13. Ateşin Dansı

1.1K 89 3
                                    

OY VE YORUMLARINIZLA DESTEKLERİNİZİ BEKLİYORUM ARKADAŞLAR.

YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.


"Bazı ruhlar, ateşe yaklaştıkça yanmaktan korkar. Ama senin gibi olanlar, o alevlerde yaşamayı öğrenir. Ve ben, o ateşi harlayan fırtınayım." — Lucifer

Lucifer'ın derin bakışları üzerimde dolaşırken, içimdeki huzursuzluk tüm bedenime yayıldı. Aptallık! Nasıl olur da böyle birine zaaf gösterebilirdim? O, her hareketiyle baştan çıkaran bir cazibe yayıyor, beni köşeye sıkıştırmaktan keyif alıyordu. Küstah, kibirli ve umursamaz. Yine de bu tehlikeli oyundan kaçamıyordum.

Zihnimde bir savaş veriyordum. Her şey gözlerimin önünde erirken, bedenim ihanet ediyordu. O an fark ettim ki, Lucifer'la aramızda bir her türden gerilim vardı. O kadar yoğundu ki, odanın cehennem kırmızısı atmosferiyle daha da yanıcı hale gelmişti.

Lucifer, yatağın kenarına oturdu. Parmakları yüzüme doğru uzanırken, bakışları keskin ve tehditkârdı. Parmaklarının yüzümde gezdiği her an, içimdeki kıvılcımlar bir ateş topuna dönüştü. Derin bir nefes aldım, ama soğukkanlılığımı korumak her zamankinden daha zorlayıcıydı. O an, içimde bir çığlık yükseliyordu: kaç, uzaklaş, ama ne yazık ki ayaklarım sabit kalmıştı.

"Bu kadar mı korkuyorsun benden?" diye fısıldadı kulağıma, sesi karanlık bir zevk taşıyordu. İçimdeki mantık sesi, bu tuzağa düşmemem gerektiğini fısıldıyordu. Ama kalbim ve bedenim, mantığımın uyarılarına ihanet ediyordu. O an fark ettim ki, her kelimesi içimde bir sarsıntı yaratıyordu.

"Ne korkusu?" dedim, alaycı bir gülümsemeyle. "Sadece sıkıcı olmaya başladın."

Lucifer'ın gözlerinde bir kıvılcım belirdi. O, beni zihinsel olarak köşeye sıkıştırmayı seven bir avcıydı. Ellerini geri çekti ama bakışlarındaki avcı içgüdüsü daha da belirginleşmişti. Yakınımda durduğunda aramızdaki mesafe tehlikeli bir sınırı geçti. Nefes alışverişlerimiz birbirine karışırken, içimdeki tüm duygular karışmıştı. Bu tehlikeli oyun, kaçınılmaz şekilde beni içine çekiyordu.

"Cesursun, Hazel Kumran. Ama ateşle oynamaya cesaretin var mı?" dedi, sesinde derin bir meydan okuma vardı. O an içimde bir patlama hissi yaşadım; sanki tüm savunmalarım bir anda yerle bir olmuştu.

Gülümsedim, ama kendimi tutmak için ne kadar zorlandığımı fark etmiş olamazdı. "Eğer beni yakacaksan, alevlerin tadını çıkarmama izin ver."

Lucifer'ın gözleri bir anlık bir kıvılcımla parladı. İçimdeki şok ve hayal kırıklığını gizlemeye çalışarak ona bakarken, kontrolün tamamen onda olduğunu fark ettim. Bu oyunun kurallarını o koymuştu ve ben, bu kuralların içinde kaybolmak zorundaydım.

"Henüz zamanı değil, Hazel," dedi, sesindeki iğneleyici ton geri dönmüştü. "Bu oyunu daha uzun süre oynayacağız."

İçimdeki öfke ve hayal kırıklığını bastırmaya çalışarak sakinliğimi korudum. "Yani hâlâ oyunun içindeyiz, öyle mi?"

Lucifer gülümsedi, gamzeleri belirginleşti. "Her şey bir oyun, Hazel. Ama benim oyunlarımın kuralları vardır. Onları öğrenmen için daha çok zamana ihtiyacın var."

Bu oyunun içinde bir yere varabilmek için zihnimde bir yol bulmam gerekiyordu. İçimdeki karmaşayı anlamlandırmaya çalışırken, Lucifer'ın yaklaşımı daha da belirginleşti. Onunla bu oyunu oynamak, başka seçeneğim olmadığını biliyordum.

"Ne istiyorsun, Lucifer?" dedim, sesimdeki cesareti koruyarak. İçimdeki fırtınaların getirdiği bu anı onunla paylaşmaktan kaçınmayacaktım. Onun bu oyunun kurallarını koyduğu aşikardı, ama ben bu kuralların içinde kaybolmak istemiyordum.

Lucifer'ın dudakları hafifçe kıvrıldı, bakışları keskinleşti. "Ne istediğimi hâlâ bilmiyor musun?" diye fısıldadı, sesi karanlık bir cazibe taşıyordu. "Her zaman aynı şeyi istedim. Sana bunu daha ne kadar göstermem gerek?"

Aramızdaki mesafe kapanırken, içimdeki duvarlar yıkılacak gibi hissettirdi. O, bir yılan gibi sinsice yaklaşırken, beni yavaşça etrafına sarıyordu. Ve fark ettim ki, bu oyunun sonunu bilmek istesem de kendimi ona tamamen bırakmak istemiyordum. Henüz değil.

"Ben sadece senin oyunun bir parçası mıyım?" dedim, gözlerimi onun gözlerine dikerek. "Yoksa bu sadece senin kazanacağın bir oyun mu, Lucifer?"

Gözlerindeki derinlik daha da yoğunlaştı. Bakışları neredeyse beni esir alıyordu. Bir adım daha yaklaştı, nefesi neredeyse yüzüme değecek kadar yakındı. Ellerini yavaşça belime doladı, dokunuşu zarif ama aynı zamanda güçlüydü. Bu anın yoğunluğunda, kontrolün tamamen onda olduğunu hissettim.

"Bu oyunda kazanan ya da kaybeden yok, Hazel," dedi, sesi derin ve tehlikeli bir tınıyla doluydu. "Ama eğer oyunu oynayacaksan, kurallarını öğrenmek zorundasın. Ve kurallarımı öğrenene kadar seni asla serbest bırakmam."

Sözleri kalbimde yankılandı, içimde bir kıvılcım daha ateş aldı. Gözlerim dudaklarına kayarken, aramızdaki gerilim patlama noktasına gelmişti. Ellerinin sıcaklığı, tenimde bıraktığı iz, içimdeki tüm mantığı bastırıyordu. Kendime engel olamadan bir adım daha ona yaklaştım. Öylesine yakındık ki, dudaklarımız neredeyse birbirine değecekti. İçimdeki karmaşaya rağmen, onu öpmek istiyordum, bu çekime teslim olmayı istiyordum.

Ama tam o anda, Lucifer durdu. Gözleri derin ve tehditkârdı, dudaklarının kenarında sinsice bir gülümseme belirdi. Sanki bu oyunun son hamlesini yapmış gibiydi. Beni daha fazla esir almak için yaklaştığı an, geri çekildi. Ellerini belimden çekti, aramızdaki mesafe tekrar açılmaya başladı.

"Neredeyse," dedi, alaycı bir ses tonuyla. "Ama henüz değil."

İçimdeki şaşkınlık ve hayal kırıklığını gizlemeye çalışarak, kalbim hızla çarpıyordu. Nefesim düzensizleşmişti. Bu oyun bitmemişti. Lucifer'ın ne zaman hamle yapacağını, ne zaman geri çekileceğini asla bilemiyordum. Ama o, kontrolü elinde tutmayı seviyordu. Bu, ona her şeyi veriyordu.

Arkasını döndü, kapıya doğru ilerlerken bana son bir bakış attı. "Beni anladığında, belki yeniden konuşuruz," dedi, sesi bu kez daha ciddi ve karanlıktı. "Ama şunu unutma, Hazel Kumran... Ateşle oynamak cesaret ister. Ve bu ateş seni yutmaya hazır."

Kapıyı açtı ve odadan çıkmadan önce bir an duraksadı. Son bir kez bana baktı, gözlerinde bir bilmece saklıydı.

"Ateş yakar, ama bazı ruhlar bu yangını arar," diye fısıldadı ve kapıyı arkasından sessizce kapattı.

"Senin oyunlarını çözmek, bir labirentte yürümek gibi; tek farkla, burada hem labirenti kuran sensin hem de çıkış yolu."— Hazel

RUH LEKESİ(düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin