13.BÖLÜM

1.4K 57 101
                                    


***

Yüzündeki ifadesizliğin tanımını çok iyi biliyordum. Kendi bile ne cevap vereceğini bilemiyordu. Bense artık ona sorduğum sorular hakkında pişmanlık duymuyordum.

"Neden bunu sordun?" diye sordu, anlamsızca.

"Merak ettim." dedim, "Beni sevmediğinin farkındayım ama sanırım unutmamanı daha çok istiyorum. Bunu istediğim için bile kızabilirsin bana."

"Süsen sana artık kızmıyorum." dedi, "Aksine içimde anlamlandıramadığım şeye kızıyorum. Biz bitseydik inan bir daha karşılaşmazdık. Aptal tesadüflere inanmıyorum ama sanırım içinde sen olunca düşünmekten de alıkoyamıyorum. Bitmediğimizin hala farkındayım. Ama yıllardır da ayrıyız ve dediğin gibi de birbirimizi tanımıyoruz. Şu an sana yumuşak konuşuyorum ama inan şu an kalbini kırmak istemediğim için normalde fazla öfkeliyim sana."

"Bana insanların yanında kızıyorsun Ömer. En yakınlarımızın yanında da yaptın bunu." dedim, kırılgan bir tonlamayla. "Ben kötü biri miyim?" diye sordum.

"Gerçekleri saklayan biri nasıl iyi olabilir ki?"

Derin bir nefes alıp verdim. "Neden sakladığımı hiç düşündün mü acaba? Sence her şeyin daha kötüsü olmasını mı istedim?"

"İtirafına göre abimi sen öldürdün ama sanki suç sende hiç yokmuş gibi konuşuyorsun. Oradan aptal gibi mi görünüyorum? Anlamayacak mıydım sen olmadığını? Değilsin işte. Ve aptal gibi hala saklıyorsun." Sonra bana döndü, hatırlatır gibi. "6 yıl oldu Süsen. Koskoca 6 yıl daha ne saklıyorsun?"

"Anlatmamı mı istersin?" diye sordum, kararlılıkla. Hızla kolundan tutup kendime döndürdüm. "Dinle o zaman. Dinle ve bitsin her şey. Ama bundan sonrasında da asla iletişime geçmeyeceksin benimle, acımayacaksın da."

"Sana niye acıyayım?"

Ne için çabalıyordum? Böyleyken nasıl anlatılırdı ki? Gerçekten ben her şeyi anlatıp gitmek mi istiyordum?

"Sen bunun peşinde değilsin." dedim, gözlerindeki öfkeyi görmemek için kör olmak lazımdı. "Sen sakladıklarıma değil bana öfkelisin. Ve canımı acıtmak için de elinden geleni yapacaksın." Meydan okur gibi ellerimi açtım. "Yap Ömer!"

"Seni pişman edeceğim demiştim ya." Üstüne basar gibi üstüme yürüdü. "İşte şimdi başlıyorum. Ve inan bundan hiç hoşnut olmayacaksın."

"Değilim zaten asla olmadım!"

"Tek öldürdüğün kişi abim değil..." dedi, kızgınlıkla. Gözlerinden ateş püskürüyordu. Ve korkmuyordum hislerim yok olmuştu sanki. "Sen beni de öldürdün farkında değilsin."

"Aynı yerdeyiz o zaman." dedim, meydan okuyan bir ses tonuyla. "Çünkü benim de hayatıma pek yaşanmak denmez. İstediğini yapabilirsin. Ama bu kapının dışında." diye tekrarladım, göğsüne işaret parmağımla bastırdım. Tam kalbinin üstünü yaralıyordum. "Sakın beni mesleğimle düşürme. İnan bana her şeyi unutur ben de senin gibi davranmaya başlarım. Anladın mı beni?"

"Sana, sen gibi davranmayacağım. O kadar canın yanacak ki."

Ben buna dünden hazırdım.

"İstediğini yap." dedim, üstüne basa basa. "Ya da istersen şimdi şu an yok olalım. Sen beni tanıma, ben de seni."

"Bu saçmalığı neden yapalım? Baksana sen pek unutmayacak gibi konuşuyorsun." dedi, dalga geçer gibi. İnanamadım. "Ömer böyle konuşacaksan başka zaman çık karşıma artık susup kalmayacağım çünkü."

FARKLI (SÜSÖM)Where stories live. Discover now