3. Ağlamamak insanın yüreğine yaptığı eziyettir

465 21 0
                                    

Bu bölüm çok önceden yazıldığı için sadece yayınlıyorum. Diğer kitaba neden yazmıyorsun diye sitem etmeyin aşklarım ❤️

Dünya yuvarlak insan bir köşeye çekilemiyor'

Ali elinde ki kalemi çevirirken Serhat önüne reçeli bıraktı. Osman pastaneden getirdiği sıcak ekmekleri masanın ortasına bırakırken Pamir Ali'nin yanında çözmeye çalıştığı mantık sorusuna bakıyordu.
Osman tezgahın ortasına dikilen uzun salatalığı aldı ve elinde salladı.
-Kaç santim bu?
Tüm bakışlar ona döndüğünde Serhat sırıtarak Osman'a ilerledi ve kolunu onun omzuna attı.
-Sana kaç lazım?
Pamir sırıtmaya başlarken Osman Serhat'a yaklaştı.
-Ben işlevine bakıyorum hayatım.
-Ooo
Pamir ikiliyi daha da gaza getirmeye çalışıyordu. Serhat sırıttı.
-Sen seçimini yap ben her daim arkanda olacağım.
Masada kahkahalar ucusurken Osman bir küfür savurmustu.

Onların seslerini kesen şey Yusuf'un uykusuz şekilde dükkanından çıkması oldu. Ali elinde ki kalemi bırakırken sessiz şekilde konuştu.
-Size dükkanda uyuyordur dedim.
Pamir oturduğu yerden ayağa kalktı. Salı gününün mübarek sabahı dörtlü yarım saat boyunca Yusuf'u evinin önünde beklemişti. Ali her ne kadar doğru tahminde bulunsa da kök salana kadar evin önünde beklemeye devam etmişler di. Pamir Yusuf'un omzuna dostane şekilde iki kez vurup masaya oturtturdu.
-Haydi getirin çayları da kahvaltımızı edelim.
Herkes sessiz kalıp Pamir'e uydu.

Güneş bulutlar arasında bir kadın gibi süzülerek göğe yükselirken bulutlar mavi çarşafta yok oluyordu. Akrep yelkovanı kovalıyor zaman tüm saniyeleri yuturak ilerliyordu. Osman daimi müşterisini görünce ayağa kalktı.
Sandalyesini ittirerek genç kızın ardından pastane'ye girdi.
Mahperi istemsizce gülümsedi. Demek ki onu biliyordu artık. Keyfi yerine gelmişti işte. Her zamanki ketesini aldı. Beş lirayı masaya bırakırken Osman'dan gözlerini ayirmiyordu. Olmaz ya.. yanlışlıkla göz göze gelirdi belki...
Osman para üstünü genç kıza verirken kafasını bir kez olsun kaldirmamisti. Mahperi'nin aydınlanan yüzüne yağmur bulutları bir anda toplandı.

Girdiğinin aksine hızla çıktı pastaneden. Boynundan düşen kolyeyi ne kendisi ne de Osman fark etmişti. Osman kalktığı sandalyesine oturup çayından bir yudum alırken Serhat ima yüklü sesiyle konuştu.
-Bu hatunun da yolu buraya çıkıyor herhalde.
Osman kaşlarını kaldırarak arkadaşına baktı.
-Ha?
Serhat omzunu silkti.
-Yok birşey
Osman sırıtarak ona bakan Pamir'e döndü.
-Ne diyo bu it herif?
Pamir omzunu silkti.
-Ben karışmam.
Ali çayını içip ayağa kalkarken konuştu.
-Mahalle abilerinin yaptığı gibi..aşk yolunu göstermeye çalışıyor galiba.
Pamir gülerek konuşmayı devam ettirdi.
-Serhatta iyi taktikler vardır Osman. Lazım olursa yani.
Osman haspinallah çekerken sinirli halı sesine yansımıştı.
-Kılavuzu karga olanın burnu boktan çıkmaz demiş atalar.
Masa eğlenceli halinden ödün vermiyordu.

Ali gözlüklerini düzeltti. Sweatshirtnin kapşonunu başına geçirdi. Kitaplarını kolunun altına alıp masadakilere göz attı.
-Ellerinize sağlık ağabey. Allah'a emanet.
-Afiyet olsun koçum!
Ali sessizce uzaklaştı. Osman çayları doldururken bir abi şefkatiyle konuştu.
-Bu kıvırcık az yiyor. Beslemek lazım.
Masadakiler ona katıldı. Kahvaltı bitince herkes işinin başına geçmişti.

Osman pastanesine geçip yeni gelen kurabiyeleri ve tatlıları vitrine dizmeye başladı. Serhat sebzelerini suluyor, Yusuf da dükkanın atölye kısmında tahtalar ile uğraşıyordu.
Sırasıyla müşteriler geliyor ekmekleri, keteleri paketleyip veriyordu.
Fokurdayan demlikten kendine tavşan kanı bir çay doldurdu. Dumanı tüten çayından hemen bir yudum alırken Ayça pastane'ye giriş yapmıştı.
-Hayırlı sabahlar!
Osman kafasını salladı.
-Günaydın.
-Üç kete verir misin Osman?
Osman hızla paketi hazırlarken Ayça yeni gelen tatlılara bakıyordu.

BİR FİNCAN TUZ Место, где живут истории. Откройте их для себя