yedi

277 28 5
                                    

"Ya aptal herif sana dedim ki beni koru, ölmeme izin verme. Başımı çıkardığım an vuruldum anasını satayım böyle mi koruyorsun?"

"Şarjörüm bitmişti onu değiştiriyodum iki dakika bekleseydin sen de, kurt mu var götünde?"

"Mix. Sus lütfen. Susmazsan sana hayallerimdekinden daha kötü şeyler yapacağım. Tam kazanacaktım." Earth sevgilisini kolunun altına alıp kendine çektiğinde Off, sinirle telefonunu masaya bıraktı. Son yarım saattir aynı konu üzerinden tartışıp aynı zamanda da yemek yiyorlardı.

Bright konuşmaya dahil olmadan sessizce yemeğini yerken bir gözü telefondaydı. Dünden sonra Win'i sadece sabah evden çıkarken görmüştü ve derse geç kaldığı için konuşup özür dilemeye fırsat bulamamıştı.

Arkadaşları ortak olmasına rağmen birbirlerini tanımamaları her ikisine de garip gelse de bunun tek nedenini Bright'ın son senesinde okul değiştirip bu üniversiteye gelmiş olmasına bağlıyorlardı.

"Hey, Win!" Duyduğu isimle kafasını yemekten kaldırıp etrafına bakındı. Gördüğü bedenle birlikte gülümsedi ve içini heyecan kapladı, bu kapıldığı heyecanıyla omuzlarını düşürdü. Kendini kaptırmamak için verdiği savaşa yenilmiş gibi hissediyordu. Uzun bir süredir göz hapsine aldığı bu tatlı tavşana böylesine yakın olmanın kendisine iyi gelmediğinin farkındaydı fakat umursamıyordu.

Win çantasını masanın boş kısmına koyarak Bright'ın yanına oturdu. Bütün odağı Win'e kaymışken yanındaki adam onu umursamıyor gibiydi. Bright kendisine bakmasını sağlamak için ayağına vurduğunda Metawin kısa bir bakışın ardından umursamadan arkadaşlarının konuşmasına dahil olmuştu.

Yaptığı hatanın farkındaydı fakat nasıl düzeltmesi gerektiğini bilmiyordu. Sinirini en yanlış kişiye boşaltmıştı ve bundan delicesine pişmanlık duyuyordu. Win ise bütün olanları umursamıyormuş gibi yapmanın daha kolay olduğunu düşünüyordu, karşısında oturan iki adamın flörtleşmesini izlemek yerine yüzünü buruşturarak başka yöne bakıp gülüyordu.

"Win," diye fısıldadı. "Diana iyi mi?"

"İyi."

"Dün için kusura bakma lütfen." Win bıkkınlıkla yüzüne baktı. "Tamam." Bright derin bir nefes verip cevap verecekken araya giren Gun'a içinden küfürler savurdu.

"Ne fısıldaşıyorsunuz aranızda? Hem siz ne zaman tanıştınız ilk defa hep birlikte toplanıyoruz."

"Telefonumu Bright bulmuştu. Ondan alırken tanıştık."

"Ne zor zamanlardı..." Mix birkaç gün öncesini düşünüp yakınırken Win güldü. "Tamam birkaç gün telefonunu ortak kullandık sadece... Günlerdir söyleniyorsun."

Earth, Win'e kaşlarını çatmış bakarken mırıldandı, "Birkaç gün dediğin zamanda ben sevgilimle konuşamadım."

Win tatlı olduğunu düşündüğü gülümsemesini yaparken "Özür dilerim, özür dileriim. Mix'in o saçma fotoğraflarından uzak tuttum seni." diyerek yanıtladı. Mix ve Earth harici herkes kıkırdarken Bright aklına gelen şeyle daha çok güldü.

"Win'in telefonundaki fotoğrafla-" Cümlesini tamamlayamadan ağzına kapanan ellerle daha çok sırıttı. "O fotoğrafları gördün mü?" diye heyecanla soran Off, Bright'ın ağzını Win'in elinden kurtardı.

"Gördüm." Bright keyifle kollarını önünde birleştirdi ve Win'e döndü. "Bir tek benim görmem sorun sanırım, Off bildiğine göre." Win gergin bakışlarını Bright'tan ayırmazken Gun cevapladı.

"Ne görmesi? Kimseye göstermiyor telefonuna dokunamıyoruz bile. Meraktan ölmeme çok az kaldı! Ne olabilir diye düşünmekten geceleri uyuyamıyorum bazen..." Gun'un abartı tepkisine Win göz devirdi ve kafasına vurdu. "Başka sebeplerden uyuyamıyorsundur beni bahane etme."

if you want me | brightwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin