-22-

1.1K 135 145
                                    


Jisung teneffüs zilinin çalması için dakikaları sayıyordu -son zamanlarda hep yaptığı gibi- çünkü onu çok seven ve buluşması gereken bir sevgilisi vardı.

Eskiden teneffüslerde yalnızca oturup kitap okurdu, ancak şimdi her şey farklıydı. Minho onu değiştirmişti, ancak bu değişim kötü değildi, iyiydi.

Zil çalınca hızla dışarı çıktı ve bahçedeki banklardan birine oturdu. Minho'yu beklerken yanına Felix geldi.

"Naber Jisung?"

"İyi sen?"

"Pek iyi sayılmam." Jisung Felix'in yüzüne baktığında her zaman gördüğü o mutlu yüzü görememişti, aksine zorla gülümsemeye çalışıyormuş gibi bir hali vardı.

"Ne oldu?"

"Dün Hyunjin'le tek kaldığımızda ona hissettiklerimi itiraf edecektim ancak o bir bahane buldu ve kaçtı, ardından da geri gelmedi. Sabah erkenden gitmiş sanırım."

"Nereye gittiğini biliyor musun?"

"Lavaboya dedi, ancak tabi ki inanmıyorum. Sabaha kadar lavaboda kalmış olamaz, orada mı uyuyacak?"

"Belki de utanmıştır, ya da hazır değildir."

"Ya da belkide umrunda bile değilimdir." Jisung Felix'i ilk kez bu kadar üzgün gördüğünden garipsemişti. Ancak ona moral vermeye çalışıyordu çünkü daha önce Felix de ona yardım etmişti. Daha da önemlisi, yakın arkadaştılar. Birbirlerine destek çıkmak görevleriydi.

"Saçmalıyorsun Felix. Hyunjin'in senden hoşlandığı bariz ortada. Sadece çekinmiştir, ve bu bence normal bir şey." Felix gülümsedi.

"Umarım öyledir Jisung."

Felix yanından gittikten sonra Minho'nun halen gelmemiş olması Jisung'u endişelendirmişti. "Acaba bir şey mi oldu?" diye düşünürken uzaktan gördüğü bedenle duraksadı, sonunda gelebilmişti.

Minho telaşla yanına oturduğunda nefes nefeseydi ve hızla konuşmaya başlamıştı.

"Üzgünüm bebeğim, geciktim. İlaçlarımı içmem gerekiyordu da."

"İlaç mı? Ne ilacı?" Jisung'un aklına bir anda Changbin'in dediği şey gelmişti. Büyük ihtimalle ondandır diye düşünürken Minho başka bir şey söyledi.

"Ah, biraz üşütmüşüm de. Sadece iki gün kullanmam gerekiyormuş zaten."

"Minho, bana neden yalan söylüyorsun?" Bir anda ciddileşen Jisung'a şaşırdı Minho. Anında o da ciddileşti.

"Yalan söylediğimi nereden çıkardın?"

"O ilaçları üşüttüğün için kullanmıyorsun."

"Nereden bildin bunu?"

"Az önce yalan söylemediğini söylüyordun, şimdi nereden bildin diyorsun." Minho ofladı ve kafasını arkaya doğru eğdi. Streslenmiş gibiydi.

"Bak Jisung, bu açıklayabileceğim bir şey değil." Sadece bunları söyleyebilmişti. Oysa ki Jisung'un her şeyin farkında olduğunu bilmiyordu.

Minho tekrar ofladığında daha da stresli görünüyordu, bu yüzden Jisung ona güven vermek istedi ve elini tuttu, zamanında Minho'nun ona yaptığı gibi.

"Ben her şeyi biliyorum." Bu kez cidden bildiklerini Minho'ya söyleyecekti. Minho ise onu ne dediğini anlamadığından dolayı çatık kaşlarıyla dinliyordu.

"Ne biliyorsun?"

"Bipolar olduğunu." Minho aniden ayağa kalktı. Üst üste olan ve birbirine kenetli elleri çözülmüştü.

Phobia | MinSungOù les histoires vivent. Découvrez maintenant