Giriş

1.2K 134 44
                                    

Annesiyle telefonda konuştuktan sonra kapatıp ceketini aldı ve çıktı Jeongguk. Ailesinin dağ evine biraz kafa dinlemek için gelmişti ve annesi on beş dakikada bir arayıp bir şeylerin yerini hatırlatıyordu.

Gerçekten çok bunalmıştı Jeongguk, onu geren şehir hayatından bir şekilde kaçması gerekiyordu ve kısa süreliğine de olsa bu yolu seçmişti. Şimdiyse ormanda bir yürüyüşe çıkmak üzere evden ayrılmıştı.

Kulaklıklarını taktı, karışık bir şarkı listesini açıp müziği başlattı. Ağır adımlarla patikadan ormana doğru yürüdü, derin derin nefesler aldı yürürken.

Her şey ne kadar yolunda görünse de stres bozukluğu onu bitiriyordu. Bu yüzden teyzesi şımarık olduğunu iddia edip duruyordu ama şımarıklığından değildi ki, istemeden oluyordu işte. Sürekli gergin olmayı kendi de istemiyordu ama elinde değildi.

Şimdi hazır yaz tatiline girmişken bir ay için de olsa dinlenmeliydi.

Yürürken etrafi izledi Jeongguk, hayatında kaç defa böyle sakin bir yerde bulunmuştu ki? Tadını çıkarmalıydı.

Kısık bir inilti sesi duyduğunda şaşırdı, burada herhangi bir insan olmazdı ki, bu ses de neydi?

Etrafına bakındı, çalıların arasına baktı. Aynı sesi tekrar duyduğunda bu sefer durup bekledi, "Buradayım." demeyi başardı Jimin acı içinde kıvranırken, demeseydi Jeongguk neredeyse üstüne basıyordu.

Jeongguk aniden durup yere baktığında küçücük bir insan gördü yerde, üstelik kanatları da vardı bu insanın. Eğilip dikkatlice avuçlarının arasına aldı onu.

"Çok güzelsin."diye mırıldandı hayranlıkla.

THE FAİRY | JİKOOKWhere stories live. Discover now