Lone stars

494 37 12
                                    

%93 13.22

min <3 kişisinden 4 mesaj / drama hyung kişisinden +9 mesaj

_________________________________________________________________________________

Kalktığımda başımın feci derecede ağrıdığını farkettim. Saate bakmak için telefonu elime aldım ama ışığı o kadar rahatsız ediyordu ki mesajlara bakmadan geri kapattım. Yatakta dönüp dururken mutfaktan gelen sesle irkildim.

'' Hassiktir! '' Hızlıca aşağıya inip mutfağa girdim. Minho elini kesmiş bir şekilde önümde duruyordu. '' Uyandın mı, Aç mısın? '' Bir eliyle diğer elini tutup görmemi engellemeye çalışıyordu ama elleri kan içindeydi. ''Asıl sen iyi misin bütün elin kan içinde, sabah sabah evimde ne yapıyorsun? '' Konuşmaya başlayacakken elinin acısıyla inledi '' Yazmışt- ıhh ''
'' Şuraya gel eline pansuman yapalım ''

'' Derin kesmişsin bana haber vermeden böyle bir şeye kalkışma. '' O gözleriyle sürekli beni izliyordu. '' Çok güzelsin. '' Kafamı kaldırdım birden, kızardığımı hissedebiliyordum. '' Utandın mı sen? ÖDBSÇDBAÇDBEK"
Hafid

Elindeki yarayı temizledik, kapattık. Hazırladığı kahvaltıyı bitirdik. Dışarı çıkmak istediğini söyledi. Garip davranıyordu, sanki ölecekmiş gibi. Belki yeni bir sayfa açmaya çalışıyordur?

Her zamanki gibi beraber güldük, oyun oynadık, dışarı çıktık. Minho artık hayatımın bir parçası gibi hissettiriyordu, ama kendi hayatı hakkında konuşmayı sevmiyordu. Nerdeyse hakkında hiçbir şey bilmiyordum.
Beni tek rahatsız eden konu buydu.

Geç olmuştu. Mucize gibi geliyordu her şey. Benimle olması ve eğlenmesi..

Bazen bunları hakedip etmediğimi düşünüyordum, ona istediği her şeyi vermek istiyordum.

''Dün akşam olanlardan hiçbir şeyi hatırlamıyordum. Seni aradım mı?" dedim. Her zaman sarhoş olduğumda Hyunjin'i arar olanları anlatırdım unutacağımı bildiğim için.

"Hayır, aramadın. Çok sarhoştun bende seni alıp evine getirdim. Sabahta merak ettiğin için gelmiştim."

"Hatırlıyorum ben Minho, deneme sadece sev beni, acıma bana." Özür diler gibi baktı, dilemezdi hissettirirdi. Sevmezdi ama umut verirdi. Gizemli biriydi, ne yaptığını anlayamazdınız.

Sabah Minho bir şeyler hazırlarken Hyunjinin mesajlarını okunuştum. Her şeyi anlatmıştım ona her zamanki gibi. O olmasa kimsem kalmazdı. Annem ve Hyunjin hariç kimseye tam güvemiyordum, Minho'ya bile.

Küçükken gördüğüm zorbalıklar beni her seferinde yıksada aldığım tedaviler ve annem ayağa kaldırmıştı beni.

Hyunjinle ilkokul'da tanımıştık. O tatlıydı ve herkes onunla arkadaş olmak isterdi, benim gibi bir insan onunla takıldığı için beni yargılıyorlardı. Ben Hyunjin için fazla berbattım.

Babamı kaybetmeden önce hep ölmesi dilerdim. Ölsünde bize yaşattıklarının kat kat fazlasını çeksin, onsuz daha mutlu olduğumu görsün isterdim.

Ama annem babam ölünce çok değişti.
Umursamaz oldu, çok endişelenirdi benim için, şimdi ise sadece sorar söylerdi. Yanıma uğramadı çünkü babamı affetmedim. Sevdiği adam çocuğunu öldürdü annem affetti, her gün aşağılandı kısıtlandı ama annem hala seviyordu.

Ben affetmedim. Küçük kardeşim için, annem için.

Annem benimle 2 yıl konuşmadı, Babamın cenazesine gitmediğim için.

Meleğimin yanına uğrayamadığım zamanlar hep aklımda kalıyor, mezarlığa gidemeyince hep üşüdüğünü yalnız olduğunu hissediyorum.

Güzel kızımı babam rahatsız ediyorsa diye şüpheleniyorum.

-⏳-

"Merhaba güzelim, geç kaldım mı? "

Han her yıl olduğu gibi telefonları kapatıp kardeşinin doğum gününü kutlayama gelmişti.

" Yedi yaşında olacaksın... " dedi, kardeşinin doğum saatine dakikalar kala...

"Biliyorum, yaşadığın beş yılda yanında pek olamadım, ama her doğum gününde olduğu gibi yine geldim." Elindeki sümbülleri toprağa bıraktı ve kardeşini okşadı.

"Yedinci buketin bu bebeğim. Çiçekleri hep severdin, hayvanlarıda... Söz verdim, senin yanından sonra o kediyede uğrayacağım."

Ailesiyle yaşadığı evin bahçesi sümbüllerle doluydu. Küçük kardeşi koparır ve annesine hediye ederdi. Bahçelerine uğrayan o kediyi beslemek için kendi yemeğini yarım bırakırdı, çünkü babası izin vermezdi.

"Üşüyüp bünyenin dayanamadığı ikinci yıl güzelim. Sümbüllerle dolu mezarında ikimiz varız. Geçen yıl gibi, gelecek yıllar gibi. Ölene kadar her doğum gününde geleceğim yanına. Babamın yanında durmasına izin vermeyeceğim."

~Bugün altıncı ayın on ikisiydi. Hanın küçük mucizesinin hem doğduğu hem öldüğü gün. Bir çocuğun susturulduğu zorla tutulduğu yerde dayanamayıp ölmesinin ikinci yılıydı.

"Eğer ölmek istersem, bugün ölmek isterim, bir çiçek olmak istesem sümbül olmak isterim. Bir çocuğun babası olacaksam senin baban olmak isterim...

Bir melek olacaksamda senin yanına gelmeyi isterdim bebeğim.

Üşüme diye üstünü örttum sümbüllerle. Güzel gözlerin kapandığından beri rahat değilim. Seslerini duyuyorum, tedavi görmüyorum bu sefer gitmesinler diye..."

"Iyiki doğdun prensesim."

_______________________

Angst'a çevirdim yeni bir kitap yazmak istemediğim için konudan pek sapmayacagim zaten

300 İZLENME İCİN TESEKKURLERR 💕😭

Side • Minsung (Angst)जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें