0

36.8K 2.7K 1.6K
                                    

Haiii, Şevval'in renkli dünyasına hoş geldiniiiz. Aylar öncesinde Tiger Claw'da da Dangerous Rabbit'de de muhabbeti geçmişti böyle bir fic yazacağımın. Dangerous Rabbit final yaptığım evrede buna başlasam da taslak biriktirmeye çalıştım elimden geldiğince. Tiger Claw'ın da finaline az kaldığı için gönül rahatlığıyla başlıyorum eheheh.

Buraya fice başladığınız tarihi alabilirim.Xx

Bu arada bu fic Tiger Claw ficimdeki kaplan Taehyung ile Dangerous Rabbit ficimdeki Jungkook'un karışımı bir fic. Özellikleri birebir aynı sayılır yani:))

Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! <33

**

Jungkook~

Soluk soluğa çalılıkların arasına girerek saklandım. Beyaz tüylerim kan içinde kalmıştı.

Küçük elimle göğsümü tutarak kulaklarımı indirip sese kulak kesildim.

Kalbim ağzımdan fırlayacakmış gibi şiddetle çarpıyordu. Ağaca tırmanırsam, anında tüfekle vururlardı.

Sabah uyandığımda evimde tavşan bedenime dönüşünce, dolapta yiyebileceğim hiç bir şey olmadığı için beslenmek için ormana gelmiştim.

Zamanlamamı sikeyim ki, en iyi avcılara denk gelmiştim.

Zar zor kurtulmuş olsam bile, vurulmuştum. Ah hâlâ tehlikedeydim ve şu an vurulduğumdan mıdır bilinmez, koku alma duyum azalmıştı.

Yön duygumu kaybettiğim için ormanın ortasında kalakalmıştım. Küçük bedenimle gizlenmem kolaydı, lakin bu avcılar gerçekten çok fenaydı.

Çimenleri ezen adım sesleri gittikçe yaklaşırken ağzımı sımsıkı birbirine kapatıp iyice zemine gömüldüm.

"Bu taraftan, kanı ve adım izleri var." Tok bir adamın sesi kulaklarımda çınladığında, çokta uzakta olmadıkları gerçeğiyle yüzleştim.

"Kızım çok beğenecek onu." Beni öldürmek değil miydi dertleri? Ama beni vurmuşlardı!

Ayrıca ben... Ben normal bir tavşan değildim ki Tanrı aşkına...

Gittikçe yaklaşan adım sesleri, ayaklarının altında çatırdayan dal parçalarının sesi kulaklarımda uğuldarken sertçe yutkundum.

Nefesimi tutmuştum, ciğerlerim patlayacakmış gibi şişiyordu ufacık göğsüm.

Canım acıyordu ve bu şekilde çok daha fazla kaçamayacağımı biliyordum.

Başımı yasladığım topraktan kaldırıp hemen çarprazımda bir kaç metre ötemde kalan göl dikkatimi çekti.

Göle atlarsam beni anında vururlardı, lakin gölün hemen köşesinde bir karga yuvası vardı.

İçi boş görünüyordu, sanırım ağaçtan düşürmüş ya da yuvasını bozmuştu.

Zihnimde çalkalanan düşüncelerle birlikte, sindiğim ağacın gövdesinden başımı hafifçe eğerek önüme baktım.

Görünürde kimse yoktu, lakin yaklaşan adım sesleri fazlasıyla yakınımda olduklarını haykırıyordu.

Vakit kaybedemeyeceğim gerçeğiyle, elimden geldiğince hızlı bir şekilde zıplayarak gölün önüne koşturdum.

Zeminde benim ayaklarımın üstünde rahatça yürüyebileceği genişlikte ve uzunlukta tahta parçası görünce onu yakalayıp arka ayaklarımla tepikleyerek yuvanın önüne kadar itekledim.

Burnumla toprağı eşerek kan damlayan kısmı toprağın altına sakladım ve havaya doğru kalkarak ellerimle kanayan küçük gövdemi sıkıca tutup gövdemden zemine kan damlamasına engel olmaya çalıştım.

Bir yandan da tahtanın üstünde, kuyruğumu toprağa sürtmemeye özen göstererek hızlıca yürüye yürüye karga yuvasının içine yuvarlanarak girdim.

Acıyla yüzümü buruşturarak başımı iki yana sallayıp kendime geldim. Vakit kaybetmemem gerekiyordu.

Buraya kadar bana yol olan tahtaya uzanıp ağzımla çektiğim gibi toprakta sürükleyerek göle doğru fırlattım.

Doğrudan ateş etmeye başladıklarında göle girdiğimi zannederek bu tarafa doğru koşturmaya başladılar.

Kıvrılarak iki büklüm oldum ve küçülebildiğim kadar küçüldüm yuvanın içinde.

Çalılardan, ağaç dallarından oluşan yuvanın içinde kalakalmıştım. Yuva yan döndüğü için üstüm kapalıydı, bu sayede yandan girmiştim yuvaya.

"Tüh kaçırdık!" Kalın ses kulaklarımda çınladığında beni bu yuvanın içinde fark etmemeleri için dua etmeye başladım.

Daha fazla kaçmaya gücüm kalmamıştı, tükenmiştim.

Kalbim öyle hızlı çarpıyordu ki, sesini duyacaklar diye ödüm kopuyordu.

"Hadi gidip başka tavşan bulalım, tuzak kurdun mu James?"

Daha ince genç bir ses daha işittim saniyeler sonra. "Evet, kurdum." Bu sözleri duymamın etkisiyle gidiyor olmalarına dahi sevinemedim.

Kahretsin ormandan çıkarken çok dikkatli olmalıydım. Tuzağa takılırsam çok daha fazla yaralanabilirdim. Kapana denk gelirsem ayağımı bile kaptırabilirdim. Lanet olsun!

Ormana bir daha gelirsem! Epeydir dönüşmediğim için eve ne yeşillik ne de havuç almıştım. Böyle olunca da mal gibi kalmıştım işte!

Düşüncelerimin derinliğinden sıyrılmamı, onların uzaklaşan adım sesleri sağladı. Yine de bulunduğum noktadan çıkıp risk almadım.

Hemen çıkamazdım.

Kan kaybettikçe güçsüzleşen bedenimi dakikalar sonra kıpırdattığımda, acı içerisinde inleyerek milimlik kalktığım yuvaya gerisin geriye çakıldım.

"Ah Tanrım, çok kanıyorum." diye fısıldadım yuvayı kan içerisinde bıraktığım gerçeği yüzüme çarpıldığında.

Derin derin nefesler çektim burnumdan. Ardından bir kez daha küçük ellerimi yere yaslayarak kendimi kaldırmak için hamlede bulundum.

Tam o sırada, yuvaya tepeden bir darbe aldığımda, içinde sarsılarak yuvarlanmaya başladım.

Ah siktir, bulmuşlar mıydı beni! Lanet olsun!

Ağaçlara doğru yuvarlanırken son anda kenardan ağzımla tutunmayı başardığım için yuvadan dışarıya fırlamama engel oldum.

Dönen yuva bir darbeyle duraksadığında, dişlerimle tutunmayı bıraktığım için küçük gövdem iki yana çarparak yuvanın zeminine kapaklandı.

Yan duran yuva çevrilerek yukarıya doğru döndürüldüğünde, bulunduğum noktadan kayarak köşeye sürüklenip çarptım.

Kapattığım gözlerimi araladığım anda bulanık görüş alanıma giren yukarıdan boynunu eğmiş bir şekilde bana yalanarak bakan bir kurt olduğunda korkuyla titredim. Nefesim tekledi.

Siktir. Avcılardan kaçmayı başarmıştım ama şimdi kurdun pençeleri altındaydım. Ve lanet olsun ki bedenimi kaldırmaya dahi gücüm yokken, ondan kaçamayacağımı iyi biliyordum.

**

Bölüm sonu :)

Ehehe umarım sevmişsinizdir, bol bol oy ve yorum isteriiim. Coşturun buraları ki diğer bölümü hemen yollayayım eheheh hazır çünkü <3

Instagram: Sevvyniz & Sevvy97 / Tiktok& Twitter: Sevvyniz

-Şevval

SASSY BUNNY • TAEKOOK ✓Donde viven las historias. Descúbrelo ahora