir zarf gelmiş eve. Çalışma odama gidip açtım.

Tüm geçmiş ve gerçeklerin yazılı olduğu kağıt. Saatlerce odamda kaldım. Defalarca okudum. Tekrar ve tekrar.
İdrak edene kadar okudum. Sonra ise gözümden akan yaşları durdurup diğerlerini çağırdım. Sude savcıydı. Elbet bulurdu bunun kimin gönderdiğini.

Hepsi şok olmuştu.

İnanılması zor bir gerçek çünkü.

Hepimizin hayatını değiştirecek gerçek..










Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen 🤗

~KAĞAN~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin