3. Bölüm

553 40 75
                                    

@pile16 @Karadenizperisi61 @HilalYucel7 @HazanEgemen1 @Muptela34 @elena_rl16 💕

Serdar tüm yaralarına rağmen sakin bir uykunun kollarına teslim olmuştu şimdilik. Gökyüzü beyazlığının en koyu anını yaşıyordu, beyaz ne kadar karanlık hale bürünebilir sorusunun net cevabı olabilirdi gökyüzünü esir alan bu sis. Bu halde helikopterin onları almak için havalanması çok zordu. Zehra karşı duvar dibinde uyumakta olan genç adamı inceledi bir süre. Kaşı yarılmış, dudağının kenarı patlamıştı, dahası karnındaki bıçak yarasıyla bu zamana kadar fazlasıyla dayanmıştı. Gözkapaklarının altındaki deniz mavisi çakır gözler gökyüzünün en açık halini anımsatmıştı gördüğü ilk anda genç kadına. Uzun boylu, kalıplı geniş omuzlu ve yakışıklı bir adamdı karşısında gördüğü adam hem de tüm yaralarına rağmen.

Özge önündeki imzasının eksik olduğu dosya yığınıyla boğuşuyordu. Önüne konulan buharı üzerinde çay fincanıyla gülümserken karşındaki genç adam konuşmaya başladı.

Aras tebessümle "Yorucu bir ana çay iyi gider bence" diye mırıldandı.

Özge gülümseyerek "Haklısın" dedi ve uzanıp fincanından sıcacık bir yudum almayı ihmal etmedi. "Çok iyi geldi valla sağ ol Aras"

Aras yüzünde büyüyen gülümsemesiyle kendi masasına doğru ilerlerken "Afiyet olsun Kıvırcık" diye karşılık verdi.

Eda önündeki dosyada yazanlara bakarak "Özge şu bilgisayar bilişime gönderilmiş miydi?" diye sordu.

Özge "Bilişim ilgilenecekti, şifre kırma işleri falan vardı dimi Aras?" diye mırıldanırken oturduğu sandalyeyle beraber genç adama döndü.

"Evet bu akşama hallederler bilişimdeki çocuklar"

"Eksik kalmasın da sonra sıkıntı oluyor biliyorsunuz gençler"

Eda "Ya onlar halledilir de Zehra'yı gören ya da konuşan oldu mu bugün?" diye sohbete yeniden dahil olmuştu.

Özge "Yok valla ben görmedim de konuşmadım da" diye mırıldanırken kapı açılmış ve Merve içeri girmişti.

"Merve biliyordur belki"

Merve kendisine dönen bakışlara bakarken "Neyi biliyorum gençler hayırdır?" diye sordu.

"Zehra'yı görmedik de bugün gelmedi de belki sen biliyorsundur diyorduk" dedi Eda tebessümle.

"Dün akşam koşu yaparken ayağını burkmuş, evde dinleniyor şimdi"

Özge tebessümle "Yaa dur bir arayalım da geçmiş olsun diyelim bari" diye konuşurken telefonuna uzandı ve rehberdeki Zehra ismine dokunup beklemeye başladı ama ulaşılamıyordu. "Çekmiyor herhalde"

Eda "Neyse biraz sonra yine ararız" deyip işlerine geri dönmüşlerdi.

Zehra biraz dalsa da pek uyumamıştı. Serdar bu konuda anlaşılan biraz daha şanslıydı ama boncuk boncuk terlemişti genç adam, terden saçları alnına yapışmıştı. Yanında taşıdığı sırt çantasının ön gözünün fermuarını açıp peçete aldı ve genç adama yaklaşıp alnında biriken terleri temizlerken genç adamın ateşi fazla gelmişti parmaklarına. Telaşla elinin tersini çevirip alnına yasladığında fazlasıyla sıcak bir alın karşılamıştı onu.

"Serdar... Serdar... Bana bak... Serdar aç gözlerini, Uyumaman lazım... Uyuma"

"Uyku... Uykum var, üşüyorum"

SON DANS; RESTWhere stories live. Discover now