39🌅

24.2K 1.9K 440
                                    

🌅

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🌅

Oturduğum yatakta kıpırdanırken bedenime bir acı hakim oldu fakat bu durum aşkımdan, sevgimden kaynaklı değildi. Sanki bir kış günü televizyonu açmış, ana haber bültenine denk gelmiştim. Spiker bir askerin kayıp olduğunu, cesedine ulaşılamadığını söylüyordu. O an bir yabancı için ne kadar canım yanarsa, içim giderse şimdi de aynısını hissediyordum.

Ufacık farkı yoktu.

Türkiye bir evladını kaybetmişti, oğlum babasını kaybetmişti belki ama ben kocamı kaybetmemiştim.

"Hiç mi iz yok?" dedim kısık bir sesle. "Beni aradığında... Sadece senin alındığını söyledi."

"Üzerimizdeki tüm iletişim araçları almışlardı. Sadece Furkan'ın ufak telefonu kalmış, onu da Tugay Furkan'la kavga ederek elinden aldı. Çok kararlıydı. Hepimiz, yardım çağırmak yerine seni aradığı için çok sinirlendik."

"Daha fazla konuşmak istemiyorum. Tugay'la boşandık, Allah her daim yanında ve yardımcısı olsun ama... Önceliğim oğlumun sağlığı... Yapabileceğim hiçbir şey yok ki."

İsmail abi yüzündeki kırışıklıklar daha da artacak bir şekilde gülümsedi. "Benim uğrama sebebim zaten hem durumu haber vermek hem tebrik etmek hem de teşekkür etmekti. Tugay'ın peşini bırakmayacağız, oğlunuzun analı babalı büyümesi için tüm ekip çalışacağız." Yavaşça ayağa kalktı. Dizimin üstünde duran elimi alıp avcumu açtı.

"Vurulmadan önce sana bunu vermemi istedi." Küçük bir kutu bıraktı. "Sen Tugay'a İsmail abiyi kurtar dediğinde beni korumak için her şeyi yaptı... O an sen ne dersen onu yapacak gibiydi. Ben diğerlerine göre daha yaşlıyım, oradan sağ çıkmam zordu. Oğluma bağışladığınız için teşekkür ederim."

Bir şey dememi beklemeden arkasını dönüp odadan ayrıldığında parmaklarımın arasına sıkışmış olan kutuyla kalakaldım.

Tugay madem benim sözümü dinliyordu, o zaman niye şimdiye kadar canıma okumuştu?

Her şeyi geçtim ona çocuğuna dönmesini de söylemiştim. Madem baba olmayı çok istiyordu, neden oğlunu yalnız bırakıyordu?

Bedenim yine gerilmeye başladığında gözlerimi yumup derin derin soluklanmaya çabaladım.

"Sakin olalım... Üzüleceğimiz bir şey yok anneciğim... Hem babanın çok kutsal bir mesleği var, her seferinde böyle telaşlanamazsın." Aklıma türlü türlü sahneler düşerken boğazımdaki yumruyu geri iteklemeye çalıştım.

"Zaten yanımızda olsa belki sevmezdin, üzülme tamam mı?"

"Yine mi kendi kendine konuşuyorsun?"

Arkamdan gelen sese doğru döndüm. Utku elinde tuttuğu çiçek buketiyle bana gülümsüyordu.

"Kendi kendime konuşmuyorum, oğlumla konuşuyorum."

"Yalnızlıktan kafayı yedin o zaman."

Dalga geçişine göz devirdim. "Siz ne anlarsınız ya? Anne oğul, ikimizin ilişkisi bu."

Aşk Evliliği Öldürdü (KISA HİKAYE) (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now