DARK-11

599 60 4
                                    

Jungkook büyük arazinin ortasına arabasını park ederek hızla arabadan indi. Oldukça derin ve kara kuyu yıllardır orada duruyordu.

Jungkook ilerideki kuyuya doğru ilerleyerek başını kuyunun içine doğru uzattı. Hiçbir ses yoktu.

"Jimin! Beni duyuyor musun?"

Jimin duyduğu ses ile başını yukarıya doğru kaldırdı. Bu ses.. Jungkook'un sesine çok benziyordu.

"Jungkook."

"Jimin orada mısın?"

"Kurtar beni lütfen."

"Oranın derinliğini bilmiyorum çokmu aşağıdasın?"

Jimin başını aşağı yukarıya salladı. Jungkook görmese bile.

"Çok aşağıdayım Jungkook. Lütfen çıkart beni buradan."

Jungkook sıkıntılı bir nefes alarak bakışlarını etrafına çevirdi. İp yada merdiven bulması lazımdı.

"Yarım saat sonra geleceğim beni bekle."

Jungkook arabasına binerek araziden ayrılırken, yan aynadan kuyuya kısa bir bakış attı. Mark nasıl olurda kardeşine böyle bir şey yapardı.

...

Jimin dakikalar sonra telefonuna gelen bildirim ile bakışlarını telefona çevirdi.

Abim: Jimin'im ne yapıyorsun orada?"

Jimin: Çok iyiyim abi keyif almaya başladım.

Jimin yüzünü buruşturarak, ekrana bakmaya devam ettiği an mesaj gelmişti.

Abim: Bekle güzelliğim bir iki saat sonra geleceğim.

Jimin: Tamam.

Jimin telefonu arka cebine yerleştirerek bakışlarını azda olsa gözüken açık havaya çevirdi.

Kaç dakika geçmişti bilmiyordu bir fren sesi duyduğunda Jimin hızla oturduğu yerden kalkarak ellerini havaya kaldırdı.

"Jungkook."

Sesi kuyuda yankı yaparken, görüş açısına giren kalın bir halat ile halatın ucunu sıkıca tuttu.

"Beni nasıl çekeceksin ki Jungkook?"

"Ben değil Jimin, araba çekecek. Senden isteğim o halata sıkıca tutun tamam mı?"

"T-tamam."

Jimin Jungkook'un dediğini yaparak halata tüm gücü ile tutunduğunda bir ses yükseldi.

"Jimin tutun!"

Jimin gözlerini sıkıca kapatarak halatı iki eli ile sıkıca kavradı. Bir anda toprak yoldan gelen arabanın lastik sesi ile vücudu yükselirken, gözlerinin dolduğunu hissetti. Bir dakika geçmişti ki gözleri aydınlık ile buluşunca gözlerini sımsıkı kapattı.

Jungkook arabadan inerek Jimin'in omuzlarından sıkıca kavradı.

"İyisin değil mi?"

"Jungkook gidelim buradan."

Jungkook başını sallayarak Jimin'i orada bırakıp, arabanın arkasına bağladığı halatın ipini çözerken, Jimin bakışlarını arkasındaki kuyuya çevirdi.

"Hadi arabaya geç Jimin seni eve bırakayım."

Jungkook elindeki kalın halatı bagaja koyarken, Jimin'in hareket etmediğini görünce omuzunun üzerinden Jimin'e kısa bir bakış attı.

"Neden ağlıyorsun çıkardım seni oradan."

Jimin omuz silkerek dizlerinin üzerine çömeldi ve ellerini yüzüne kapattı. O eve gitmek istemiyordu artık. Mark'ın yine kızacağından korkuyordu.

"Ben eve gitmek istemiyorum ama. Bana yine kızarsa beni buraya yine atar."

Jungkook ellerini beline koyarak derin bir nefes aldı. Kardeşini kuyuya atan, adamdan ne bekliyordu ki?

"Ne yapacağım ben senin ile Jimin? Seni bana götüremem Mark kesin gelir."

Jimin elinin tersi ile ıslak yanaklarını silerek ayağa kalktı.

"Sen git o zaman Jungkook. Abim iki saat sonra geleceğini söyledi bizi böyle görmesin ben bir yere giderim."

Jungkook Jimin'e doğru yaklaşarak kolundan tuttu.

"Ne yapıyorsun?"

"Yürü burada kalamazsın."

Jimin'in dudakları konuşmak için aralanacak iken saçma bir şey söyleyeceğinden korkarak geri kapattı.

...

Mark arabayı kuyunun yanına park ederek arabadan indiğinde uzun halat merdiveni kuyunun yanına yerleştirdi.

"Güzelim abi geldi hadi çıkma vakti."

Ses yok.

"Jimin?"

Ses yok.

"Jimin küstünmü bana konuşsana oğlum."

Mark kollarını beline yerleştirerek sinir ile gözlerini kapattı.

"JİMİN EĞER SES VERMEZSEN GİDECEĞİM BURADAN BİR AY GELMEYECEĞİM."

Mark hiçbir sesin gelmediğini anlayınca parmaklarını saçlarının arasından geçirdi. Bayılma ihtimalinden korkmuştu.

"Jimin hadi güzelliğim uyuyor musun yoksa?"

Hiçbir sesin olmadığını anlayınca cebinden telefonunu çıkartarak Jimin'i aramıştı. Aşağıdan hiç bir telefon sesi gelmeyince kaşlarını çatarak kuyudan geri çekildi. Gitmişti ama nasıl?

...

"Kim aradı az önce?"

Jungkook'un sorusu ile Jimin başını yasladığı camdan geri çekti.

"Abim aradı büyük ihtimal ile beni kuyuda bulamadı."

Jungkook dirseğini cama yaslayarak çenesini kaşıdığında, Jimin'in bakışları Jungkook'un kusursuz yüzüne kaydı. Siyah tişörtü, siyah kot pantolonu, kolunda kendini belli eden damarları ile yerinden huzursuzca kıpırdandı.

Jungkook direksiyonu sağa doğru kırarken, cebinden çıkardığı sigara paketini alarak iki dudağının arasına yerleştirdi. Jimin'in bakışları Jungkook'un dudakları arasında olan sigaraya kayarken bir an olsun sigaranın yerinde olmak istemişti.

Yeontan olmaktan sonra bir sigara olmak istemesi herne kadar 'gülünç' gelesede şuan bir sigara olmak istiyordu.

"Nereye götürüyorsun beni?"

Jimin bakışlarını zorda olsa Jungkook'dan çekerek sorduğunda, Jungkook bu sefer direksiyonu sola doğru kırdı.

"Bir ev var şimdilik orada kal sonra abinin yanına döneceksin."

"Ben onun yanına gitmek istemiyorum ama."

"Yapacak bir şeyin yok Jimin."

Sigaradan bir duman alıp dişlerinin arasından zehirli dumanı havaya verirken, bakışları anlık Jimin'e kaydı.
Dağılmış bir haldeydi.

Jimin bakışlarını Jungkook'a çevirerek tüm cesareti ile direksiyonun üzerinde duran elini tuttu.

"Jungkook ben seni.."

"Beni seviyorsun biliyorum."

...

Bir baykuş olmak istemiştim, ona yakın dünyaya uzak...

Bir sigara olmak istemiştim, ona huzur bana zarar...

...

Son iki satırdaki sözleri kendim uydurdum. Umarım saçma gelmez kulağa... Yorumunuzu bekliyorum.

Bölüm sonu.

DARK / JİKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin