12.BÖLÜM

1.8K 97 2
                                    


Umarım beğenirsiniz iyi okumalar.

Gülperi

Bazen olur olmadık anlarda çöker hüzün üzerinize. Karşı koyamazsınız, bir kere size uğradı mı bir daha da gitmezdi sizden. Bu hayattaki en istenmeyen misafirdi benim için hüzün . Yaşanılan onca şeyden sonra mutlu olmak, mutlu kalmayı istemek çok değildi.

Gökdeniz'in evine doğru giderken içimdeki bu garip hüzünden kurtulmaya çalışıyordum. Sevdiğim adamla geçireceğim tek bir anı bile kendi mutsuzluğumla bozmak istemiyorum. Sessizce yürüdüğüm sokaklar sonunda mahallesinde gelebilmiştim.

Etraf eski sayılabilecek evlerle doluydu. Yeşil, mavi , sarı birçok renkle beraber fazlasıyla karmaşık bir mahalle. Sokaklar temiz denilmeyecek bir derecede kirli ve insanlar yüzlerindeki donuk ifadeyle umursamazca etrafa bakınıyor.

Omzuma asılı çantamın askılarını iki elimle iyice tutup gözlerim etrafta, Gökdeniz'in evine doğru gidiyordum. Birkaç kişinin bakışı bana dönse bile çok umursamadan geri tekrar önlerine dönmüşlerdi. Emre'nin attığı konuma göre karşıdaki tek katlı mavi ev Gökdeniz'indi.

Hissettiğim hafif heyecanla birlikte adımlarımı hızlandırdım. Nedensizce bu mahallenin kasvetinden biran önce kurtulmak istiyorum. Gökdeniz'in evinin önüne geldiğimde derin bir nefes verdim. Tam zili çalmak için elimi uzattığım anda arkamda oturan bir grub kadının cümleleriyle duraksadım.

-" Gördün mü sen şu körü, gencecik kız geldi evine" dedi hayret dolu sesiyle.

-" Acaba neyi oluyor?" diye sessizce konuştu diğeri

-" Neyi olcak canım onu kimi kimsesizi yok. Allah bilir ne niyetle yanında "

Elimi zilin önünden çekip yavaşça arkamı döndüm. Üç tane kadın gözleri benim üzerimde hiç çekinmeden konuşmaya devam ettiler. Evin önünden ayrılıp karşı kaldırımda oturdukları yerin önüne doğru gittim. Engel olmadığım sinirimle konuşmaya başladım.

-" Ne istiyorsunuz Gökdeniz'den?"

Geldiğimden beri gözünü bir an olsun benden ayırmayıp büyük bir nefretle bakan kadın hiç beklemeden cevapladı.

-" Ne isteyeceğiz biz be Allah'ın köründen?" dedi.

İçimdeki üzüntüyü yansıtmamaya çalışarak cevap verdim.

-" Düzgün konuş!"

Yüzünde alaylı bir gülüş belirdi. Oturduğu sandalyeden kalkıp ayakta benimle göz göze durmaya başladı. Gözleri yüzümün her tarafında gezindi. Daha sonra vücudumda. Tekrar gözlerime baktı.

-" Sen söyle asıl, bu güzelliğinle bu kör adamla işin ne?"

Yüzündeki sorgular ifade asıl amacını oldukça açığa çıkarıyordu. Benim Gökdeniz'in yanında durmamın tek bir sebebini ondan elde edeceğim bir çıkar olarak görüyordu. Öylece durdum birkaç saniye daha sonra yüzümde aynı onda oluştuğu gibi alaylı bir gülümseme oluştu.

Kalbi nasırlaşmış insanlardan biri de bu kadın, insanların birbirine yaptığı her hangi bir adımda çıkar arayacak kadar mutsuz . Başımı iki yana sallayarak arkamı dönüp Gökdeniz'in evinin önüne geldim. Bu kadına Gökdeniz'i anlatıp kendimi kanıtlamaya çalışmayacaktım. Çünkü ne onun ne de benim kalbim ucuz yüreklerin çözeceği bir sevgiyi taşımıyordu.

Kapının önüne geldiğimde aynı kadın bu sefer bağırarak konuşmaya başladı.

-" Onu annesi bile terk etti, sen mi sabredeceksin?"

Duyduğum cümleyle dolan gözlerimi sıkıca kapattım. Annesi bile terk etti? Sırf gözleri için mi? Görmüyor diye bir anne evladından vaz mı geçmişti? Hem de böylesi kötü bir dünyada.

KÖRDÜĞÜM SEVGİ Where stories live. Discover now