deux

708 68 18
                                    

Mingi, Hongjoong ile buluşacakları yere doğru ilerlemeye başladı. Yolda, kafasında okulda yaşanacakları planlamıştı.

Hemen ileride Hongjoong'u gördüğünde adımlarını hızlandırdı. "Hongjoong"

Hongjoong arkasını dönüp Mingi'yi gördüğünde zorla da olsa gülümsedi. "Hazır mısın? Gerçekten yapacak mısın?"

"Yapacağım."

Hongjoong, kafasını sallayarak Mingi'nin omuzlarından tuttu ve "Dikkatli ol," dedi. Mingi de Hongjoong'a bir gülümseme sundu. Ardından vedalaşıp okula doğru ilerledi.

Okulun girişine geldiğinde, kapıyı kontrol etti. Buradan girmesi fazla dikkat çekeceğinden arka tarafa geçti ve demirliklerden atladı. İçeri girdiğinde derin bir nefes aldı ve "İşte başlıyoruz," diye fısıldadı. Ardından sessiz olmaya çalışarak girişe doğru ilerledi.

Bu saatte korumalar genellikle yemek molasında olurdu ve Mingi, kapıda koruma olmadığını fark etti. Bu da onun kolayca içeri girebilmesi demekti.

Kapıdan içeri girdikten sonra karşısına çıkan heykel ile bakakalan Mingi, bir süre heykeli inceledi, ancak nasıl bir anlam taşıdığını anlayamadı.

Biraz daha yaklaşarak elini uzattı ve heykele dokundu. Elleri heykelin üstünde dolaşırken, yanındaki bedeni fark etmedi.

Ellerini geri çektiğinde yoluna devam etti, arkasından gelen kişiden habersiz. Duvarda asılı olan tablolar fazla dikkatini çekmişti. Güzel bir yere benziyordu.

Adımlarını merdivenlere çevirdiğinde omzuna dokunan el ile hızla arkasına döndü. Üstünde giydiği takım elbise sayesinde koruma olduğunu anlamıştı Mingi.

Koruma, Mingi'nin kaçmaması için omzundan sıkıca tutarken Mingi'yi inceledi. "Burada ne arıyorsun?" diye sordu sert bir tonla.

Mingi, korumanın sert tonundan biraz etkilenmiş olsa da kendine gelerek cevapladı. "Sadece biraz dolaşıyordum."

Koruma, Mingi'yi inceledikten sonra kaşlarını çattı. "Burası, sıradan insanların dolaşabileceği bir yer değil. Burada ne işin varsa açıkla. "

Mingi, bir an tereddüt etti, ancak sonra kararlılıkla konuşmaya devam etti. "Bir arkadaşım burada olduğunu söyledi, sadece onu bulmaya geldim."

Koruma, Mingi'nin sözlerini dikkatle dinledi. "Burada arkadaşın olduğunu düşünmüyorum. Çünkü burada çalışan kişilerin dışardan birileri ile görüşmesi yasak. Sana bir iyilik yapıyorum, Bayan Kim'in yanına götürmek yerine gitmene izin veriyorum. Daha fazla bekleme."

Mingi, korumanın söylediklerini şaşkınca dinlerken gitmek ile kalmak arasında kalmıştı. Gitmeliydi, ama kalmak istiyordu.

Ancak Mingi'nin hareket etmediğini gören koruma, Mingi'nin kolundan sertçe tuttu ve onu dışarı sürüklemeye başladı.

Mingi'nin çırpınışları işe yaramazken çoktan dış kapıya gelmişlerdi. Koruma, Mingi'yi dışarı ittirip kapıyı üstüne kapattı. "Git ve bir daha buraya uğrama." dedi sert bir ses tonuyla.

Koruma arkasını dönüp içeri girerken, Mingi sinirle evine doğru yürümeye başladı.

Koruma içeri girerken kulağındaki kulaklığı çıkardı ve yanına gelen Bayan Kim'e döndü.

"Jeong Yunho, aldın mı?"

Yunho, kafasını sallarken elini cebine attı ve cüzdanı çıkarttı. Ardından cüzdanı Bayan Kim'e verdi.

Bayan Kim, cüzdanı açıp içindeki kimliğe baktı ve gülümsedi. "Demek Song Mingi... Kısa sürede onu bulalım." dedi kararlı bir şekilde.

Yeux étoilés | YungiWhere stories live. Discover now