Neuf

428 52 1
                                    

Mingi ve Yeosang çaresizce beklerken dışarıdan sesler duydular. Bu, bağırışma sesleriydi. Yeosang endişeyle ayağa kalkarken, Mingi de korkmaya başlamıştı.

"Neler oluyor?"

"Ben de bilmiyorum." dedi Yeosang, camdan dışarı bakarken.

Yunho ve Jongho'nun gitmesinden tam sekiz saat geçmişti. Mingi, bu anları ilk defa yaşadığından tam olarak neler olduğunu anlayamıyordu ve çok korkuyordu. Korkuyordu, çünkü Yunho için endişeleniyordu.

Oraya kendisi gitse bu kadar korkmazdı Mingi. Eli kolu bağlı bir şekilde burada beklemek onu çok geriyordu. Bu geçen günlerden anladı ki Yunho'ya fazlasıyla alışmıştı.

Mingi, birisi için bu kadar endişelenmezdi, özellikle de o kişiyle yakın değillerse.

Mingi güçlüydü. Ne kadar enerjik görünse de bir o kadar da çöküşteydi. Buraya geldiğinden beri düzgün bir günü yoktu. Her günü olaylı geçiyordu. Artık normal yaşamıyordu.

O kadar bunalmıştı ki, şu an hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordu. Daha fazla dayanamadı Mingi. Gözyaşlarının akmasına izin verdi. Yeosang fark etmesin diye yüzünü çevirdi ve sessizce ağlamaya başladı.

Yavaşça başını ellerinin arasına aldı, gözyaşları sıcak yanaklarından süzülerek ellerine akıyordu. Her nefes alışında, bedeninden yükselen hıçkırıklarla birlikte, acı dolu bir çığlık yükseliyordu.

Belli etmek istmiyordu, ama etmişti bile.

Yeosang endişeli bir şekilde Mingi'nin yanına çöktüğünde bir elini sırtına koydu. "Ne oldu, Mingi?"

Mingi'nin ağlaması yavaşladığında Yeosang sıkıca sarıldı. "Merak etme, emin ol hiçbir şey olmamıştır. Onların ilk kez karşıalştığı bir şey değil bu. Ne yapacaklarını biliyorlar"

"Neden bu hayatı yaşamak zorundayım Yeosang?"

"Geçecek Mingi. Bu da geçecek, merak etme."

Mingi'de kollarını Yeosang'a sardığı sırada sert bir şekilde kapı açıldı ve içeri koruma girdi.

"Dağılabilirsiniz."

Odadakiler dışarı çıkarken Mingi ve Yeosang ayağa kalktı ve kapıya doğru ilerledi. "Baksana Mingi. Halledip gelmişler."

Kapıdan çıktıklarında hızla bahçeye yürüdüler. Bahçeye çıktıktan sonra etraflarına bakındılar. Yeosang, Jongho'yu fark etmesiyle yanına koştu ve ona sarıldı. Jongho'da karşılık verirken gözleri Mingi'ye kaydı. Çaresizce etrafı izliyordu.

Jongho, Yeosang'ı kendisinden ayırdı ve elinden tutarak Mingi'nin yanına yaklaştı. "Yunho'yu arıyorsun, değil mi? Birazdan gelir o. Kolunda küçük bir yara var."

Mingi kafasını salladı ve onlarla beraber beklemeye başladı. Bir süre sonra bahçeye farklı bir araba girerken kapısı açıldı ve Yunho arabadan indi, kolu sargılı bir şekilde.

Üçü birden Yunho'nun yanına ilerlerken Yunho, onları fark etti ve gülümsedi. Yeosang, Yunho'nun kolunu incelerken Mingi sarılıp sarılmamak arasında kalmıştı.

Jongho, Mingi'yi öne ittirdiğinde Mingi beklemeden Yunho'ya sarıldı, yaralı kolunu acıtmamaya çalışarak. Yunho'da gülümseyerek sıkıca sarıldığında, Yeosang sevinçle yerinde zıpladı.

Büyük şeyi atlatmışlardı.
Yani şimdilik.

Yeux étoilés | YungiWhere stories live. Discover now