1.1

764 80 40
                                    

Playist:

Jaymes Young- Infinity...

Jaymes Young- Infinity

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.


Lee Min Ho...

Elimdeki kraliyet hazinesi hakkındaki hesaplamaları kontrol ederken önümde hissettiğim hareketlilik ile başımı kaldırıp gelen kişiye baktım. Jeongin karşımda durmuş ve selam verdikten sonra konuşmaya başlamıştı. "Choi ailesi saraya giriş yaptı, majesteleri. Sanırsam majesteleri kral ve kraliçe ile görüşmek için taht odasına gittiler." Söyledikleri karşısında önümdeki kitabı kapattım ve ayağa kalktım. Saatlerdir burada hareketsiz bir şekilde oturduğumu yeni fark ediyordum. İşe bir koyuldum mu, zaman nasıl geçip gidiyordu hiçbir fikrim yoktu.

Jeongin'in gözlerine beklentiyle bakmaya başlamam ile yutkundu ve başını eğdi. "Küçük hanım geldi mi göremedim maalesef efendim." Gözlerimi devirdim. O salak şey sinirlerimi bozuruyordu. Acaba evliliği onaylayacaklar mıydı? Büyük ihtimalle onaylayacaklardı. Zira ailesi dünden hazırdı. Hatta kıvırtarak, oynayarak gelip herkesin içinde dans bile edebilirlerdi bunun için.

Onun babasını sevmiyorum desem yalan olur. Sevdiğim bir bakandır. Yani iş kısmından bakarsak; sürekli ve aksatmadan, güzelce çalışan biriydi fakat ailesi bakımından iyi bir baba olduğunu düşünmüyordum. Annesine gelecek olursak, gördüğüm en kepaze kadındı. Güya ileri gelen Kim ailesinin en büyük kızıydı. Davranışları ise görmemiş insanlar gibiydi. O kadını oldum olası sevemedim.

"Gidip bakalım öyleyse." Diyerek ilerlerken Jeongin'de arkamdan gelmeye başladı hızla. Jeongin iyi çocuktu. Genç ve toydu fakat işinin ehli biriydi. Eh, benim etrafımda işinin ehli olmayan ya da tecrübeli olmayan birini göremezdiniz. En az ikisinden biri olurdu. Fazla mükemmeliyetçi biri olarak bu konularda çok titizdim.

Taht odasına girmeden önce Jeongin kapıdaki görevliyi es geçerek kendisi duyurdu geldiğimi. "Majesteleri Velihat Prens Min Ho hazretleri teşrif ettiler." Kapılar açılırken dik bakışlarım ve yürüyüşümden ödün vermeyek içeri geçtim. Annem ve babam tahtlarında oturmuş onun anne-babası ise ayakta dikilmişti. Beni görür görmez selam vermeleriyle onları es geçerek annem ve babamın önünde durup eğilerek selam verdim.

"Seni buraya getiren nedir oğlum?" Diyen annemle başımı kaldırıp konuştum. "Babama birkaç evrak hakkında bilgilendirme yapacaktım. Bakan Choi'nin ve Bayan Kim'in burada olduğunu bilmiyordum." Aslında tam yalan sayılmazdı. Zaten babama danışmam gereken şeyler vardı. Sadece Choi ailesinin geldiğinden haberdar olmadığımı söylediğim kısım yalandı. İkiliye dönerek soğuk bakışlar atarken hiç istemeyerek,"Hoş geldiniz." Dedim.

Çaktırmadan etrafıma bakındığımda o baş belası ve aklı bir karış havada kızın burada olmadığını fark ettim. "Aslında gelmen iyi oldu. Bakan Choi, izdivaç konusu için gelmiş." Diyen babamla dikkatle onu dinlemeye başladım. Küçüklüğümden beri babama hayran biriydim. Bana göre o mükemmel biriydi. Kocaman bir ülkeyi yönetmek asla kolay değildi. Ne kadar yorulduğunu ve gelecekte onun yerinde olacağımı herkesten iyi biliyordum.

Retrouvailles|Lee Min HoDonde viven las historias. Descúbrelo ahora